“Büyümede En Kötüsü Yaşandı; Yapısal Reformlar Acilen Devreye Sokulmalı”
Ekonomideki son durumu değerlendiren ve büyümeye ilişkin tablonun pek iç açıcı olmadığını belirten Yeni Şafak yazarı Ahmet Ulusoy, daha önce vaat edilen çok sayıda yapısal reformun acilen devreye sokulması gerektiğini söylüyor.
Ahmet Ulusoy’un Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan konuyla alakalı köşe yazısı (15 Mart 2019) şöyle:
Büyümede En Kötüsü Yaşandı
Pazartesi açıklanan büyüme rakamlarından sonra tartışmalar devam ediyor.
Maliye Bakanı’nın dediği gibi “ekonomik faaliyetlerde en kötüsü yaşandı”, artık ekonomi dipten dönüşe başladı söylemini mi kabul etmeliyiz.
Yoksa, ekonomik küçülme devam ediyor, slumpflasyona girildi ve depresyona doğru gidiliyor, söylemini mi?
**
Önce şunu söyleyelim; 2018 yılının tamamında yüzde 2.6 büyüme gerçekleşmesi çok kötü değil. Neden kötü değil?
Türkiye’nin özellikle Ağustos ayında maruz kaldığı, daha çok siyasi nedenlerle TL’nin aşırı değer kaybına neden olan spekülatif ataklarla ağırlaşan ekonomik sorunlar sonrasında yaşanılan bir durum olduğu için çok kötü değil
Yine hem euro alanı (17 ülkenin) ortalama büyümelerinin (yüzde 1.9), hem de yüzde 2.4 olan OECD ortalamaların üzerinde bir büyüme olduğu için çok kötü değil.
Diğer yandan, Türkiye’nin potansiyel büyümesinin (yüzde 5) altında olduğu için yeterli büyüme değil.
Yine ciddi şekilde işsizliğin artmasına neden olduğu için yeterli büyüme değil.
**
Son açıklanan mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış toplam sanayi üretim endeksi ocak ayında yüzde 1 artmış.
Son 5 aydır bu endeksteki azalma dikkate alındığında, bu veri ekonominin 4. çeyrekte dipten dönüldü yorumuna bir destek olarak kabul edilebilir.
**
Ekonominin geleceği ile ilgili ipuçları veren bir başka önemli endeks ise Ekonomik Güven Endeksidir. Tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen karma bir endeks bu.
Bu endeksin seyrine baktığımızda; yine ekim 2018’de yüzde 75.2 ile dip yaptığını ve en son açıklanan şubat 2019 verisinde yüzde 79.4 olarak gerçekleştiğini görmekteyiz. Yani, bu endeks te ekonominin 4.çeyrekte dipten dönüldüğü görüşüne destek vermektedir.
Bir başka önemli endeks ise Sektörel Güven Endeksi’dir. Hizmet sektörü, perakende ticaret sektörü ve inşaat sektörünün geleceğe yönelik güvenlerini ayrı ayrı araştıran bir endeks.
Hizmet ve perakende ticaret sektörü güven endeksinin Ekim 2018’de dip yaptığı, sonrasında az da olsa yükseldiği görülmektedir. Buna karşılık inşaat sektöründeki güven kaybı devam etmektedir.
**
Tüketici Güven endeksinin 4.çeyrekte önemli ölçüde düştüğü (Ekim 2018’de yüzde 57.6 ile dip yaptığı) aynı şekilde 2019’un ocak ve şubat aylarında da 58.2 ve 57.8’lik düşük seviyesini koruduğunu belirtmeliyiz.
Geçmiş dönemlerde büyük ölçüde iç talebe dayalı olarak büyüyen ekonomide, son çeyrekte ciddi bir daralma söz konusu. Bu daralma Tüketici Güven Endeksi ile de paralel seyrediyor.
2018 yılındaki yüzde 2.6’lık büyüme büyük ölçüde dış talep, yani ihracat kaynaklı gerçekleşmiştir.
Aslında bu gelişme Türkiye için oldukça önemli bir dönüşümün de habercisidir.
Yaşanılan zor ekonomik süreçte en iyi gelişme, ihracata yönelik bir büyümenin sağlıklı olacağı ve ülkenin buna ihtiyacı olduğu bilincinin yaygınlaşmasıdır.
Makine ve teçhizat yatırımlarındaki yüksek düzeydeki gerilemeyi (- yüzde 8.9) gelecekle ilgili üretim riski oluşturan en önemli gerçekleşmelerden biri olduğunun da burada altını çizelim.
**
Bugün yaşanılan ekonomik sorunların Ağustos ayında başlatılan spekülatif atakla TL’deki aşırı değer kaybı ve sonrasında faiz artışları, enflasyon, işsizlik ve diğer parametrelerdeki olumsuz gelişmelerle devam ettiğini biliyoruz.
Burada iktidarın güç kaybetmesi amacıyla bu operasyonun yapıldığı da bilinmektedir. ABD başkanının attığı tweetlerle bu sürecin göz göre göre başlatıldığını bütün dünya gördü.
Bugün gelinen noktada ABD ile belirli ölçüde yumuşatılan siyasi ilişkiler ve alınan ekonomik önlemlerle söz konusu sürecin neden olduğu tahribat onarılmaya çalışılmaktadır. Ekonomik önlemlerle kısa vadede bir takım olumlu gelişmeler gerçekleştiği gözlenmektedir.
2019 yılının ikinci yarısından itibaren tekrar pozitif büyüme sürecinin başlayacağı beklentisi piyasalara hakim.
Fakat, burada Türkiye’nin uzun vadede yapması gereken ve sümen altı ettiği, çok sayıda yapısal reformları acilen devre sokması gerektiğini tekrar tekrar söylemeliyiz.
HABERE YORUM KAT