1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. ‘Cemaleddin Afgani ve Urvetul Vuska’
‘Cemaleddin Afgani ve Urvetul Vuska’

‘Cemaleddin Afgani ve Urvetul Vuska’

Çağrı-Der’de bu hafta Abdullah Karagüzel’in sunumuyla ‘Cemaleddin Afgani ve Urvetul Vuska’ konusu işlendi…

05 Mart 2013 Salı 00:17A+A-

Selamlamanın ardından sunumuna, bu derslerle ne amaçladıklarını, ders alma ihtiyacını dile getiren Abdullah Karagüzel, ellerinde okunacak pek kaynağın olmadığı 77-78li yıllarda cami önünden aldığı ‘Din tahripçileri, Dinde Reformcular..’ adlı kitaplarda, bugün anlamaya çalıştığımız bu öncü şahsiyetlerin tahkir edilmeleri, yaftalanmaları, karalanmaları, dinsiz ilan edilmeleri ile karşılaştıklarını; bir de tam aksi olarak, 84- 85li yıllarda Atasoy Müftüoğlu’nun konferans için gittiği bir Afrika ülkesinde kendini öldürmeye geldiklerini söyleyen üç kişinin, sebep olarak, Türkiye’den gemilerle bedava olarak gönderilip dağıtılan aynı kitapların, oradaki çalışmalarını baltalamasını, engellemesini, Türkiye’den gelen kişinin de aynı kanaatte olacağını düşündüklerini, sunumu görünce gerçeği öğrendikleri bilgisini içeren anekdotları paylaştı. Akabinde, İsmail Kazdal’ın yayınevinde İbni Teymiyye gibi şahsiyetleri tanıtan kitaplar yayımlamasının ardından gelenekçi, tasavvuf çevrelerinden maruz kaldığı tepkilerin, baskı ve yıldırma vb. etkilerin sebebiyle yayınevini kapatması hatırlatmasında bulundu.

Cemaleddin Afgani’nin kısa aile öyküsüne değinerek, bunu, aile soy sop bağlamının tanışmaktan başka bir değer olarak alınmamasını ifade anlamında ele aldığını, bunların bizim köklerimiz (yaftalamalardan biri olarak ‘köksüzlük’ kavramının ayrıca irdelenmesi gerektiğini söyleyerek), değerlerimiz, tarihimiz (‘Halife Kureyştendir’ ve ‘seyyidlik’ söylemlerine de!) olduğunu ifade etti.

İslam tarihinin ‘asrı saadet, Hz. Ali’nin şehadeti ve muaviyenin karşı devrimi, haçlı seferleri ve Moğol istilaları ve ardından gelen çözülme süreçleri’ şeklindeki dönemsel tasnifine dair genel değinilerde bulundu.

Afgani’nin hayatını davasına adamış, bir seyyah gibi o diyardan bu diyara bir çözüm acileyeti için koşturmuş, kovulmuş, koğuşturulmuş, yılmadan, bıkıp usanmadan çabalamış bir örnek olarak, bir çığır açmış kişi olarak, bizler için bugünlerin bilgi birikiminin alt yapısı adına üzerinde önemle durulması gereken bir kişilik olduğunu hatırlattı. Onun da hayatında elbette eleştirilecek, eksik veya yanlış bulunabilecek hususlar olabileceğini, bunu onun içinde bulunduğu şartlar unutulmadan iyi niyetlerle yapılabileceğini söyledi. ‘Onun asıl ve öncelikli düşüncesi, sömürü ve emperyalizm meselesi, aciliyetle bir örnek devlet (bunun öncelikle Osmanlı olabileceği umuduyla) oluşturulması ve onun yönlendirmesiyle diğer meselelerin halledilebileceği anlayışı idi.’ dedi. Onun bu mücadelesi esnasında emperyalistler kadar saltanat etrafına çöreklenmiş ‘din adamları/şeyhül islam’ ile de mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi. Abdülhamitin ‘İttihadı İslam’ savıyla saltanatı, Osmanlıyı devam ettirme amacına karşın, Afgani’nin bu Osmanlı misyonu ile ümmetin yeniden nasıl diriltilebileceğini düşündüğünü, bu konuya tamamen zıt, farklı baktıklarını ifade etti. Mısır ‘Urabi devrimi’, ‘İran İslam İnkılâbı’na etkisi, yetiştirdiği öğrencileri, Hasan el Benna ile ‘İhvanı müslimin’ üzerindeki dolaylı tesiri vb. konulara değindi. Asıl talebesi Abduh ve Pariste çıkardıkları gerçekte gizli teşkilatlarının da adı olan ‘Urvetül Vuska’ dergisi süreçlerini anlattı (Sürenin darlığı nedeniyle asıl açılması düşünülen bu dergi ve etkileri üzerine söylenecekler başka bir programa te’hir edilmiş oldu.), derginin aynı yıl içinde 18 sayı çıkıp yine emperyalist baskılar sebebiyle kapatıldığını hatırlattı.

Daha yoğun olarak kendini bu aciliyetlerle siyasi çabalara veren Afgani’nin düşüncelerinden satır başları şöyleydi:

-Emperyalizm ve sömürgeciliğe karşı mücadele  (Bu manada emperyalizmle mücadele anlamında her harekete destek vermesi.)

-Acilen bir örnek devletin teşekkülü

-İç bozukluklarla mücadele, İslam’ın yeterliliği bilinci 

-Aklın kuşanılması, ictihad bilincinin geliştirilmesi

-Kadercilikle, mezhepçilikle, ırkçılıkla, bid’atlerle mücadele   

-Camilerin medreselere dönüştürülmesi, tebliğcilerin bütün beldelere gönderilmesi.. buradan bize, günümüze neler taşınabileceği, nasıl dersler alınabileceği ‘soru işaretleri’ ile çabalarıın hep sürmesi gerektiği, meraklısına artık tavsiye edilebilecek hayli doküman olduğu hatırlatılarak program sona erdirildi…

 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum