“Cesur Hakim”den, “HSYK”ya hodri meydan!..
Bir Savcımız, onca meslektaşının önünde, hem de emrindeki polisler tarafından yaka paça dışarı atılmak istendi de...
Sadece bir Allah’ın kulu, bir Adalet mensubu çıktı piyasaya...
Meslektaşına sahip çıkan, olan bitene “Dur” diyen bir “O” oldu!..
*
Adliye Sarayı’nda yaşanan terbiyesizliğe, hukuksuzluğa direnen bir kahraman Savcı ile bir kahraman Hakim...
Dün, “Cesur Hakim”in yanına gittim...
*
O Hakim, Abdullah Erdem...
Kendisiyle makamında bir saat kadar sohbet ettik...
Onca hakim ve savcının arasında, saldırıya uğrayan meslektaşına sahip çıkma hassasiyet ve haysiyetini gösteren bir O oldu.
Bundan dolayı da...
Her türlü takdir ve tebriğe layık.
Önce bunu belirttik.
Sonrası koyu sohbet.
*
Söyleşiyi gazete merkezine gönderdim.
Yayın Kurulum sağ olsun layık gördü, sürmanşete çekti.
Oradan takip edersiniz...
Buradan, beni hassasiyetle takip eden ve her müracaatımda makam kapılarını ardına kadar açan büyüklerime...
HSYK Başkanvekili Muhterem Kadir Özbek’e,
HSYK Üyesi Muhterem Ali Suat Ertosun’a,
efendim;
Pek muhterem Y.C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya,
şuna,
buna,
evlâdı Pir Sultan’a seslenmek isterim:
Ey abilerim...
Abilerin abileri;
“Cesur Hakim” Abdullah Erdem, sizlere...
Siz kıymetli Abilerime “hodri meydan” çekiyor!..
Araya ben girmeyeyim de, o “hodri meydan”ı nasıl çekiyormuş aynen yansıtmış olayım:
“Yargıtay onursal üyesi C. İlhan Günay, Yargı’da TSE damgalı olmak lazım diyor ya...
Kendisi mekanizmanın nasıl işlediğini çok iyi bilebilecek durumdadır.
Sayın Günay söylüyorsa, doğrudur;
Yargı’da Tunceli-Sivas-Erzincan (TSE) kriterleri geçerlidir.
Bakın, ben mesleki puan ortalaması 85’in üzerinde olan bir hakimim. Puanlama değerlendirmesinde 85 ve üzeri ‘mümtazen terfi’,
70-85 arası ‘tercihen terfi’,
70’in aşağısı ise ‘adiyen terfi’ için değerlendirilir.
Ben ‘mümtazen terfi’ kategorisindeyim.
Buna rağmen beni Yargıtay üyeliğine seçmediler, ama ‘adiyen terfi’ kategorisindeki bir başkasını...
Notu sadece 66 olan bir başkasını ve de aynı durumdaki başkalarını seçtiler. Buradan soruyorum:
Sizin kriteriniz nedir?..
Bir insanın İmam Hatip mezunu olması,
eşinin başörtülü olması veya dindar olması aldığı notun önemini sıfıra indiren bir kabahat midir?!.
Ben buradan hodri meydan diyorum;
Sayın Günay’ın iddiaları doğru değilse, benim söylediklerim doğru değilse, HSYK çıksın ve bugüne kadar kim için hangi kriterler uygulandı, internet sitesinden açıklasın.
Her yargıcın, savcının notunu, başarısını, kamuoyunun bilgisine sunsun.
Siz madem, ‘Ben haksızlık yapmam, işime ideolojik kalıpları bulaştırmam’ diyorsunuz;
‘millet adına karar verdiğinizi’ iddia ediyorsunuz,
o halde açınız aziz milletime o kayıtları!..”
*
Eveeeeet...
Sayın Özbek...
Ve...
Diğer abilerim;
Ne dersiniz?...
HSYK, sadece isim ve mevkileri değil, notları da açıklasın!..
“Yükselmek” için “nottan başka” ne gibi kriterler tatbik etmişse teker teker yayınlansın www.hsyk.gov.tr adresinde...
Bugüne kadarki bütün terfileri, isim isim not not neşredin ki, her bi vatandaş anlasın bu işlerde “torpil”, “ahbap çavuş ilişkisi” ne bileyim; “başka başka ilişki türleri”nin geçerli olmadığını!..
Bunu yapacağınıza yürekten inanıyorum!..
Niye yapmayasınız ki?..
Neden çekineceksiniz ki?..
Abilerim benim!..
“AT”IN ÖLÜMÜ “İT”İN BAYRAMIDIR!..
Bayıldım bu atasözüne;
“At”ın ölümü “İt”in bayramı!..
Sayın Hüseyin Çelik’le gerçekleştirdiğimiz söyleşinin bence flaş cümlesi buydu...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik’e, muhtereme valideleri, “Oğlum” dermiş:
“O baş yerin altına girsin ki, iki kişi o başı çekiştirmiyorsa!..”
*
Müthiş!..
Birçok çekişmenin, çekiştirmenin arka planını izah eden laflar bunlar...
En güzeli de; “At”ın ölümü “İt”in bayramı!..
“At” iziyle “it” izinin ayrılması gerek!..
Ağzına sağlık Sayın Çelik...
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT