Büyük Tsunami: Panama Belgeleri
2010 yılında Wikileaks ile ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait 251 binden fazla belgeden 2 bini fırtına koparmaya yetmişti. Panama Belgeleri vakasında ise 11,5 milyon belgeden bahsedilmekte...
Mehmet Kancı / Yeni Şafak
Uluslararası medyanın temsilcileri 3 Nisan Pazar akşamı bir süredir merakla beklenen bir randevuya hazırlanıyordu. Sızan bilgiler, uluslararası kamuoyunun 2010 yılındaki Wikileaks'in diplomatik belge sızıntısına benzer bir bilgi ve belge akışıyla karşı karşıya olduğuna ve yaklaşan skandalın başrol oyuncusunun ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğuna işaret ediyordu. Türkiye saatiyle Pazar gecesi 20.30 sıralarında Almanya, Fransa ve İngiltere basınından internet ortamında #Panamapapers ( Panama Belgeleri) etiketiyle akmaya başlayan belgeler, Wikileaks'in çok ötesinde bir skandal treninin yola çıktığını, Rusya Devlet Başkanı Putin'in ise yalnızca buzdağının görünen yüzü olduğunu ortaya koydu. Putin, Panama merkezli uluslararası kara para aklama sisteminin şemasını dünyaya anlatmak için kullanılan bir figür haline gelmişti.
4 MİLYONDAN FAZLA E-POSTA OKUNDU
Bir kıyaslama yapmak gerekirse, 2010 yılında Wikileaks ile ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait 251 binden fazla belgeden 2 bini fırtına koparmaya yetmişti. Panama Belgeleri vakasında ise 11,5 milyon belgeden bahsedilmekteydi. Bu belgeler bilinmeyen bir kaynak tarafından elde edilmiş ve Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine ulaştırılmıştı. Alman gazetesi 80 ülkeyi ilgilendiren kara para trafiğini aydınlatan bu belgelerle tek başına üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını görünce Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Konsorsiyumu ICIJ'nin kapısını çaldı. 107 basın kuruluşundan 378 gazeteci ile veri analistlerinin yürüttüğü çalışma sonucunda, merkezinde Mossack Fonseca hukuk firmasının yer aldığı, dünyayı bir ağ gibi saran kara para aklama organizasyonunun bulunduğu sistem ortaya çıkarıldı. Gazeteci ve veri analistlerinin ne kadar zahmetli bir çalışma yaptığını vurgulamak için yalnızca okudukları elektronik posta sayısının 4 milyon 804 bin 618 olduğunu belirtelim. Mossack Fonseca hukuk bürosu 1977 yılında kurulmuş ve günümüze kadar 40 ülkede temsilcilikler açmıştı. Firmaya ait sızdırılan belgeler 1979 ile 2015 yılları arasında 214 bin 488 kişi ve kuruluşun, paralarını aklamak ya da vergi kaçırmak için Mossack Fonseca'nın kapısını çaldığını gösteriyor.
ST. PETERSBURG VE PUTİN BAĞLANTISI
Bunlar içerisinde en çarpıcı olan örnek ise Rusya Devlet Başkanı Putin. Putin'in miktarı tam olarak bilinmeyen servetinin 2 milyar dolarlık kısmı, Panama sisteminde aklanmış. Bu mekanizma belgelerde şu şekilde açıklanıyor. Putin, ilk olarak sahip olduğu serveti emanet edecek güvenilir bir "kasa" buluyor. Bu "kasa", Sovyet gizli servisi KGB'de çalıştığı yıllardaki bir meslekdaşının kardeşi olan Sergey Roldugin. Roldugin ile Putin'in yolları aynı zamanda, Rusya Devlet Başkanı'nın St. Petersburg Valisi olduğu ve gizemli servetini biriktirmeye başladığı yıllarda da kesişiyor. Çello sanatçısı olan ve St. Petersburg Müzik Merkezi'nin Sanat Direktörü olan Roldugin, Putin'in büyük kızının da vaftiz babası. Bankacı Yuri Kovalçuk ise saadet zincirinin bir sonraki halkası. Roldugin'e emanet edilen paralar, Kovalçuk aracılığıyla Mossack Fonseca hukuk firmasına yönlendirildi. Bu firmanın işlevi vergi cenneti olarak bilinen ve kıyı bankacılığı konusunda ün kazanmış ülkelerde paravan şirketler kurmak. Bu noktadan itibaren Roldugin adına Sonnette Overseas Inc., Sandalwood Continental Ltd. ve International Media Overseas S.A gibi paravan şirketlerin ortaya çıktığı görülüyor. Virgin Adaları'na kayıtlı bu şirketlerin izini sürmek ya da sahibini belirlemek normal şartlarda mümkün değil. Bir sonraki aşamadaysa Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki Rusya Devlet Bankası RCB devreye giriyor ve söz konusu paravan şirketlere para transferi başlıyor. Peki bu para Rusya'ya nasıl geri dönüyor ve harcanıyor. Paravan şirketlerden birinin Rusya'da 12 milyon dolara bir kış sporları tesisine yatırım yaptığı belirlenmiş. Ve tesadüf o ki Rusya Devlet Başkanı Putin'in küçük kızı Katerina'nın düğünü de yine bu tesiste yapılmış. Günümüzdeki bankacılık sistemi ve dijital veri trafiğinin karmaşıklığı bir sızıntı olmadan bu verilere ulaşılmasını mümkün kılmıyor. Rusya Devlet Başkanı'nın kara para trafiği bu süreçte yalnızca bir örnek. Putin'in gizemli servetinin temelinin 1990-1996 yılları arasında St. Petersburg Valiliği yaptığı döneme dayandığı, Rusya'daki muhalif basın tarafından uzun yıllardır yazılıp çiziliyor. Bu bilgiler Rusya'da bazı gazeteci ve siyasetçilerin hayatına mal olacak kadar değerliydi, bugün ise bir skandalın yalnızca küçük bir parçası. Ancak, Putin'in St. Petersburg'u yönetirken karaborsa ticaret ile elde ettiği servetle kurduğu yönetim kadrosu Panama Belgeleri'nin gün ışığına çıkmasıyla zor günler geçirmeye başlayacak.
MESSİ DE TSUNAMİYE KAPILDI
Putin, sızıntıyı da aşıp tsunamiye dönüşen Panama Belgeleri vakasının ilgi çeken tek yıldızı değil. Bu belgelerden ortaya saçılan isimler yalnızca siyaset dünyasını değil, finans, sanat ve futbol dünyasını da alt üst etti. Arjantinli futbolcu Lionel Messi, İspanyol yönetmen Pedro Almodovar, aktör Jackie Chan, İzlanda Başbakanı Sigmundur David Gunnlaugsson, eski Irak Başbakanı İyad Allavi, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cingping'in aile üyeleri, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, İspanya Kraliyet ailesinin kimi üyeleri, Vatikan, UEFA Etik Kurulu üyeleri, Fransa'dan bir medya patronunun da aralarında bulunduğu binlerce isim vergi kaçırmak ve kara para aklamak için başvurdukları yöntemlerle kamuoyu önünde yüzleşmek zorunda kalacak. Yalnızca kişiler değil, aralarında UBS ve HSBC gibi küresel finans sisteminin aktörlerinin bulunduğu çok sayıda bankanın da bu para trafiğindeki rolleri sorgulanacak. Bu saadet zinciriyle bağlantılı İsrail şirketlerinin sayısının 600'den fazla, Forbes'in en zenginler listesindeki 29 ismin de yine bu zincirin halkaları olduğu gözönüne alındığında bazı ülkelerde savcıları yoğun bir mesai beklediğini söylemek mümkün. Belgelerin kamuoyu ile paylaşılmasını takiben Avrupa'daki çok sayıda yayın kuruluşu, sürecin ayrıntılarına dair hazırladıkları belgeselleri de yayınlamaya hazırlanıyor. Bu belgesellerle Panama Belgeleri'ne dahil olan çeşitli ülkelerden yüzlerce kişi ve kurumun ismi de ifşa edilecek. Panama Belgeleri'nin çok küçük bir kısmının 2 yıl önce sızdırılmasıyla yalnızca Almanya'da yaklaşık 100 kişi soruşturmaya alındı. Commerzbank'ın da aralarında bulunduğu bazı banka ve finans kuruluşları ile Mossack Fonseca, bu soruşturmalar neticesinde 20 milyon avroya ulaşan cezalar ödemek zorunda kalmıştı. Daha güncel ve kapsamlı belgelerle yargı sürecinde açılacak perde de geçmiştekinden farklı olacak.
DÜNYANIN EN ZENGİN YÜZDE BİRİNİN ŞİFRESİ
Belki de Panama Belgeleri sayesinde dünyanın en zengin kişilerinin yüzde 1'lik kesiminin servetinin nasıl olup da dünya nüfusunun yüzde 99'unun servetine eşit olduğunu nihayet anlama fırsatı bulacağız. İngiliz yardım kuruluşu Oxfam'ın bu yılki Davos Ekonomik Forumu öncesinde yayınladığı raporda dünyanın en zengin 62 kişisinin sahip olduğu 1.76 trilyon dolarlık servetin kaynağı olarak, kıyı bankacılığı yapılan vergi cenneti ülkeler işaret ediliyordu. Mossack Fonseca'nın paravan şirketleri kurduğu ülkelerin sayısı 21 olarak tespit edilmiş. Bu ülkelerle en fazla iş yapanlar ise Hong Hong, İngiltere, İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri ve Panama'da yaşıyor.
Yalnızca tek bir firmanın pazara çıkartılan ipliği 'neden şimdi ve neden başrolde Rusya?' sorularını gündeme getiriyor. Görünen o ki 2009'daki küresel ekonomik krizin daha beterinin beklendiği bu günlerde Adam Smith'in "Görünmez Eli", Süddeutsche Zeitung ve ICIJ vasıtasıyla devreye girerek, küresel ekonomik sistemde kara delikler oluşturan kişi ve devletlere karşı savaş açmış. Küresel kapitalist sistemin yol açtığı yolsuzluk ve yoksulluğun son 10 yılda beraberinde getirdiği terör ve kitlesel göç gibi tehditlerin sürdürülebilir olmadığı görülüyor. 2009'da başlayan krizde, yönettikleri şirketleri ve hissedarları alanen dolandıran şirketlerin yöneticileri üzerine ikramiye alıp istifa ederken Wall Street'i işgal etmek için on binler sokağa dökülmüştü. Günümüzdeki kriz yalnızca finans ve inşaat sektörünü değil, endüstrileşen futbol ve hatta sanatı da teslim almış durumda. Messi hayranı 10 yaşındaki Iraklı Homen Ali Arjantinli yıldızın formasını naylon poşet ile taklit ederek basının gündemine gelmişti. Şimdi, örnek aldığı futbolcunun naylon şirketler aracılığıyla vergi kaçırdığı bir dünyanın Iraklı Ali için de sürdürülebilir olmadığının anlaşıldığını ümit edelim ve Panama Belgeleri'nin 40 yıllık aç gözlülüğe nokta koyacak adalet sürecini başlatmasını bekleyelim.
HABERE YORUM KAT