1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. Büyükbabam Atatürk olsaydı...
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

Büyükbabam Atatürk olsaydı...

12 Kasım 2009 Perşembe 15:40A+A-

Eğer Atatürk benim 71 yıl önce kaybettiğim büyükbabam olsaydı, 71 yıl sonra ardından ağlayabilir miydim bilmiyorum ama ardından yapılan tüm bu samimiyetsizlik gösterileri, adı üzerinden yapılan ucuz lafazanlıklar, unutmadık, unutturmayacağız nidalarından epey bir tiksinirdim doğrusu.

Dün Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk'ün başında nöbet tutan askerler yine gözyaşlarını tutamadı. Ve gazeteler dün 11 yıldır neredeyse aynı kelimelerle yaptıkları haberleri sanki bu yıl ilk kez oluyormuşçasına yeniden yaptılar.

Bunun için iddiaya girmiştim. Keşke kazanmasaydım.

Dün biri çıkar da Dolmabahçe'de nöbet tutan bu erlere ne oluyor böyle 11 yıldır her 10 Kasım'da gözyaşlarına hâkim olamıyorlar diye sorar diye bekledim. Gün boyu Atatürk'ü 71 yıl sonra bile gözyaşlarıyla anıyoruz demek için yapılan bu sahtekârlığa itiraz eden olmadı. Bir okuyucum saatlerce ayakta dikildikleri ve gözlerini kırpmadıkları için askerlerin gözlerinin yaşardığını iddia ediyor. Öyleyse de çok fena. Bu durumu Atatürk için ağladılar diye 11 yıldır haber yapanlar yine yaptıklarından utanmalı.

Ülkenin en radikal gazetelerinden birinin bile 10 kasımda yarım sayfa Atatürk resmiyle çıktığı, Vakit gazetesinin bile Atatürk'e saygılarını sunmak durumunda kaldığı bir ülkeden bahsediyoruz. Biraz fazla takmışım gelebilir bu meseleye. Ama sahiden Türkiye'deki Atatürkçülerin, Kemalistlerin içine girdikleri ruh hali beni korkutmaya başladı.

Dün gazetelere boy boy verilen bir araba reklamında Atatürk'ü bir nevi Kur'an'da müjdelenmiş kişi olarak gösteren 19 mucizesi saçmalığı tanıtılan arabanın 19 mucize özelliğine bağlanmıştı. 10 Kasım günü saat 9'u 5 geçe Atatürk'ün anmak isteyen bankacılar dolara sembolik fiyat teklifi vermişler: Alış 1,881, satış 1,938.

Meclis'te konuşma yapan CHP'li Kemal Anadol 10 kasım sabah saatlerinde TRT-3'teki programını keyifli sabahlar dileyerek açan spikere teessüf ediyor, ne hallere geldik diye hayıflanıyordu. 12 Eylül Darbesi'nin acılarını anlatan Bu Kalp Seni Unutur mu dizisinden ilham alarak 10 kasım başlığını atan Hürriyet'in 13 Eylül 1980 günü de birinci sayfasında bir Atatürk resmi vardı ve o resmin içinde şöyle yazıyordu: Atam, Ne sağ ne de sol. Atatürk Türkiye'si doğrultusunda bir ülkenin haysiyetli kişileri olarak birlik içinde, dipdiri ve senin yolundayız. Şuna asla şüphen olmasın; Seni emanetin Cumhuriyet, ilelebet payidar olacaktır. Hainler, gafiller, tüm iç ve dış düşmanlar hak ettiklerini bulacaktır. Müsterih ol Atam.

Kolej parasına çocuğunu anaokuluna gönderen bir arkadaşım var. Anaokulunda yılsonu gecesi yapılmış geçenlerde. Çocuklar çıkmışlar şiirler okumuşlar. Şarkılar söylemişler. Her şey Atatürk, Cumhuriyet, Kurtuluş savaşı üzerineymiş. Ve gecenin finalini altı yaşındaki çocuklar yapmış. Dakikalarca ayakta alkışlanmışlar. Ne mi yapmışlar: Gençliğe Hitabe'yi ezberden İngilizce okumuşlar...

Bir arkadaşımın arkadaşının beş yaşındaki kızı üç gün su içmedi. Sebep: Atatürk içimizde. Su içersem boğulur. Kızı psikologa götürdüler. Psikolog Atatürk'ün denizde yüzerken resimlerini gösterdi, çocuk öyle düzelebildi.

Hayatımızın her anının Atatürk olduğu bir gün Taraf'ın Atatürk'ü unutturmaya çalıştığını iddia edenler az kalsın Kalkın Ey Ehl-i Vatan düdüğüyle Tan Matbaası'nı basan Demirelli, İlhan Selçuklu kadronun 2009 versiyonunu Taraf'ın önüne dökecekti.

Ama öyle bir yazı yazacak bir Hüseyin Cahit kalibresinde adam da kalmadığı için nasibimize milyonlarca dolarlık bir gazetenin başına oturtulmuş bir kabadayıdan küfür yemek, anne babamız hakkında bahis açılması düştü. Kötü talihin böylesi. Dünyanın en ağır felsefi metinlerini Türkçeye çevirmiş Hüseyin Cahit gitti, Aydınlanma'nın önünü açan Luther'i Türk düşmanı olarak bellemiş bir haysiyet cellâdı geldi.

Şimdi konuşma sırası onunla aynı mutfağa girenlerde. Herhalde adalet ve vicdan adına yemeğin tuzunu epey bir kaçıran, elinin ayarı olmayan baş aşçılarının ağzına bir tutam biber sürerler. Hasan Karakaya da mı o gazetede yazıyordu?

TARAF

YAZIYA YORUM KAT