Cenevre Yolunun 9 Köşe Taşı
Suriye'nin geleceğinin tartışılacağı Cenevre görüşmelerinin 29 Ocak'ta başlaması planlanıyor. Cenevre'ye davet edilen heyetler kararlarını alırken, geçen yıl meydana gelen ve aktörlerin tutum belirlemesine yol açan gelişmeleri göz önünde bulunduracaklar.
Ayşe Karabat / Al Jazeera
Suriye'de 250 bin kişinin hayatına mal olan iç savaşı durdurmayı ve geçiş hükümetinin kurulmasını amaçlayan Cenevre görüşmelerinin 29 Ocak'ta başlaması planlanıyor. Suriye iç savaşı, bölgesel ve küresel güçlerin güç paylaşımı için yürüttüğü vekâlet savaşına dönüşmüş durumda. Kâh yoğunlaşan, kâh hız düşüren Suriye iç savaşında, 2015 yılında tarafların müzakere masasındaki tutumunu belirleyecek önemli gelişmeler yaşandı.
İlgili ülkeler, Suriye rejimi ve görüşmelere katılıp katılmayacağına henüz karar vermemiş olan muhalifler Cenevre toplantısı ile ilgili kararlarını alırken işte bu gelişmeleri akıllarında tutarak hareket edecekler.
1- Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi:
2015 yılında İran’ın her türlü desteğine sahip Suriye rejimi, muhalifler karşısında gerilemeye başlayınca, Tahran’ın da ikna etmesi üzerine başından beri rejimin yayında duran Moskova, Suriye’ye askeri olarak da müdahil oldu.
Dünya dengeleri değişirken ve ABD, gücünü daha çok Pasifik bölgesine kaydırmak isterken, Rusya hem oluşan boşluğu doldurmak, küresel bir güç olduğunu ispatlamak, hem de Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’deki varlığını kalıcı hale getirmek istiyor.
Rusya, Suriye’ye askeri müdahalesinin amacının IŞİD ile mücadele olduğunu söylese de, daha çok IŞİD dışındaki Suriye silahlı muhaliflerini hedefliyor ve onları geriletiyor.
2- Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi
Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi sırasında bütün uyarılara rağmen Türkiye hava sahasını ihlâl etmesi üzerine Türkiye, 24 Kasım’da Rus savaş uçağını düşürdü. Suriye’nin geleceğinde belirleyici güce sahip iki ülkenin ilişkileri o günden beri gergin. Rus uçağını düşürdükten sonra Türkiye, Suriye üzerindeki uçuşlarını sona erdirdi.
3- İran’a yönelik ambargoların kalkması
İran’a yönelik ambargolar 2016 Ocak ayında kalkmış olmakla birlikte, ambargoların kalkabileceği 2015 yılının sonuna doğru belli olmuştu. Avrupa merkezli büyük şirketler, Suriye rejiminin en önemli destekçisi İran ile büyük miktarlı anlaşmalar yapma peşindeler. Bu da kendi hükümetlerine, Suriye politikasında baskı yapmaları anlamına gelebilir. Ayrıca, petrol satışını arttıracak olan ve Suriye politikasında değişiklik yapması beklenmeyen İran’ın Suriye’de harcamak için daha fazla kaynağa sahip olması söz konusu.
4- Avrupa’nın Suriye yorgunluğu
2015 Suriyeli mültecilerin kitleler halinde Avrupa’ya ulaşmaya başladığı yıl oldu. Avrupa’daki Suriyeli mülteci sayısı bir milyona yaklaştı.
IŞİD’in, başta yüzden fazla kişinin ölmesine neden olan Paris saldırısı gibi saldırıları Avrupa’nın çeşitli kentlerinde düzenlemesi yaşlı kıtayı iyice ürküttü.
Avrupa, Suriye muhalefetinin ülkede iktidarı ele geçirseler bile, hem Avrupa’nın istediği kadar hızlı bir biçimde istikrar sağlayamayacağı hem de Avrupa’nın istediği kadar laik olmayacağı endişesiyle, ‘ne pahasına olursa olsun, Suriye’de istikrar olsun’ noktasına geldi. Bu nedenle de Avrupalı siyasetçilerin bir kısmı Beşşar Esed’in görevinin başında kalmasının Suriye için en iyi seçenek olmasa da Avrupa için en iyi seçenek olduğunu düşünmeye başladı.
5- Uluslararası Suriye Destek Grubu kurulması ve Viyana toplantısı
Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin yürüttüğü güç savaşlarının vekaleten yürütüldüğü bir ülke. Muhalefetin en önemli destekçilerinden biri Suudi Arabistan iken, rejimin en önemli destekçilerinden biri de İran.
Daha önce, Suriye’de çıkarı olan ülkeler, çeşitli isimler altında bir araya geldiler, hatta Cenevre’de iki kez siyasal çözüm arama gerekçesiyle toplandılar. Ancak İran, bu toplantılardan 2015 yılına kadar dışlanmıştı. 2015 sonbaharında, Suriye’de çıkarı olan küresel ve güçler bir araya geldi, aralarına İran da katıldı ve uluslararası Suriye Destek Grubu kuruldu.
Bu grup 2015 Kasım ayında Viyana’da toplanarak siyasal çözüm sürecini yeniden başlatma kararı aldı.
Viyana’da yapılan plana göre, Ocak 2106’da rejim ve muhalefet bir araya gelecek, altı ay içinde geçiş hükümeti kurulacak, 18 ay içinde de seçimler yapılacaktı. Fakat, Uluslararası Destek Grubu içinde, bu görüşmelere muhalefet adına kimin katılacağından Beşşar Esed’in bu süreçteki yerinin ne olacağına dair fikir ayrılıkları devam ediyor.
6- ABD desteğinde PYD’nin kuzeyde ilerlemesi
IŞİD ile mücadeleyi Suriye politikasının temel taşı haline getiren ABD, PKK’nın Suriye kolu PYD’ye bağlı silahlı güçleri neredeyse kara gücü olarak kullanmaya 2015 yılında ağırlık verdi.
ABD’nin hava desteğini alan PYD’ye bağlı silahlı güçler, daha önce toprak bütünlüğü olmayan ve tek taraflı ilan ettikleri Kobani ve Cezire kantonlarını birleştirdi. Üçüncü kanton Afrin’le birleşmek istemekle birlikte arada hem IŞİD hem de diğer silahlı Suriye muhalifleri var. Türkiye ise net bir biçimde PYD’ye bağlı güçlerin Fırat’ın batısına geçmesinin kırmızı çizgisi olduğunu ilan etti. PYD’nin siyasal çözüm arayışı için toplanması beklenen Cenevre’deki toplantıya davet edilip edilmeyeceği de tartışma konusu. PYD rejimle de işbirliği yapmaya devam ediyor.
7- Muhalif komutan Zahran Alluş'un öldürülmesi
25 Aralık 2015’de Suriye’deki önemli silahlı muhalefet örgütlerinden biri olan İslami Cephe’nin lideri Zahran Alluş, Rus saldırısında öldürüldü. Alluş silahlı gruplar arasında da sözü dinlenen bir isimdi. IŞİD ve Nusra dışındaki silahlı muhalefeti toparlayabilecek bir isim olarak görülüyordu.
8- Silahlı muhalefetin güney cephesinin gerilemesi
Kuzey’deki silahlı muhalefetin aksine, bölünmüşlük ve çok seslilikten mustarip olmayan, tek bir operasyon odası tarafından yönetilen ve kadroları tamamen bölge insanından oluşan Güney Cephesi, 2015 yaz aylarında planladığı gibi Dera’yı ele geçiremedi. Geri çekilmek zorunda kaldı. Güney Cephesi’nin yapısı ve yönetim şekli, silahlı muhalefetin başarılı olabileceğini, rejimin önemli ölçüde geriletilebileceğini düşündürüyordu. Güney Cephesi’nin başarılı olması durumunda Kuzey’deki muhaliflere de örnek olabileceği söyleniyordu.
9- Suudi Arabistan’ın Yemen’e müdahalesi
Yemen’de İran destekli Husilerin ilerleme sağlaması üzerine Suudi Arabistan, Mart 2015’te bazı Körfez İşbirliği Konseyi üyeleriyle birlikte Yemen’e hâlâ devam eden askeri operasyon başlattı. Suudi Arabistan yanı başındaki ve kendisi için stratejik önemdeki Yemen’de istediği gibi bir sonuç alırsa, Suriye rejiminin en önemli destekçisi İran’a karşı önemli bir koz ele geçirebilirdi. Ancak, Suudi Arabistan istediği sonuçlara ulaşamadı. Üstelik, petrol fiyatları düşerken, hem maddi hem askeri kaynaklarının önemli bir kısmını Yemen’e aktarmak zorunda kaldı. Bundan da Suudi Arabistan’dan önemli ölçüde destek gören Suriye muhalefeti zarar görmeye başladı.
Kaynak: Syria comment, Al Jazeera
HABERE YORUM KAT