Büyük Hayallerden, Oligarşik Yapıya Teslimiyet mı?
Yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son sözlerini değerlendiren Kemal Öztürk, AK Parti’nin kendi içinde bürokratik oligarşiye teslim olduğunu söylüyor.
Kemal Öztürk, Yeni Şafak gazetesindeki bugünkü yazısında (30 Kasım 2017) kendisine karşı mücadele edilen bürokratik oligarşinin şimdilerde AK Parti’yi içten içe kemirmeye başladığını belirterek “Belki Cumhurbaşkanımız Erdoğan kızacak ama bürokratik oligarşi diye mücadele ettiği kesim, aslında kendisiyle yaptığı savaşı kazandı. Belki bugün bürokrasi makamlarında kendileri oturmuyor ama onların anlayışı, o tutucu, dengeci, kişisel çıkarlarını düşünen anlayış, bürokrasiye hakim oldu. Hem de Türkiye’nin en reformcu ve yenilikçi ekibini zehirleyerek yaptı bunu.” demiş.
Kemal Öztürk’ün konuyla ilgili yazısının tam metni şöyle:
AK Parti İçindeki Oligarşik Yapı
Siyasi hayatını, bürokratik oligarşi ile mücadele ederek geçirmiş Erdoğan’ın bu konuşmayı yapması, nedense beni çok etkiledi. Erdoğan çarpışarak üstesinden geldiği, bürokratik oligarşinin, bu kez kendi partisinde, kendi yönettiği hükümet ve bürokrasi içinde oluştuğunu ilk kez ve net biçimde ifade etmiş oldu.
Bence büyük hayalleri olan AK Parti hareketi için son derece dramatik, acı ve düşündürücü bir durumdur bu.
BÜYÜK HAYALLERDEN, OLİGARŞİK YAPIYA
Yıllarca baskı rejimlerinden, bürokratik oligarşiden, derin devletten çok çekmiş, artık özgür, adil ve güçlü bir ülkede yaşamak için yola çıkmış, her türlü fedakarlığı göze almış idealist bir ekibin büyük hayalleri vardı.
O ekibin, Erdoğan liderliğinde, Cumhuriyet tarihinde yapılmamış muazzam reformları, değişimi gerçekleştirdiğine hepimiz şahit olduk. ‘Sessiz devrim’ kavramı, sanırım AK Parti’nin ilk on yılı için söylenmiş en güzel sözdü.
Bu yüzden AK Parti sıradan bir parti değildir. Yüz elli yıllık bir fikriyatın, yüz yıllık bir beklentinin, ete kemiğe bürünmesi, şekle şemale gelmesi ve karşımıza çıkmasıydı. İslam dünyasında tüm ezilmiş halklara umut olmuştu.
Şimdi bu büyük ‘davanın’ içinde bir grubun, “Beyefendi böyle istiyor” diyerek, illegal bir odak oluşturmaya çalıştığını, haksız atamalar, tasfiyeler yaptığını, kişisel çıkar elde ettiğini, devletin çarklarını tıkadığını Erdoğan’ın sözlerinden öğreniyoruz.
Bu, aslında herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gereken bir konudur. Çünkü AK Parti’yi yıkacak en büyük tehlike budur.
KONUŞMADA DİKKAT ÇEKEN AYRINTI
Aslında aylardan beri süren şikayetler vardı. Konu daha önce konuşulmuş, üzerine tartışılmıştı. Erdoğan, Pazar akşamı bu meselenin AK Parti grup konuşmasına konulması talimatını verdi. Metni önceden okudu, eklemeler, çıkarmalar yaptı.
Bu uzun konuşmadan iki alıntı yapacağım:
“Biz yıllarca bürokratik oligarşiyle mücadele ettik ama şimdi şahsım üzerinden yeni bir bürokratik oligarşi inşa etmeye çalışmaları asla kabul edilebilir bir durum değildir. Hiçbir bakanlıkta, hiçbir kurumda, hiçbir teşkilatımızda şahsımın adı kullanılarak, herhangi bir sürecin tıkanmasına, kurallar, kaideler dışında iş yapılmasına rıza gösteremem”.
Buraya kadar metinden okuduğu yere, o anda irticalen kritik bir ekleme yaptı:
“Bu benim en yakınım da olsa, lütfen, bizzat ben bir
bakanımı, bir bürokratı aramıyorsam, babamın oğlu olsa kapıdan geri koysun... Bunu yapanlar; hepsi sahtekardır, dolandırıcıdır. Bunlara yol vermeyin. İsmimi, unvanımı, kendi yanlışına, kendi basiretsizliğine alet etmeye kalkan hiç kimseyi affedemem…”
AK PARTİ KENDİ İÇİNDE BU SORUNU ÇÖZMEDİ Mİ?
Erdoğan uzun zamandan beri süren, içten içe yanan, artık dumanı tüten bir sorunu, kamuoyu önünde tartışma gereği duymuşsa, bu, iki şeyi gösterir:
1. AK Parti kendi iç mekanizmalarında bu sorunu çözemedi.
2. AK Parti’nin içindeki bu ‘yeni oligarşik yapı’, Erdoğan ve parti yöneticilerinin tüm telkinlerini dinlemedi, direndi ve güçlü hale geldi.
Bu yüzden Erdoğan meseleyi kamuoyu önünde tartışmaya açtı, tüm teşkilatını, bürokrasisini uyarma gereği duydu.
Nereden bakarsanız bakın, AK Parti tarihinde bir ilk yaşanıyor. Parti, kendi içindeki bir gruba karşı, genel başkan düzeyinde savaş açıyor.
Kim bunlar? Nasıl bir odak oluşturdular? Bunları bilmiyoruz. Bakalım bu retorik, sahada ciddi bir operasyona dönecek mi?
KURUMSALLAŞMA OLMADAN BU SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
18 Ocak 2017’de, ‘Bürokratik Oligarşinin Zaferi’ diye bir yazı kaleme almıştım korka korka. Zira yazdıklarım Erdoğan’ı kızdıracak şeylerdi. Zaten etrafındaki bazı insanlar (yeni oligarşik yapının adamları) her zaman ateşe benzin dökmeye hazır bekliyorlardı.
Yazdığım şudur:
“Belki Cumhurbaşkanımız Erdoğan kızacak ama bürokratik oligarşi diye mücadele ettiği kesim, aslında kendisiyle yaptığı savaşı kazandı. Belki bugün bürokrasi makamlarında kendileri oturmuyor ama onların anlayışı, o tutucu, dengeci, kişisel çıkarlarını düşünen anlayış, bürokrasiye hakim oldu. Hem de Türkiye’nin en reformcu ve yenilikçi ekibini zehirleyerek yaptı bunu.”
Artık her alanda liyakat ve ehliyete göre bir büyük kurumsallaşma hamlesi gerekiyor. Zira tıkanan şey, AK Parti değil sadece, devletin yönetim mekanizmalarıdır aynı zamanda.
HABERE YORUM KAT