Cemal Kaşıkçı Ne İlk Ne Son... Suudi Arabistan'ın Kirli Dosyaları
Suudi muhalif gazeteci Cemal kaşıkçının öldürülmesi Riyad yönetiminin muhalifleri susturma taktiklerini bir kez daha gündeme getirdi.
Son 2 yılda, yaşamlarını Avrupa'da sürdüren 3 Suudi prens ortadan kayboldu. Suudi hükümetini eleştiren açıklamalar yapan prenslerin her birinin kaçırılarak uçakla Suudi Arabistan'a götürüldüğüne ilişkin deliller bulunuyor. Sonrasında ise kimse onlardan bir haber almadı.
1932 yılında İbni Suud olarak bilinen Kral Abdulaziz, Suudi Arabistan krallığını kurduğundan bu yana ülke mutlak krallıkla yönetiliyor. Ve ülkede muhalefete hoşgörü gösterilmiyor.
Bir zamanlar Suudi polis teşkilatında üst rütbeli bir pozisyonda olan Prens Turki bin Bandar, bir miras anlaşmazlığı sonrası hapse atılmıştı. Cezaevinden çıkışta Fransa'nın başkenti Paris'e kaçtı ve 2012 yılından itibaren Suudi Arabistan'da reform çağrıları yapan videoları YouTube'da paylaşmaya başladı.
Suudi yönetimi Prens Turki'yi geri dönmeye ikna etmeye çalıştı. Bunu reddeden Turki, ikna için kendisini arayan İçişleri Bakan yardımcısı ile yaptığı telefon konuşmasını da kaydederek bunu sosyal medyada paylaştı.
O konuşmada bakan yardımcısı, Turki'ye, "Herkes dört gözle senin dönmeni bekliyor" diyordu.
Turki'nin buna yanıtı ise,"Dört gözle beni mi bekliyorlar? Peki ya memurlarının, 'Seni o….. çocuğu, seni Sultan Bin Türki gibi geri getireceğiz' diyen mektuplarına ne demeli?" şeklindeydi.
Bu çıkışa cevaben ise bakan yardımcısı ikna edici olmaya çalışarak "Sana dokunmayacaklar. Ben senin kardeşinim" diyordu.
Turki'nin buna yanıtı şöyleydi: "Hayır o mektuplar senden geliyor. Onları bakanlık bana yolladı"
Prens Turki bin Bandar 2015 yılı Temmuz ayına kadar video paylaşmayı sürdürdü. O yılın kalan bölümü içindeki bir zamanda da ortadan kayboldu.
Telefon konuşmasında "seni onun gibi geri getireceğiz" denilen kişi Sultan Bin Turki de 2016 yılında Paris'ten Kahire'ye kalktığını sandığı bir uçağa binmiş ancak o uçak Riyad'a inmişti.
'KAÇIRILACAĞIMI YA DA BENİ ÖLDÜRECEKLERİNİ BİLİYORUM'
Turki'nin kayboluşu sonrası Fas gazetesinde ismi geçen bir haber yer aldı. Bu habere göre muhalif prens, Fas'tan Paris'e dönmeye hazırlanırken bu üllkede yakalanıp hapse atılmıştı. Ardından Suudi Arabistan'dan gelen talep sonrası, çıkarıldığı Fas mahkemesinin de onayıyla sınırdışı edildi.
Turki bin Bandar'a tam olarak ne olduğu bilinmiyor ancak kayboluşundan önce bir arkadaşına verdiği ve kendi yazdığı kitabın kopyasındaki bir not böyle bir sonu beklediğini düşündürüyor:
"Sevgili Wael, bu yazdıklarım ancak kaybolmam ya da suikaste uğramam halinde paylaşılabilir. Kaçırılacağımı ya da beni öldürüleceklerini biliyorum. Benim ve Suudi halkının haklarını nasıl sömürdüklerinin de farkındayım."
'ULUSUMUZA BASKI ÇAĞRISI YAPIYORUM'
Prens Turki'nin ortadan kaybolduğu tarihlerde, Avrupa'daki kumarhanelere ve pahalı otellere düşkün olan bir başka Suudi prens, Suud bin Saif al-Nasr da benzer bir sonu paylaştı.
2014 yılında Suud bin Saif, Twitter hesabı üzerinden krallığı eleştiren paylaşımlar yapmaya başladı.
Saif, Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesini destekleyen Suudi yetkililerin yargılanması gerektiği çağrısını da yapmıştı.
2015 Eylül ayında bin Saif biraz daha ileri gitti.
İsmini açıklamayan bir Suudi prensin, Suudi Arabistan Kralı Salman'ın darbe ile devrilmesi çağrısı için iki mektup kaleme alması sonrası bu çağrıya açık olarak destek veren tek kraliyet ailesi mensubu oydu.
Suud bin Saif şöyle bir tweet attı ve sonra Twitter hesabı sustu:
"Ulusumuza bu mektupların içeriğini baskı aracına dönüştürme çağrısı yapıyorum."
'BU DA ÖZGÜRLÜĞÜMÜN BEDELİ'
2013 yılında Almanya'ya kaçarak sığınma talep eden bir diğer muhalif prens, Prens Halid bin Farhan, bin Saif al-Nasr'ın bir iş görüşmesi tuzağına düşürülerek Milano'dan Roma'ya uçmaya ikna edildiğine inandığını açıklıyor:
"Bir özel uçak gelerek prensi Milano'dan aldı. Ama o uçak Roma yerine Riyad'a indi. Anlaşılan tüm bu iş anlaşması kurgusunu Suudi istihbaratı düzenledi. Şimdi onu bekleyen tek kader yeraltı hapishanesi."
Prens Halid kendisinin de Riyad'a zorla götürülmek için planlar yapıldığına inanıyor:
"Avrupa'da kraliyet ailesinden olan 4 kişi vardı. Biz aileyi ve Suudi Arabistan'daki iktidarını eleştirdik. Üçümüz kaçırıldı. Bir tek ben kaldım.
"Buna çok uzun zamandır inanıyorum. Eğer bugüne kadar yapabilselerdi, yaparlardı. Ama ben çok tedbirliyim. Bu da özgürlüğümün bedeli."
Haberle ilgili yorumu istenen Suudi Arabistan hükümeti BBC'nin çağrısını yanıtsız bıraktı.
PRENS VE BÖROKRATLARIN TUTUKLANMASI
Suudi Arabistan'da aralarında prenslerin ve bakanların da bulunduğu çok sayıda kişi büyük yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına almışı. Buna paralel olarak bazı üst düzey devlet yöneticilerinin de görevlerine son verilmişti.
Uzmanlar operasyonu ağırlıklı olarak, ülkenin veliaht prensi Muhammed bin Salman'ın siyasi kontrolünü artırma hamlesi olarak yorumladı.
BBC'ye konuşan, London School of Economics'in Orta Doğu Merkezi'nde konuk öğretim üyesi olarak bulunan Prof. Madavi El-Raşhid, gelişmeyi yolsuzlukla mücadele bağlamında değerlendirmenin zor olduğu belirtmiş ve sözlerine "Bunu, yolsuzluk karşıtı bir adım olarak görmek çok zor. Bu, Muhammed bin Salman'ın kendisine yönelik desteği konsolide ettiği bir tasfiye hareketi. Karşısında kalan son kuzenini de (Prens Miteb bin Abdullah) ortadan kaldırmak istiyor. Bu kuzeni, son derece modern paramiliter güçleri kontrol ediyor ve veliaht prensine karşı çıkma gücünü elinde tutuyor". değerlendirmesinde bulundu.
BBC savunma muhabiri Frank Gardner da, Muhammed bin Salman'ın bu hamleyle gücünü pekiştirirken reform programına devam ettiğini belirtmişti.
PRENS MAHSUR VE 8 BÜROKRATIN ÖLÜMÜ
Prens Mansur bin Mukrin ve üst düzey 8 bürokratı taşıyan helikopter düşmüş ve Prens de dahil helikopterdeki 9 kişi hayatını kaybetmişti.
Suudi Arabistan'da düşen helikopterde hayatını kaybeden Prens Mansur'un, eski veliaht prens bin Naif'e olan yakınlığı ve babasının da veliaht prens olması ölümündeki şüpheleri artırmıştı
Çok sayıda prens ve bürokratın tutuklandığı yolsuzluk operasyonunun ardından prensin helikopterinin düşmesi akıllara sabotaj ihtimalini getirmiş, zira Prens Mansur bağlantıları itibariyle Suudi ailesi içerisinde önemli bir yere sahipti.
CEMAL KAŞIKÇI
Suudi Arabistan vatandaşı gazeteci Cemal Ahmet Kaşıkçı'dan, 2 Ekim'de ülkesinin Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na girdiğinden beri haber alınamıyor. Türk yetkililer Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldüğünü söylerken Suudi yetkililer ise iddiaları reddediyor.
Aslen Kayserili olan Cemal Kaşıkçı 13 Ekim 1958 doğumlu. Akrabası olan meşhur Adnan Kaşıkçı’nın yeğeni de Lady Diana’nın kazasında kaza süsü verilerek öldürüldü. Adnan Kaşıkçı'nın bir diğer yeğeni de Reina saldırısında öldürüldü. Cemal Kaşıkçı da öldürülen bu yeğenlerin kuzeni olmakta.
1985 yılında ABD'deki Indiana State University'den mezun olan Kaşıkçı, sonrasında ülkesine dönerek gazetecilik yapmaya başladı.
1991 - 1999 yılları arasında Al Madina gazetesinin yazı işleri müdürlüğü ve genel yayın yönetmenliği vekilliği yapan Kaşıkçı, bu süreçte Afganistan gibi ülkelerden haberler geçti, 1987-95 yılları arasında eski El Kaide lideri Usame bin Ladin ile Afganistan ve Sudan'da söyleşiler yaptı.
Daha sonra İngilizce yayın yapan Arab News'in başında dört yıl çalışan Kaşıkçı, buradan geçtiği Al Watan'ın yazı işleri müdürlüğünde 52 gün görev yapabildi, gazetede ülkedeki dini yapıyı eleştiren yazıların çıkması üzerine görevden alındı.
Bunun üzerine ülkeyi terk eden Kaşıkçı, İngiltere ve ABD'de, Suudi Arabistan Büyükelçiliği yapan Prens Türki al Faysal'ın danışmanlığına getirildi. 2008 yılında tekrardan Al Watan'ın yazı işleri müdürlüğüne getirildi ve 2010 yılında gazetede yayınlanan eleştirel yazılar nedeniyle bir kere daha görevden alındı.
'ARKADAŞLARIM GÖZALTINA ALINDI KONUŞAMADIM'
Kaşıkçı Eylül 2017'den itibaren ABD'de yaşamaya ve Washington Post gazetesinde köşe yazmaya başladı. Ülkesinden ayrılık kararı hakkını şu satırlarla açıkladı:
"Birkaç yıl önce bazı arkadaşlarım gözaltına alındığında çok acı çektim. Hiçbir şey söylemedim. İşimi veya özgürlüğümü kaybetmek istemiyordum. Ailemden endişe ediyordum. Şimdi farklı tercihlerde bulundum."
"Evimi, ailemi ve işimi arkamda bırakmam gerekti ama düşüncelerimi söylüyorum. Aksini yapmak cezaevlerinde çürüyen insanlara haksızlık olurdu. Pek çok kişinin konuşamadığı bir dönemde konuşabiliyorum."
Yazılarında Suudi Arabistan'ın Katar'a yönelik politikalarını ve Yemen savaşını eleştirdi.
Suudi Arabistan'da 2017'de yolsuzluğa karşı yapıldığı açıklanan ve çok sayıda prensin gözaltına alındığı operasyonun, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın iktidarını pekiştirme operasyonu olduğunu savundu:
"Muhammed bin Salman adaleti kendi istediği gibi uyguluyor. Hafif eleştirilere bile tamamen toleranssız."
Kaşıkçı, yazılarında eleştirilerin yanı sıra övgülere de yer veriyor, Veliaht Prens Muhammed'in 2030 vizyonunu desteklediğini söylüyordu.
Kaynak: Karar
HABERE YORUM KAT