1. HABERLER

  2. ETKİNLİK-EYLEM

  3. Çağlayan'da 28 Şubat Protestosu
Çağlayanda 28 Şubat Protestosu

Çağlayan'da 28 Şubat Protestosu

28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı zulmüne maruz kalanlar müdahil oldukları 28 Şubat davasında ifade vermeye başladılar.

27 Eylül 2013 Cuma 15:30A+A-

28 Şubat davasına müdahil olan başörtüsü mağduru müştekiler Çağlayan Adliyesinde ifade vermeye başladı.

Çağlayan Adliyesi önünde ASDER, Öğretmenler Platformu ve ÖZGÜR-DER mensupları basın açıklaması yaptı.

Özgür-Der adına basın açıklamasını okuyan 28 Şubat Davası müdahili Gülsüm Peker Alpay, Süleyman Demirel, “Beşli Çete”, Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu gibi işbirlikçilerin yargılanmadığı davanın adaleti sağlayamayacağı, darbenin “silahsız kuvvetlerinin” de mutlaka yargılanması gerektiğini belirtti.

Basın açıklamasında söz alan Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, 28 Şubat sürecinde yaşananların zulüm olduğunu, kanser hastalarının bile başörtülü olduğu için GATA’dan atılıp ölüme mahkûm edildiğini söyledi. Yargılanmalardaki ciddiyetsizliği eleştiren Petek, bu durumun kabul edilemez olduğunu söyledi.

28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencileri sınava aldığı için sürgün edilen Kocaeli Üniversitesi öğretim görevlisi Murat Aydoğdu, o dönemde yaşananların tam bir cadı avı olduğunu, o dönemde ne sebeple olursa olsun görevden alınan tüm memurların haklarının iade edilmesi gerektiğini söyledi.

Eylemi sunan Murat Ayar, gerek İstanbul’da gerekse Ankara’da devam eden davanın ciddiyetsiz bir ortamda yürütüldüğünü, ağır suçlarla yargılananların tahliye edildiğini, darbe ile suçlanan sanıkların mahkemede telefonla konuşup yemek yediğini belirterek “Bu yaşananlar kabul edilemez, biz Özgür Der olarak darbecilerin peşini bırakmayacağız, hesap soracağız.” dedi.

Eylemde “Süleyman Demirel Yargılansın “İşbirlikçiler Yargılanasın Gaspedilen Haklar Geri Verilsin” “Darbeciler Halka Hesap Verecek” sloganları atıldı. 

Eylemde "Gasp Edilen Haklar İade Edilsin!" yazılı pankart açılırken "Gasp Edilen Haklar Geri Verilsin!", "28 Şubat'ın Tüm Aktörleri Yargılansın!", "Darbe Dayatması Başörtüsü Yasağı Her Yerde Yasaklansın!" dövizleri tutuldu. 

Eylem hep birlikte atılan “Darbeciler Halka Hesap Verecek” sloganı ile sona erdi.

Haksöz-Haber

20130927_caglayan_28_subat-(7).jpg

20130927_caglayan_28_subat-(1).jpg

20130927_caglayan_28_subat-(3).jpg

20130927_caglayan_28_subat-(4).jpg

20130927_caglayan_28_subat-(5).jpg

20130927_caglayan_28_subat-(6).jpg

Toplumsal Adaletin Tecellisi İçin

28 Şubat’ın Asker-Sivil Tüm Aktörleri Yargılanmalıdır

27 Eylül 2013

Halkın iradesini tanklarla çiğnemeyi teamül haline getirmiş asker-sivil cuntacıların işlediği suçlardan ötürü yargılanıp cezalandırılması adına önemli ve olumlu gelişmeler yaşadık, yaşıyoruz. Ergenekon ve Balyoz darbe çetelerinden sonra 12 Eylül ve 28 Şubat yargılamalarıyla halka karşı ağır suçlar işleyenlerden, sistematik olarak hukuku çiğneyenlerden de hesap soruluyor şimdi.

28 Şubat’ı “1000 yıl sürdürme” kararlılığında olup Müslüman halkın kimliğini ve değerlerini toplumsal alandan kazımak üzere kirli ve kanlı tuzaklar kuran askeri cuntacılar görüldüğü gibi duvara tosladılar. Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ortaya çıkan manzara 28 Şubat darbecilerini fena halde panikletmiş ki dönemin bütün aktörleri kendini kurtarmak ve suçu bir başkasına yıkmak için adeta yarışa girmiş durumda. Brifingler, andıçlar, fişlemeler, Batı Çalışma Grubu ve Cumhuriyet Çalışma Grubu gibi daha birçok suç unsuru ve teşekkülünün bütün ülkeyi nasıl bir boğucu atmosfere mahkûm ettiğini herkesin unutmasını istiyorlar. Ancak yaşanan acılar ve kayıplar unutulacak gibi. Üstelik bunca suçları işleyenlerin herhangi bir pişmanlık, itiraf ve özürleri dahi söz konusu olmamışken 28 Şubat darbecilerini unutmak da affetmek de mümkün değildir.

Dönemin Genelkurmay Başkanları İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 28 Şubat darbe sürecinin en önemli aktörleri olduğu herkesin malumuyken ayrıcalıklı bir muameleye tabi tutulmaları kabul edilemez. Çevik Bir, Çetin Doğan, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri gibi generallerin ‘başıbozuk’ ve ‘kazan kaldıran yeniçeri ağası’ muamelesine tabi tutulması, talimatlarıyla hareket ettikleri aşikar olan komuta kademesinden ayrıştırılması doğru bir tutum değildir. 

Genelkurmay Karargâhı’ndaki brifinglere koşarak gidip esas duruşta talimat alırcasına durumdan vazife çıkaran Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve sair yargı mensuplarını 28 Şubat darbesinin bileşenlerinden saymamak büyük bir eksiklik ve haksızlık olur. Yekta Güngör Özden, Nuh Mete Yüksel, Vural Savaş gibi askeri cuntanın emir ve görüşleri doğrultusunda hüküm kurarak yüz binlerce insanın mağduriyetine sebep olan Brifingli Yargı Oligarşisinin de 28 Şubat yargılamalarına dâhil edilmesi bir zorunluluktur.

Darbeyi teşvik etmek, darbecilerin psikolojik savaş taktiklerini haber ve yorumlarla manşete taşımak gibi en çirkin suçları işleyen gazeteci ve televizyoncuların da 28 Şubat yargılamasında sanık sandalyesine oturtulmaları elzemdir. Siyaset ve topluma karşı askeri cunta adına psikolojik savaş yürüten, seçilmiş hükümeti ve toplumun geniş kesimlerini suçlu, gerici, yobaz veya dipçikle hizaya çekilmesi gerekenler olarak gayrı meşru bir profilde resmeden yayıncılık faaliyetlerinin darbecilik faaliyetlerinin önemli bir parçası olduğu kuşku götürmez. Ertuğrul Özkök, Zafer Mutlu, Fatih Çekirge, Emin Çölaşan, Uğur Dündar, Güngör Mengi, Güneri Civaoğlu gibi embeddet gazetecilerin, akredite psikolojik harp uzmanlarının 28 Şubat darbe atmosferini mümkün kılan faaliyetlerinden ötürü sanık sandalyesine oturtulmamaları aynı suçun tekrarı için açık bir kapı bırakmak anlamına gelecektir.

Unutmayalım ki, “Silahsız Kuvvetler” olarak 28 Şubat cuntası adına sahaya inen ve meşru bir Hükümeti düşürmek adına toplumda şikeli bir biçimde gerilim ve çatışma yaratmayı hedefleyen kurumların Batı Çalışma Grubu ve Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’dan hiçbir farkları yoktu. “Beşli Çete” namıyla maruf TOBB, Türk-İş, DİSK, TİSK, TESK ve elbette ki bütün bunları bir araya gelmeleri hususunda teşvik eden TÜSİAD’ın 28 Şubat darbe yargılamalarından ayrı düşünülmesi büyük bir zaaf olur. Batırılan bankalar, milyonlarca dolarlık zararlara uğratılan kamu kuruluşlarının hesabı sadece Çevik Bir ve Çetin Doğan ekibine sorulursa haksızlık olur.

Bu sebeple Toplumsal Adaletin Tecellisi İçin 28 Şubat’ın Asker-Sivil Tüm Aktörleri Yargılanmalıdır. Kendilerini ülkenin ve toplumun sahibi gibi gören, siyaset ve toplumu resmi ideoloji bekası ve devlet sınıflarının menfaatleri doğrultusunda çeteler kurup, askeri cuntalar ihdas edip askeri vesayeti teamül haline getirenlerden hesap sormaya kararlıyız.

Özgür-Der

HABERE YORUM KAT

1 Yorum