Büyükanıt “Olmaz” dedi Başbuğ da! Ve şimdi!..
Militarizmden kurtulmak için TSK’nın tepeden tırnağa yenilenmesi gerekiyor.. Her şeyi ile.. Başbuğ gitti ve Koşaner geldi. Ne değişti, ne değişmesi; bundan sonra göreceğiz.
Vicdani retten, profesyonel orduya kadar.. Jandarma’ya kadar. Milli Güvenlik Dersi’ne kadar..
Polisler niye bir de askerlik yapıyor?
Geçen gün gazetelerde vardı: Orduda rütbeli personelin özel hizmetinde görevli yüz bin civarında posta elemanı, 65.000 civarında da orduevi ve sosyal tesis personeli varmış.. Toplamda bizim posta ve orduevi, sosyal tesis görevli sayısı İngiltere’nin toplam ordu mevcuduna yakın.
Be hey insafsızlar.. Yıllar önce bunları yazdım diye, Bakırköy Ağır Ceza’da TSK’yı tahkir ve tezyifden beni sanık sandalyesine oturttular.. Neyse ki, bunları emekli bir albayın o zaman yayında olan bir kitabından alıntıladığım için beraat etmiştim..
Alman ordusunun asker mevcudu 250.000 imiş. Savunma Bakanı zorunlu askerliği kaldıracaklarını, asker sayısını 163.000’e indireceklerini açıkladı..
İşe bakar mısınız, şu anda 250.000 askere sahip Alman ordusu, uluslararası operasyonlar için ayırdığı sayı 7.000. Bu sayı 163.000’e düşünce, uluslararası operasyon gücünü 14.000’e çıkartacak.. Reform kapsamında 403 kışla kapatılacak, komuta merkezi sayısı 9’a çekilecek ve bu şekilde sadece Savunma Bakanlığı bütçesinde 100 Milyar Euro tasarruf gerçekleşecek.
Bu işler böyle gidemez..
Orduevleri ve sosyal tesisler, lojman konusunun da yeniden ele alınması gerekiyor..
Ordudaki askerî araçların, hurdaların, motorlu taşıt araçlarının da envanterinin yeniden gözden geçirilmesi şart.
Askerî kantinlerde vergi düzeni yok. Muhasebe denetimi de “iç hizmet” olarak yapılıyor.. Askerlerin kendi görev alanları dışındaki hizmetlerinin sona erdirilmesi şart.
Askerî yargı, askerî okullar, hepsi yeniden baştan ele alınmak durumunda.. Ast-Üst ilişkisi de yeniden düzenlenmeli. İletişimde yeni ve saygın bir dil oluşturulmalı..
Bu işlerin böyle devam etmemesi gerek.. Darbelerin, militarizmin, çeteleşmenin önüne geçmek için bu değişikliklerin bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor..
İç Hizmet Kanunu yönetmeliği yeni baştan ele alınmak durumunda.. TSK’nın hem otokontrol mekanizması, hem de siyasi kontrolünün sağlanması gerek. TSK’nın rejimin bekçiliği gibi bir görevi yoktur, olamaz..
MGK’nın da Anayasa Değişikliği sırasında bir defa daha yeniden yapılandırılması gerek. Askerî arşivlerin, ‘Kozmik Oda’ belgelerinin belli dönemler halinde hükümete devri gerekiyor..
Jandarma’nın kesinlikle yeniden yapılandırılması şart. İstihbarat faaliyetleri, polisin yeniden yapılandırılması ve güvenlik güçleri arasında iş bölümünün yeniden düzenlenmesi gerekecek.
Asayiş, Trafik hizmetleri neden yerel yönetimlere devredilmiyor. Savcılara yardımcı olacak Adli polis teşkilatı yeniden düzenlenmiyor..
Askerlerin protokoldeki yerinin de yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Tabiî, Genelkurmay Başkanı’nın da..
Vicdani ret konusunu askerler hiç ağızlarına almıyorlar.. Akreditasyon konusunda yeni bir tutum belirlenecek mi göreceğiz bu arada.. Bakalım yeni dönemde de başörtüsü krizi, resepsiyon krizi yaşanmaya devam edecek mi? YAŞ krizi bitecek mi göreceğiz.. Ordudan ihraç edenlere geri dönme yolu açılacak mı?
Tabiî bu biraz da şu davaların nasıl sonuçlanacağına, bundan sonra yapılacak hukuki düzenlemelere bağlı.
Balyoz davasındaki belgelerde belirtildiğine göre bunlar orduyu sadece ülke savunması için değil, bütün erkeklerin rejim ve TSK’nın belirleyici rolü konusunda şartlandırmak için bir eğitim üssü olarak düşünmüşler..
Askerlik eğitimi, şekli, süresi, her şeyin yeniden düzenlenmesi şart.. Kendini modernizmin lokomotifi gibi görenler, meğerse bu konuda çağın çok gerisindeymişler.. Sadece pahalı Amerikan silahları alıp onların başına geçmek, her şeyi ifade etmeye yetmiyor.. Ortaya çıkan gerçekler, fuhuş çetesi operasyonu, Balyoz, Ergenekon, HERON skandalı, faili meçhuller, usulsüzlükler, yolsuzluklar, karakol baskınları gerçeğin görünenden çok farklı olduğunu gösteriyor..
Sivil Savunma konusunun da bu süreçte yeniden ele alınması gerekiyor.. Bir daha şu andıç rezaleti gibi skandalların bu çatı altında yaşanmaması için gereken neyse o yapılmalı. Onun için de bu işler, yapanın yanına kâr kalmamalı. Birileri “Ben yaptım oldu”, “Kimse bizden hesap soramaz” dememeli.. Bu yapıların, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi ve STK içindeki uzantıları bulunup deşifre edilmeli.. Kayıtdışı siyaset ve kayıtdışı ekonomi yanında kayıtdışı orduya da izin verilmemeli.. Kendi halkı ile savaşan bir gizli ordu olmamalı. Gladioların bir daha bu yapılar içinde yuvalanamaması için gereken tedbirler alınmalı..
“Bir daha darbeler olmasın, muhtıralar yayınlanmasın, BÇG, JİTEM gibi illegal örgütlenmeler bu çatı altında barınmasın” istiyorsak, bunun hukuki tedbirleri derhal alınmalı ve idari yapı buna göre yeniden düzenlenmeli..
Mesela şu ASAL (Askere Alma) işlemi ve askerlik şubelerine de yeni bir düzen verilmesi gerekiyor. Askerlik şubesi önündeki o uzun kuyruklara gerek olmamalı. Birçok işlem posta ve internet üzerinden yapılabilir aslında.. Bazı çalışmaların şimdiden başlatıldığı haberleri yer alıyor basında.. Bu konuda en son gelişme Entegre sınır yönetiminde taslak şema oluşturulduğu yönünde. Hazarda Sınır güvenliği askerden alınıp sivil otoriteye devredilecek. Yeni sistem, Macaristan’da uygulanan yöntemle aynı olacak. Askerin trafik denetiminden tutun da, askerî araçların trafikte hareketine kadar tepeden tırnağa bu konunun silbaştan ele alınması gerekiyor anlaşılan..
Bütün bunlar için bugün bir EVET gerekiyor. Ondan sonra yeni, ince ve uzun bir yolculuk başlayacak.
Ben bu süreçte sadece TSK’daki yanlışların, eski sistemin iyleştirilmesinden öte, TSK’nın kalite, etkinliğini artırıcı, verimli bir hizmet üretebilmesi için para, donanım, insan kaynakları ve sahip olduğu fiziki imkânların daha iyi değerlendirilmesi için bir master plan hazırlaması ve yeni dönemde sadece diğer resmi kurumlarla uyumlu değil, sivil kurumlarla da daha yakın ve sıcak bir temas kurması gerektiğini düşünüyorum.. Sanat ve edebiyata daha etkin bir katılım sağlayabilir. Sivil alanlarda hizmet için elindeki imkânları kullanabilir. Sadece savunma sanayii ile sınırlı bir sivil diyalog değil, her alanda.. Film sektöründe de, insanî yardım alanında da, ya da köy yolları, muhtarlık, köy odaları, sağlık ocağı binaları ve bazı köprüler bizim istihkam birliklerimiz tarafından neden yapılmasın..
Daha ele alınması gereken o kadar çok konu var ki.. Bakalım bu talepleri kim, ne zaman masaya koyacak.. Ordu-millet kaynaşmasını ve kuruma duyulan güvenin artmasını istiyorsanız, bunları yapmak zorundasınız. Yoksa! Evet yoksa.. Siz gidersiniz, bunu yapacak bir başkası gelir, ama bunlar yine yapılır. Selam ve dua ile.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT