1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Cami Yıkma Kampanyası
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Yazarın Tüm Yazıları >

Cami Yıkma Kampanyası

07 Mayıs 2010 Cuma 03:14A+A-

Bu sıralarda yeniden dünyada İslâm’a ve İslâmî bilinçlenmeye karşı savaşın hareketlendiği görülüyor. Gelişmeler bu savaşta “aşırı İslâmcılık” ithamının arkasına sığınılmasının sadece kılıf oluşturma çabasından ibaret olduğunu bir kez daha gösterdi.

Çünkü savaşı yürütenlerin saldırılarının hedefinde İslâm’ın ana unsurları, temel değerleri ve kutsalları var. Avrupa’da İslâm karşıtlığını bir ideoloji haline getirmek için yoğun çaba sarf eden zihniyetin “aşırı” veya “radikal” ithamının arkasına sığınırken yürüttüğü karikatür savaşında doğrudan Hz. Peygamber (s.a.s.)’i ve onun, Kur’an-ı Kerim’de müminlerin anneleri olarak nitelenen eşlerini hedef aldığını gördük. Sonra minarelere ve doğrudan mabetlere karşı savaş başlattı. Şimdiki savaşının hedefinde ise Müslüman kadının örtüsü var. Geçtiğimiz günlerde Askalan Cezaevinde teftiş yapan işgalci Siyonist gardiyanların, tutsakların koğuşlarındaki Mushafları yırtıp yerlere atmaları da yürütülen savaşın doğrudan İslâm’ın kutsallarına yönelik olduğunu gösterdi. Batı Yaka’daki işgalci göçmenlerin Nablus’ta cami yakmaları da savaşın neleri hedeflediğinin bir başka göstergesi.
Avrupa’da bugünlerde öne çıkan, Müslüman kadının tesettürüne karşı savaşın sadece yüz örtüsüne yönelik olduğu ve burada bir “aşırılığın” hedef alındığı kanaati yanlıştır. Dolayısıyla İKÖ Genel Sekreteri Ekmeluddin İhsanoğlu’nun İslâm’da “burka” olmadığı iddiasıyla adeta Avrupa’nın söz konusu savaşını normal sayan bir tutum sergilemesi yanlıştır. İKÖ fetva vermeden önce haksızlığa uğrayan Müslümanların haklarını savunmak için ne yaptığını ortaya koymalıdır. Kaldı ki İKÖ bir fetva makamı değildir. Ayrıca müçtehitlerin, toplumun ve ortamın durumuna göre yüz örtüsünün gerekliliğine hükmettikleri de biliniyor. Görünüşte ve şimdilik burka, nikab ya da yüz örtüsüne karşı olduğu sanılan savaş gerçekte Müslüman kadının tesettürüne karşıdır. İspanya’daki okullarda yüz örtüsünden değil şer’i açıdan zorunlu tesettürden dolayı kız öğrencilerin cezalandırılması, ardından da mağdur edilen öğrencilere destek amacıyla başlarını örterek derslere giren öğrencilere aynı cezaların verilmesi savaşın hedefini ve stratejisini ortaya koyuyor. Daha önce okullarda başörtüsünü yasaklamak için yoğun çaba harcayan Fransa’nın bugün yüz örtüsüne karşı yürüttüğü savaşın ardından yeniden başörtüsüne karşı savaşı etkin hale getirmeye hazırlandığının işaretleri de alınıyor.
Bir ara ezana karşı savaşıyla öne çıkan Azerbaycan’ın da bugünlerde camileri ortadan kaldırmak amacıyla bir kampanya başlattığı görülüyor. Önce Hz. Muhammed Camisi’ni yıkan bu ülkenin Yüksek Mahkemesi şimdi de Hz. Fatıma Camisi’nin yıkılmasına karar verdi. Allah’ın evleri olarak nitelenen camilere karşı bu savaşın Siyonist işgal devletinin Dışişleri Bakanı Liberman’ın Bakü ziyaretinden sonraya denk gelmesi dikkat çekicidir.
Çünkü Azerbaycan’daki cami yıkma işlemleri Siyonist işgal devletinin Mescidi Aksa’yı yıkma planının bir provası olabilir. Çünkü Siyonist işgalci kendi saldırılarına, yıkımlarına ve insanlık dışı uygulamalarına İslâm dünyasından gerekçeler oluşturmayı bir strateji haline getirmiştir. Ne yazık ki İslâm âlemindeki işbirlikçi yönetimler ve yöneticiler de ona bu konuda yardımcı oluyor, istediği benzerleri oluşturmaları için kendilerine verilen talimatı yerine getiriyorlar. Sonra da işgal devletinin savunuculuğunu yapan lobiler, medya organları ve siyasi mekanizmalar “bakın işte filanca ülke de şunu yaptı” diyerek yapılanları dayanak ve gerekçe olarak kullanıyorlar. Uluslararası Siyonizm, İsrail’in zulüm ve haksızlıklarını savunmada bu metoda sıkça başvuruyor. Tabii savaşın ortak ve aynı hedefe yönelik olması da böyle bir metot ittifakına imkân sağlıyor.
Yahudi göçmenlerin Nablus’ta cami yakmalarıyla Azerbaycan’ın Hz. Fatıma Camisi’nin yıkılmasına dair mahkeme kararını kesinleştirmesinin aynı günlere denk gelmesi de bu açıdan düşündürücüdür.
İslâm’da burka olmadığı iddiasını yersiz bir şekilde gündeme getirerek dolaylı yoldan Avrupa’nın tesettüre karşı başlattığı savaşın önünü açan İhsanoğlu’nu asıl burada Azerbaycan’ın cami yıkma kampanyası karşısında harekete geçmeye çağırıyoruz. Bu konuda göstereceği gayret onun “Mescidi Aksa bizim kırmızıçizgimizdir” sözündeki samimiyetini de ortaya koyacaktır. Çünkü Azerbaycan’ın başlattığı cami yıkma kampanyasının nihaî hedefinde Mescidi Aksa var ve Bakü’deki işbirlikçi yönetim işgalci Siyoniste dayanak üretiyor.
Not: İstanbul’da Fatih Camisi’nde bugün Cuma namazından sonra Azerbaycan’daki cami yıkma kampanyasına karşı protesto eylemi düzenlenecek.

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT