Bush Hesabına Tutuklamalar
Suudi Arabistan yönetimi tarafından yapılan açıklamaya göre son altı ay içinde petrol santrallarına ve emniyet merkezlerine saldırı eylemleri planladıklarından şüphelenilen ve muhtelif ülkelerin vatandaşlarından olan toplam 520 kişi tutuklandı.
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre bu süre içinde toplam 701 kişi aynı şüpheden dolayı gözaltına alındı. Fakat 181 kişi söz konusu eylem planlarıyla herhangi bir ilgilerinin olmadığının anlaşılması sebebiyle serbest bırakılırken, 520 kişi tutuklandı.
Konuyla ilgili haberde, İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, tutuklanan kişilerin “sapık fırka”ya mensup olduklarının ileri sürüldüğü bu isimlendirmenin ise “el-Kaide” hakkında kullanıldığına dikkat çekildi. Açıklamada, tutuklananlardan birinin evrakları arasında el-Kaide’nin ikinci adamı Eymen ez-Zevahiri’den gönderilmiş mektup bulunduğu da iddia edildi.
Hadiseyle ilgili bu özet bilgiyi aktardıktan sonra Suudi Arabistan’ın en başta yargı, emniyet ve sorgulama konusunda güvenilirliğini büyük ölçüde kaybettiğini, özellikle siyasi nitelikli sorgulamalarda ve davalarda çoğunlukla uyduruk senaryolardan yararlandığının bilindiğini hatırlatalım. Dolayısıyla son altı aylık tutuklama bilançosunda tutuklama gerekçesi olarak kullandığı iddiaların inanılır olmaktan uzak olduğu dikkate alınmalıdır.
İslâmî kimlik ve duyarlılık sahiplerine karşı her alanda savaş başlatan Tunus yönetimi onları ticaret alanından çekilmeye zorlamak için de çeşitli baskı metotlarına başvurdu. Bir dönem bu ülkede insanlar alışveriş için uğradıkları dükkânların camlarına bir sabah “bu iş yeri vergi borcunu ödemediğinden dolayı kapatılmıştır” ilanının asıldığını görebiliyorlardı. Oysa böyle bir ilan asılmasının asıl sebebi muhtemelen sahibinin namaz vaktinde dükkânını kapatıp camiye gitmesiydi. Çünkü Tunus’taki dikta rejimi camilerin sadece ezandan sonra vaktin namazının kılınmasına yetecek kadar bir süre açılmasına izin veriyor, ondan sonra bir sonraki ezana kadar açılmasına, içinde değil avlusunda bile artık namaz kılınmasına imkân tanımıyordu. Tunus’un laikliği koruma polisleri de namaz vakitlerinde dükkânları dolaşıyor, kapalı olanları tespit edip vergi dairesine ihbar ediyorlardı. Vergi dairesi de hemen hesapları karıştırıp borç çetelesi çıkarıyor ve fişlenen tüm dükkânların camlarına söz konusu ilanları astırıyordu. Çünkü “sahibi namaz kıldığından dolayı kapatılmıştır” diye ilan asılması totaliter dikta rejiminin biraz fazla yüzsüzleşmesi anlamına gelecekti.
Suudi Arabistan polisine göre de 520 kişi petrol istasyonlarını havaya uçurma veya emniyet merkezlerine saldırı planları yapmaları sebebiyle tutuklandı. Fakat Suudi Arabistan’ın bu konuda izlediği stratejiyi yakından takip edenlerin ve bilenlerin yorumlarına göre bu insanlar Irak’a gitmeye, orada Amerikan işgal güçlerine karşı savaşa katılmaya hazırlandıklarından dolayı tutuklandılar. Ama bu sebeple tutuklandıklarının açıklanması durumunda halk nezdinde tutuklananlar destek bulacak, rejimin de Irak’ı işgal altında tutan ABD için polis gücü görevi yaptığı iyice gün yüzüne çıkmış olacak. Bir de tutuklananların “sapık fırka (!)”dan olduklarının ilan edilmesi gerekiyor. Duyan vatandaşın “petrol istasyonlarının havaya uçurulması planlarını başka kim yapar?” diye düşünmesi lâzım.
Gözaltına alınan 701 kişiden 181’inin söz konusu eylem planlarıyla herhangi bir ilgilerinin olmadığının anlaşılması sebebiyle serbest bırakılmaları da senaryo gereği. Vatandaş açıklamanın bu yönünü duyarak, “bakın planlarla herhangi bir ilgilerinin olmadığı anlaşılanlar serbest bırakılıyor” diye düşünmeli ki tutuklanan 520 kişinin gerçekten iddia edilen planları yaptığına inansın.
Ramallah’daki Abbas rejiminin İsrail işgal devleti hesabına Batı Yaka bölgesindeki Filistin direnişine darbe vurmaya çalışması, direnişçilerin yerlerini tespit ederek işgalci canilere ihbar etmesi, evlerine baskın düzenlemesi, aranan mücahitlerin hanımlarını karakollara çağırarak eşlerinin yerlerini ihbar etmeleri için kendilerine tehditte bulunması gibi Suudi Arabistan yönetimi de Irak’taki işgale karşı verilen mücadeleye katılmaya hazırlananları topluyor. Dolayısıyla bu tutuklamalar Bush hesabına, onun siparişleri doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.
Bugün Filistin’de Siyonist işgal, Irak’ta Amerikan işgali devam ediyorsa bu birinci derecede yerli işbirlikçilerin yardım ve katkılarıyla mümkün olmaktadır. Müslüman toplumların en büyük musibetlerinden biri de zaten bu yerli işbirlikçilerdir.
Vakit gazetesi
YAZIYA YORUM KAT