Halim Taşdelen programına farklı Kur’an meallerinden surenin anlamını/tercümesini vererek başladı.

Taşdelen başlıklar halinde sunumunu şu şekilde sürdürdü:

Yemin ve yeminlerin amacı…

‘Duha ve leyl’ vurgularının, aydınlık karanlık, nur zulümat, bilgi/vahiy ışığı cahiliye bağlamında açılımları…

‘Terk etmek ve darılmak’ ifadelerini; vahyin kesinti dönemi söylentileri, Allah’ın fırsat vermesi ve sunması, ihmal etmeyip imhal etmesi, kul kendi dileyip yaratılışını ve yaratanını unutmadıkça Allah’ın kulunu terki ve darılmasının söz konusu dahi olamayacağı, normalde kendi ellerimizle/hayatımızla yapıp ettiklerimiz yüzünden/hatalarımız sebebiyle helak olacağımız boyutları ile açıklanması…

‘Ûlâ/başlangıç/ilk ile ahir/son/sonrası’ kavramlarının ise ‘dünya ahiret’ kastından öte, peygamberlik öncesi ve sonrası, peygamberliğin ilk/başlangıç dönemi ile sonraki süreci anlamında kapsamı… Bir eğitim, terbiye, sabır sebat vurgusu taşıması bağlamında etkisi…

‘Yetim, fakir zengin’ ifadelerinin; vahyin, doğru sözün yetimliği, Rabbin koruyuculuğu, O’nun velayeti,  kendini yeterli görmekten, müstağnilikten uzak durulması bağlamında içerikleri…

‘Dalaletten hidayete’ ifadesinin ise çaresiz, ne yapacağını bilmez ve çözümsüz iken vahiyle çareye, dermana, çözüme kavuşturulması, bir manifestoya kavuşturulması, ayetler bağlamında ‘kitap nedir iman nedir bilmezken’, ‘vahiy ve peygamberlik ummazken’ cahiliye ve karanlıklar, zulümat karşısında vahye muhatap kılınması anlamında açıklaması..

‘Yetimin kahredilmemesi, horlanmaması’ ifadesinin herkesi kuşatan boyutlarının vurgulanması, ‘İsteyen/soran’ kavramlarının güncel açılımları…

‘Nimet’ ifadesinin her türlü maddi, dünyevi imkan kadar daha çok vahye, peygamberliğe, Kur’ana raci olması…

Ssunumunu tamamlayan Taşdelen, sözü dinleyicilere bıraktı.

Bir katılımcı, Taşdelen’e teşekkürlerini sunarak, ‘asıl dalaletin tersinden bir algı oluşturarak, Kur’an kaygısı taşımadan bir peygamber tasavvuru oluşturmak ve sürdürmek durumunun olduğunu’ söyledi… Başka bir dinleyici ‘vahiysiz hepimiz yetim, muhtaç, fakir ve şaşkınız’ eklemesinde bulundu. Diğer bir dinleyici, sunumda geçen ‘tezekkür, tedebbür, tefekkür, taakkul ve tefakkuh’ kelimeleri ile bir ayrıtı istedi. Bu ayrıntılarla ilgili söz verilen başka bir dinleyici, kısa bir özetin ardından, Kur’an tertibindeki usule dikkat çekerek, ‘İnşirah suresinin’ anlamını vererek, Duha suresi ile ilişkisini, anlam bütünlüğünü, tefsir edici yönünü vurguladı.

Katkı sunanlarla katılımcılara teşekkür eden Halim Taşdelen, ‘böylece bir sonraki tefsir konumuza giriş yapmış olduk’ sözleriyle programı sonlandırdı