Çapa Tıp Fakültesinde Üniversite Konuşuldu
İstanbul Tıp Fakültesi'nde 'Geçmişten Günümüze Türkiye'de Üniversiteli Olmak' konusu gündeme taşındı.
Sosyal Sorumluluk Kulübü'nün düzenlediği programın temel amacı, üniversite yıllarının en güzel şekilde nasıl değerlendirilebileceği, siyasal, sosyal ve kültürel anlamda bir müslüman olarak gençlere düşen sorumluluklar ve yapılması gerekenler hakkında bir yol haritası oluşturabilmekti. Bu bağlamda, üniversiteli gençlere yol gösterebilmek adına, programa sosyolog-yazar Kenan Alpay konuşmacı olarak katıldı. Temelde 1920'li yıllardan başlayarak Türkiye'nin siyasi ve kültürel tarihinden bahseden yazar, Kur'an-ı Kerim'den ve Hz. Peygamber(sav) döneminden verdiği örneklerle de konuşmasını zenginleştirdi.
İlk olarak cumhuriyet döneminden bahseden, cumhuriyetin maksadının siyasi veya iktisadi açıdan ilerlemek olmadığını, temelinde kültürün, yani pozitivizmin ve insan ilişkilerini Türk olup olmamaya göre düzenlemenin yattığını ve her zaman da bu amaca uygun bir öğrenci profilinin oluşturulmak istendiğini söyleyen Alpay, okullarda öğrencilere yıllarca okutulan 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım..' diye başlayan metnin de bunu destekler nitelikte olduğunun altını çizdi. Sonrasında ise bunun üniversite ayağını oluşturan YÖK kanununa vurgu yapan yazar, YÖK'ün amacının da üniversitelerde Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, hayatını Atatürk milliyetçiliğine göre tanzim eden, seküler yaşantıya uyum sağlayan gençler yetiştirmek olduğunu söyledi.
1980'li yılların öğrenci modelini ise ideolojik saplantısı üst düzeyde olanların oluşturduğunu ifade eden Alpay, gerek öğrenciler arası çatışmalar, gerekse Kenan Evren'in 'Bir sağdan, bir soldan...' sözünün uygulamaya geçirilmesiyle 5000'den fazla kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekti. 28 Şubat döneminde de aynı şeylerin olduğunu, o zaman da amaçların 'Biz, üniversitelerin üstünden silindirle bir kez daha geçeceğiz!' sözleriyle dillendirildiğini söyleyen yazar, bütün bunlara rağmen 'Bir diyar belki küfür ile ayakta kalabilir, ama zulüm ile asla!' hadisiyle ise zulmün asla daim olamayacağının altını çizdi. Mahkumiyet, galibiyet ya da hakimiyetin ilelebet mümkün olamayacağını söyleyen Alpay, bizlere düşenin ise; 'bulunduğumuz her yerde insanî ve İslamî sorumlulukları unutmaksızın yapılması gerekenleri yapmak' olduğunu belirterek de önemli bir konuya değinmiş oldu.
Gençlerin Mus'ab b.Umeyr gibi kararlı olması gerektiğini söyleyen yazar, özellikle 'Emr-i bi'l ma'rûf nehy-i anil münker' konusunda inancımız ve kararlılığımızla her zaman toplumun önde gelenlerinden olmamız gerektiğini, ancak bu yolda yürümeye çalışırsak 'Siz, insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz.'(3;110) ayetine mazhar olacağımızı ifade etti. Bunun da okumak, konuşmak-konuşturmak, davet etmek-davet ettirmekle, her zaman Hakk'ı ve sabrı tavsiye etmekle mümkün olacağını ayrıca vurguladı. Konuşmasının sonunda ise gençlere birtakım tavsiyelerde bulunan Alpay, düzenli olarak Kur'an-ı Kerim mealini ve kavramlarını okumanın, gündemi takip etmenin, hayra vesile olanlara yardımda öne atılmanın ve 'Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.'(94;7) ayetine binaen zamanımızı boşa hebâ etmemenin önemine özellikle dikkat çekti.
Mehmet Akif'in ''Yeis, öyle bir bataklıktır ki, düşersen boğulursun/Azmine sımsıkı sarıl ki, bak ne olursun'' dizeleriyle konuşmasına son veren Alpay'a programın sonunda, Sosyal Sorumluluk Kulübü'nün teşekkürünü ifade eden bir plaket takdim edildi. Hayatında ikinci kez plaket aldığını ifade eden Alpay, programdan duyduğu memnuniyeti de dile getirerek, gençlerle olan muhabbetinin derinliğini bir kez daha göstermiş oldu.
HABERE YORUM KAT