1. HABERLER

  2. BASIN AÇIKLAMASI

  3. Cahili ant geri getirilemez!
Cahili ant geri getirilemez!

Cahili ant geri getirilemez!

Özgür-Der Üniversite Gençliği, ırkçı ayrımcı öğrenci andı hakkında bir bildiri yayımladı.

20 Mart 2021 Cumartesi 23:25A+A-

HAKSÖZ HABER 

2013 senesinde yürürlükten kaldıran ırkçı öğrenci andı 2018 senesinde yürürlükten kaldırma kararına açılan itiraz davası ile gündem olmuştu. Geçtiğimiz hafta ise Danıştay dava hakkında kararını açıklayacak ırkçı andın yürürlükten kaldırılması kararını onadı. 

Ardından başlayan tartışmalar hala sürmeye devam ediyor. Milliyetçi çevreler tarafından topluma dayatılan ırkçı ant muhalefet partileri tarafından da destekleniyor. Baştan aşağı şirk kültürünün ögeleriyle dolu olan metin Müslümanların itikadları ile temelden çatışan bir zeminden besleniyor. Özgür-Der Üniversite Gençliği de bu bağlamdan hareketle konu hakkında bir bildiri yayımladı. 

Bildiri metninin tamamı:

CAHİLİ ANT GERİ GETİRİLEMEZ!

Batı’da ortaya çıkıp ardından tüm dünyayı etkisi altına alan modern dönemdeki paradigma değişiminin neticesinde dini ve ilahi olanın yerini ulus-devlet aldı. İnsanların duygu, fikir ve eylemlerini tanzime yeltenen bu cahili ve despot düzen kendi seküler kutsallarını yaratarak bunları halka -başta “milli” eğitim yolu olmak üzere- dayattı. Bu dayatmanın Türkiye’deki en bariz ve mükerrer karşılıklarından, baştan sona tuğyanla malul bir metin olan “Andımız”, 2013 yılında kaldırılarak Kemalist-milliyetçi statükoya ağır bir darbe vurulmuş ve önemli bir kazanım elde edilmişti.

Geçtiğimiz günlerde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bu ırkçı-cahili andın tekrar yürürlüğe konmasının önünü kesen kararı, milliyetçiler tarafından içi boş hamasi eleştirilere tabi tutuldu ve ırkçı anda dönüş talepleri yine malum çevreler tarafından dillendirilmeye başladı.

Son yıllardaki milliyetçi atmosferin de etkisiyle Kemalist-milliyetçi kesimlerin kendi amentülerini ifade eden “öğrenci andı”nı despotik bir tarzla toplumun tümüne dayatması, Türkiyeli Müslümanlar açısından kabul edilemez bir geri dönüştür. AK Parti iktidarıyla birlikte Kemalist-cahili sistemin Müslümanlar üzerindeki statükosu ciddi şekilde geriletilmiş, Müslümanlar önemli kazanımlar elde etmişti. Hiç şüphesiz, AK Partiyi iktidara getiren en önemli etkenlerden biri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurgusal ulus-devlet perspektifiyle Müslüman Türkiye halkının inançlarına yönelik baskıları hafifletme teşebbüsleri olmuştur. Söz konusu statüko hâlâ kamusal alanda güncelliğini korumakta, cahili anlayış kimi zaman “muhacir düşmanlığı” şeklinde, kimi zaman “öğrenci andı dayatmasıyla” tezahür etmektedir.

Kemalist-Milliyetçiler, kendi cahili anlayışlarının ürünü olan “öğrenci andı”nı sabah akşam, kendi kendilerine okuyabilirler. Herkes kendi inancını yaşayabilme hürriyetine sahiptir. Ancak Allah’tan başka ilah tanımayan Müslümanlara şirk ifade sözlerin dayatılması asla kabul edilemez. Müslümanların hayatı ve ölümü seküler kutsallar için değil, yalnız alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Bu bağlamda Müslümanların kimliksel aidiyetlerinden konjonktürel ittifaklar lehine taviz vermesi beklenemez. Hayatın her alanını tanzim etmeye çalışan cahili anlayışa karşı Müslümanlar her daim teyakkuzda olmalıdır. Allah’a iman ettikten sonra küfre düşmeyi ateşe atılmak kadar kötü gören Müslümanlar kendilerine dayatılan cahili-seküler kutsalları tavizsiz bir tavırla reddetmelidirler. Zira yeryüzünde Allah’ı birlemekten daha büyük bir şeref yoktur!

Dikkatimizi çeken ama maalesef alıştığımız bir husus da Türkiye’de en tâli mevzularda dahi söz alıp kamuoyunda gündem oluşturan, İslami çevrelerde hoca, alim, kanaat önderi sıfatıyla namzet isimlerin, “Andımız” gibi Müslümanların kimlik ve akidesiyle tepeden tırnağa çelişen bir metin üzerindeki tartışmalar karşısında sessizliğe bürünmeleridir. Şirkin ve tuğyanın en açık karşılıklarına dahi işaret edemeyenlerin –daha kötüsü bunu fark dahi edemeyenlerin- sinikliği, Müslümanların gündemsizlik sorununun acı bir örneği olarak hafızalarımızda kalacak.

Varlık aleminde insanı eşref-i mahlukat mertebesine eriştiren İslam’ı, yerlilik ve millilik gibi nevzuhur kavramlar üzerinden çok sığ ve ifsad olmuş bir çerçeveye hapsetmek, Müslümanların kendilerine yapacakları en büyük kötülüktür. İnsanlığın kurtuluş reçetesi olan İslam’ı tercih eden Müminler topluluğu, diktatörlerin ve milliyetçi cahiliyenin dayattığı kimlikleri de reddetmelidirler. “Andımız” olarak isimlendirilen şirk kültürünün ürünü metne karşı olan tutumumuz salt siyasi veya sosyolojik bağlamdan değil, itikadi bir zeminden güç almaktadır.

Varlığımız alemlerin Rabbi olan Allah’a armağan olsun! Ne mutlu Müslümanım diyene!

Özgür-Der Üniversite Gençliği

HABERE YORUM KAT

2 Yorum