Çarpık Başörtüsü ve Tesettür Anlayış ve Uygulamaları
Toplumumuzdaki Örtüsüzlük ve Yozlaşmış Örtünmenin Temel Sebebi Bilinçsizliktir
Toplumumuzun örtünme ve başörtüsünün niçin ve nasıl olması gerektiği konusunda ciddi bir anlayış bozukluğu – çarpık anlayışlar söz konusu. Hatta bundan da önce, niçin yaratıldığı ve dinin temel gayesi hakkında bir bilgisizlik ve bilinç karışıklığı söz konusu.
Bu bilinçsizlik ve anlayış bozukluğu nedeniyle başörtüsü ve tesettürüne yeterince önem vermiyor, yeterince sahip çıkmıyor. Sadece halkın geneli bazında değil, tesettürü ciddi bir kulluk görevi olarak gören kadınlarımızın bir kısmında da bu anlayış bozukluğunun – çarpık kulluk, başörtüsü ve örtünmenin izlerini görüyoruz maalesef.
Yaş Yetmiş, İş Bitmiş. Örtünsen Ne Yazar, Örtünmesen Ne Yazar
Aynı çarpık anlayışları hayatın her anında görmüyor muyuz zaten. Mesele normalde tesettür ve başörtünün esas lazım olduğu gençlik ve orta yaşlarda açık saçık olanların, tesettür ve başörtüsünün o kadarda önemli olmadığı ihtiyarlıkta örtünmesini neyle izah edebiliriz?
25.Furkan Suresi 43 ile 45.Casiye Suresi 23. ayetlerde ifade edildiği üzere, hakka değil nefsinin hakka aykırı çirkin arzularına uymak suretiyle hevasını ilah edinerek hayatını yaşamış! erkeklerden önemli bir kısmının pili bittikten sonra hacca gidip, sonra hayatlarının geri kalanını cami köşelerinde pinekleyerek geçirmelerindeki garabet gibi; hevasını ilah edinerek yaşayan ve hevasının en kuvvetli olduğu alan olan cinsellik alanında, cinsel cazibesinin en güçlü olduğu dönemlerinde örtüsüz olmak bir yana iyice süslenip püslenerek (teberrüc) bunları fütursuzca pazarlayan bazı kadınların, cinsel cazibelerini kaybettikten sonra başlarını (ve üstlerini) örtmeleri ne anlam ifade eder?
7.Araf 26. ayette tesettürün kişilik kazandırma ve cinsel cazibeyi gizleme olarak iki temel fonksiyonu olduğu açıklanmıştır. Elbette gençlik çağında tesettüre riayet edenlerin ihtiyarlık çağında da başörtüsü ve tesettürü güzeldir. Lakin başörtüsü ve tesettür asıl gençlik ve orta yaşlarda elzem ve güzeldir.
İhtiyar kadınlara tesettür ve başörtüsü saygınlık ve kişilik kazandırırken, genç ve orta yaşlı kadınları saygınlık ve kişiliğin yanında; asıl fonksiyonu olarak, Allah korkusu olmayan erkeklerin yanlış bakışlarından koruduğu gibi, Allah korkusu olan erkekleri de yanlış bakışlardan korumaktadır ki, tesettür bu anlamda muttaki mümin erkek ve kadınlar için takva örtüsü olmaktadır.
Namazda Örtünüp Sokakta Yarı Çıplak Gezenler
Bu çarpık anlayışın çok renkli yansımalarına şahit oluyoruz sık sık. Caminin önüne kadar başı açık yada yarı çıplak, yada yarı çıplak denecek darlıkta kapalı elbiselerle gelen kız ve kadınların, namaz esnasında başlarını örtmeleri ne anlama geliyor? Birde bazı ilerici din adamlarımızın ve modernist İslamcılarımızın arzu ettiği gibi, bu şekilde giyinen kız ve kadınların erkeklerle karışık şekilde namaz kıldıklarını düşünelim, hafızanallah.
Resmi dayatmalar nedeniyle başını örtemeyenlerin, en azından elbiselerinin tesettüre uygun olması halinde namaz esnasında örtünmeleri anlaşılabilir belki. Ama kendilerini zorlayan hiçbir şey olmadığı halde manken gibi giyinmiş genç kızların namaz esnasında (üstelik bazılarının sadece) başlarını örtmeleri neyle izah edilebilir.
İslami Örtünme İbadi Bir Ritüel Değil, Sosyal Bir Kulluk Görevidir
Bazı kadınları görüyoruz, manken gibi giyinmiş yada yarı çıplak; bir türbeye yada camiye girerken başına yarım yamalak bir bez parçası doluyor. Bu kadınlarda, örtünmenin Allah’ın değil, erkeklerin bakışlarından korunmak için olduğunu bilmiyorlar her halde ki böyle yapıyorlar. Mevlütlerde ve cenazelerde de bu tür manzaralarla sık sık karşılaşıyoruz.
Erkekler için takke giymeyi namazın bir parçası sayanlar gibi, bu kadınlar da Allah’ın huzuruna yarım yamalakta olsa bir başörtüsü ile çıkarak kendilerince saygılarını ifade ettiklerini düşünüyorlar herhalde.
Oysa başörtüsü ve tesettürle ilgili ayetler çok açık. Öncelikle ve esas olarak evlenmesi ebedi haram olmayan erkeklere karşı emrediliyor bunlar, sadece namaz ve benzeri ibadetlerin birer unsuru olarak değil.
Günümüzde İslami Tesettür Aynı Zamanda Mü’min Kadınların En Büyük Cihad Unsurudur
Başörtüsü ve tesettürün asıl işlevi cihat olmamakla beraber, günümüz konjonktürünün bir neticesi olarak, bu gün için, kamusal alana çıkan bir kadın için başörtüsü ve tesettür belki en büyük cihat unsuru, insanlara hakkı hatırlatan en önemli bir tebliğ vasıtası oluyor. Ne mutlu böyle kadınlara ki, başka hiçbir şey yapamasalar bile, sadece giyimleriyle kulluğun en önemli unsurlarından olan tebliğ ve cihat görevlerini yerine getiriyorlar.
Lakin başörtülü ve tesettürlü kadınlarımızın tümünün bunun bilincinde ve farkında olduğunu söylemek zor görünüyor. Farkında olmadıklarından dolayı olsa gerek, giyimlerinde Allah’ın razı olacağı kriterleri tutturmakta zorlanıyorlar. Erkeklerin bakışlarından korunmak için büründükleri tesettür, bazen erkeklerin bakışlarını üzerlerine çekmelerine neden olabiliyor.
Tesettür Konusunda Bilinçli Hanımların Bu Konudaki Uyarı Ve Şahitlik Görevlerinin Vazgeçilmezliği
Yüce Allah bir kısmını bu ve önceki tesettürle ilgili yazılarımızda verdiğimiz ayetlerde bizzat kendisi mümin kadınları tesettüre ve tesettür konusunda dikkatli olmaya davet etmiştir.
33.Ahzab Suresi 59. ayette ise, peygamberimize hitaben eşlerine, kızlarına ve mümin hanımlara, kamusal alana çıktıkları durumlarda dış elbiselerini almalarını söylemesi emredilmiştir. 7. Araf Suresi 163’ten 165’e kadar olan ayetlerde ise, müminlerin Allah’ın emir ve yasaklarına uymayanlara karşı emri bil maruf ve nehyi anil münker yapmalarının önemi vurgulanmıştır.
Bu meyanda tesettür konusunda erkeklerden ziyade bayanların öğüt, uyarı ve şahitliği daha etkili olduğu bir vakıadır. Maalesef erkeklerin bu konudaki öğüt ve uyarıları bayanlarca hariçten gazel okumak gibi algılanmakta ve pek dikkate alınmamaktadır.
Bu nedenle tesettür konusunda bilinçli olan ve uygulamalarıyla güzel şahitlik yapan hanımların bu konuda daha aktif olmaları, sözle, yazıyla ve başka metotlarla açıklık saçıklık ile yoz tesettür konusunda ciddi çaba sarf etmeleri elzemdir.
Yozlaşmış Örtü İslami Kesimin En Ciddi Fitnelerindendir
Levent Kırca bir yıl kadar önce Aydınlık Gazetesinde yazdığı bir yazı da hanım avukatların başörtüsü takmalarını eleştirirken, Kur’an’da baş örtülecek, saç görünmeyecek diye bir emrin olmadığını; Kur’an’ın neredeyse yarı çıplak gezen Arap kadınlarına edep yerlerinizi örtün diye emrettiğini iddia ediyor ve bizlere Kur’an okumamızı tavsiye ediyordu.
Kırca ayrıca, erkekler tahrik olmasın diye başlarını bir saç teli görünmeyecek şekilde örtündükten sonra vücut kıvrımlarını belli eden giysiler giyen, yüzlerine boya ve göz makyajı yapan vs. başörtülüleri eleştirerek, bu tür uygulamaların başın ve saçın görünmesinden daha çok erkekleri tahrik ettiğini söylüyordu.
Kırca’nın Kur’an okumasını tavsiyesine eyvallah diyorsak ta, bizde ona Kur’an’ı iyi okumasını bilmukabele tavsiye ediyoruz. Sadece başörtüsü ile ilgili 24.Nur Suresi 31. ayeti iyi bile okusa idi, mü’min kadınlara başörtüsünün emredilmediğini, zaten başörtülü olan kadınların, başörtülerini yakalarının üzerine kapatmalarının, yani kendisinin de eleştirdiği yoz tesettürden sakınmanın emredildiğini görebilirdi.
Tıpkı günümüzde geleneksel saiklerle örtünen genç kızların bir kısmının yazmalarını enselerine bağlamaları ve gerdanlarını açmaları yada başlarını sımsıkı örterken dar kot pantolon giymeleri gibi, örtünmenin ruhuna aykırı uygulamaların düzeltilmesine dair bir uyarı idi bu ayet aslında.
İğneyi Kendimize Çuvaldızı Başkasına Batırmalıyız
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Cüneyt Arcayürek, 25 Mayıs 2014 günkü köşe yazısında, Başbakan'ın "Boğaz'a nazır villalarda oturup ahkâm keserler, lüks kafelerden âleme nizam verirler" diye laik elitleri eleştiri mahiyetindeki sözlerini eleştirirken, "Oysa etrafına bir baksa... Sayesinde birden aşırı lüks içinde yaşayan öyle çok gruplar ve pahalı marka satan dükkânlardan çıkmayan, başı örtülü kıçları dar elbiseleri içinde kıvrak öyle Müslüman kızlar görecek" diyor.
Bozuk saatin bile günde iki defa doğruyu göstermesi gibi, Kırca ve Arcayürek’te senede bir iki defa doğru laf edebiliyorlar ve maalesef onların bu doğrusu da bizlerden birilerinin eğrilerinden kaynaklanıyor.
Lüks içinde yaşayan ve pahalı markalar satan dükkanlardan çıkmayanlara ilişkin eleştiri ayrı bir yazı konusu olmakla beraber, “başı örtülü kıçları dar elbiseleri içinde kıvrak öyle Müslüman kızlar” aslında Kırca ve Arcayürek’e sevinç, bizlere ise acı, hem de çok büyük acı veriyor.
Kırca’nın, saçlarını tamamen kapatan kadınların dar giysiler giyip makyaj yapmalarını ve erkekleri tahrik etmelerini eleştirmesine gelince; ne niyetle yapılmış olursa olsun, doğru söze ne denebilir ki? Acı olan, Kırca gibi birisinin bu eleştiriyi yapabilmesine zemin hazırlayan İslami! tesettürlülerin varlığıdır maalesef.
Tesettür Sadece Başörtüsünden İbaret Değil
Bize acı veren bu görüntülere dair bir fotoğraf yayınlandı bir süre önce. Düzce Üniversitesi bahar şenliklerinde verilen bir konser esnasında, “erkeklerin omuzlarına oturmuş vaziyette eğlenen! tesettürlü ve başörtülü” kız fotoğrafı maalesef bir dibe vuruşun vesikası niteliğindeydi.
Haydi dar ve kıvrak giyindiniz, makyaj yaptınız bunu yutalım, bu halinizle konsere gidip o kalabalıkta erkeklere sürtündünüz, bunu da yutmaya çalışalım; peki ama bir erkeğin omuzlarına nasıl oturup gülüp oynayabilirsiniz?
İyi ama siz niye örtünüyorsunuz ki? Eğer özgürüz, istediğimiz gibi yaşarız diyorsanız; zaten şu konjonktürde kimsenin size karışabilecek bir durumu yok. Sizde 25.Furkan Suresi 43 ile 45.Casiye Suresi 23. ayette söz konusu edinenler gibi, hakka değil hevasına göre takılarak özgürce yaşayan özgür kızlar gibi gönlünüzce (hevanızca) yaşayın ve hesabınızı ahirette verin.
Ama bunu yaparken en azından başınızı açıp öyle özgür kız olun da, hiç olmazsa o hevalarınızın pislikleriyle başörtüsü ve tesettür kavramlarını kirletmeyin ve ahirette birde bu nedenle hesap vermeyin.
Adnan Hoca Evdeler mi?
Biz İslami kesimlerin tesettür konusundaki gevşekliklerinden yakınırken, evlere şenlik bir modern mehdimizin bu meyanda yediği haltlara değinmek elzem oldu bu yazıda. Özellikle son yıllardaki icraatlarıyla sapla samanı birbirine karıştırmak sözünün en güncel misallerini veriyor maalesef Adnan Hoca.
Çoğuna bizim de imza atacağımız Kur’ani gerçeklerle, mehdiyet gibi hurufi safsataları karıştırmasına İslami fikir özgürlüğü ve çok seslilik bağlamında haydi ses çıkarmadık amma; kedicikler şaklabanlığı ile manken kızlara İslami tebliğ yaptırmaya! yeltenmesi hiçbir şeyle izah edilebilecek, yenir yutulur bir halt değil. Zırva tevil götürmez sözünden daha iyi ifade edecek bir söz yok bu durumu.
Maalesef bu haltlara şimdiye değin Bülent Arınç’tan başka kimsede ciddi tepki vermiş değil. Peki ama bizleri her fırsatta Kur’an çizgisinden uzaklaşmakla uyaran kardeşlerimiz bu kedicikleri hiç görmüyorlar mı? Biraz da Adnan Hoca’ya hiza istikamet verseler ya.
YAZIYA YORUM KAT