Cahilliğin bu kadarı…
Aynı zamanda YARSAV başkanı olan bir savcının İslam hakkında söyledikleri, cahilliğinin ve peşin hükmünün bir delili olmanın yanında –sıradan bir cahilliğin değil- ancak özel bir tahsil ile elde edilebilecek bir cahilliğin de delilidir.
Savcı Bey, "Şeriat sistemi tabiatı gereği diğer düşüncelere, inançlara ve adetlere müsamahasızdır. Aynen İtalya'daki Faşizm ve Almanya'daki Nazizm gibi, Şeriat Türkiye'nin hassas bir konusu. Küçük bir kıvılcımla sosyal bir harekete dönüşebilir. Osmanlı zamanında Şeriat temelli bir sistemimiz vardı ve toplumumuz hâlâ onun izlerini taşıyor." buyurmuşlar.
Önce ansiklopedilerde faşizmin nasıl tarif edildiğine bakalım:
"Faşizm, geniş anlamıyla özellikle iki dünya savaşı arası ortaya çıkan ve özellikle Adolf Hitler yönetimindeki nasyonal-sosyalizmin temsil ettiği aşırı milliyetçi, antidemokratik ve antikomünist bir ideolojiye ve otoriter siyasi bir yapıya sahip bütün politik hareketler ve egemenlik sistemleri."
Sonra İslam'a bakalım:
1. İslam milliyetçiliği reddeder. Bütün insanları İslam'a inananlar ve inanmayanlar diye ikiye ayırır; inananlar hangi etnik ve kültürel guruba mensup olurlarsa olsunlar kardeştirler, hepsi birden İslam ümmetini teşkil ederler. İnanmayanlar da "Allah'ın değerli kıldığı insan sıfatını taşırlar, aynı ana-babadan geldikleri için de –bu yönden- kardeştirler. Ayrıca Son Peygamber'in potansiyel (davet edilen) ümmetidirler. İslam egemen olduğu coğrafyada, kendine inanmayan insanlara yaşama, inanma, inancını uygulama, seyahat, ticaret, özel hayatın gizliliği ve korunması gibi bütün temel (statü, insan olmaya bağlı) insan haklarını tanır.
2. İslam milliyetçilik gibi sosyalizmi de reddeder, sosyal ve hukuki adaleti emreder.
3. İslam, Allah'ın iradesine ters düşse bile milli iradenin hakim olması manasında demokrasiyi kabul etmez. Ama, Kur'an'ın temel referans olduğu bir çeşit İslami demokrasiden söz edilebilir. Bu demokraside halk seçer, yönetime katılır, denetler ve hukukun dışına çıkan yöneticileri değiştirir.
4. Bir önceki paragrafın son cümlesi İslam'da, "otoriter siyasi bir yapı"nın bulunmadığını gösterir. Bir otorite varsa bu vahye aittir ve vahiy de insanlar tarafından yorumlanır, yorumlar her zaman değişmeye ve farklı yorumlara açıktır.
5. İslam'ın egemen olduğu bir ülkede gayr-i Müslimler insan haklarından yararlanarak farklı olan inanç ve uygulamaları ile var olurlar.
Müslümanlara gelince bunların, İslam'a aykırı olan davranışları kamuya açık alanlarda ortaya koymalarına izin verilmez. Bunu da İslam çerçeveli bir "umumi ahlak" ve "kamu düzeni" ilkesine riayet olarak değerlendirmek mümkündür.
Bu kısa özetten sonra İslam ile faşizm arasında benzerlik kurmanın insaf ve gerçeklik ile ne kadar bağdaştığını okurlara bırakıyorum.
Şeriat "tehlikesi"ne gelelim.
Usadem'in, 9 ilde ve 2000 denek üzerinde yaptığı 'Türkiye'de seçmen profili' araştırmasına göre, seçmenin yüzde 50.62'si kendisini 'Demokrat veya Sosyal Demokrat' olarak tanımlıyor. Şeriat yanlısı kesimin oranı yüzde 4.07.
Bu sonuçlar şeriat tehlikesini kullanarak otorite kurmak isteyenlerin hem oyunlarını hem de ezberlerini bozuyor.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT