Haksöz Haber

Büyük törenlerle açılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü kısa sürede şikâyet odağı hâline geldi.

İstanbul’un bir yakasından diğerine geçmek isteyen ağır tonajlı tır, kamyon, kamyonet ve şehirlerarası yolcu taşıyan otobüsler için mecbûrî güzergâh olarak belirlenen Yavuz Sultan Selim Köprüsü, hem diğer köprülere nazaran çok pahalı olması hem de yolu çok uzatması nedeniyle tepkilere neden oluyor.

Bu yüzden pek çok kamyon ve otobüs şöförü 92 TL’lik cezayı da göze alarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden kaçak geçmeyi tercih ediyordu. Bunu önlemek için yoğun trafik kontrolleri başlatıldı ama yine de özellikle gece saatlerinde pek çok araç bu kaçak geçiş uygulamasına devam etti. Bu durumla baş edemeyen Karayolları ise kaçak geçiş cezasını dünden itibaren 500 TL’ye yükseltti.

Bu manzara devletin hizmet etmekle mükellef olduğu vatandaşını sıkıntıya sokmasına, mağdur etmesine yönelik bir uygulama olarak dikkat çekmekte. Yeni köprü açıldığında herkes çok sevinmiş, İstanbul’un trafik yoğunluğunun büyük ölçüde rahatlayacağı umudu belirmişti. Ama yeni köprü bir kısım vatandaş için sâdece külfet doğurmuş durumda.

Pek çok kez karşılaşıldığı üzere devlet düz mantık işletiyor. Başlatılan yeni uygulamayla ağır vasıtalar yeni köprüye yönlendirilip, eski köprüler üzerindeki trafik yoğunluğu azaltılmaya çalışılırken, bu yönlendirmenin bir kısım vatandaşa ne getireceği ise hiç dikkate alınmıyor.

Sonuçta zâten zor bir iş olan nakliyecilikle ve yoğun bir rekabetin yaşlandığı şehirlerarası taşımacılıkla uğraşan esnaf yeni köprünün artan maliyetiyle baş başa kalıyor. Buna ayrıca uzayan güzergâh dolayısıyla ortaya çıkan yolcu tepkisini de eklemek gerekiyor.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün yapımında kamu maliyesinin cebinden bir şey çıkmaması dolayısıyla sevinilirken, aslında ortaya çıkan maliyetin bu köprüyü kullanmak zorunda bırakılan vatandaşlara yüklenmiş olduğu gerçeği görmezden gelinmemeli. Ayrıca zorunlu güzergâh çizmenin ortaya çıkardığı zorluklar da cabası. Oysa hiç olmazsa belli saatlerde isteyenin istediği güzergâhı kullanabilmesine açık bir düzenleme tercih edilebilirdi.

Kısacası devlet ben yaptım oldu mantığıyla, kendi açısından büyük bir başarıya imza attığını zannederken aslında vatandaşını ciddi manada sıkıntıya sokma ve rahatsız etme tutumunun yeni bir örneğini sergilemiş oluyor.