Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Buruk duygular

31 Ağustos 2011 Çarşamba 02:50A+A-

Dayımla bayramlaşmaya gidiyordum, Kadıköy’de bir bez afiş. “Şeker Bayramınızı Kutlarım.” Kadıköy Belediye Başkanı bez afiş astırmış dört bir yana.. Ağzımın tadı kaçtı. Ben de CHP’lilerin Şeker Bayramlarını ve 30 Augustus Bayramlarını kutlarım efendim..

Augustus derken diliniz sürçmüyor da, Ramazan derken ne oluyor?

Kurban Bayramı’na da hadi “Kebap Bayramı” deyin de göreyim sizi. Bu tür çocukluklardan ne zaman vazgeçecek bizim ulusalcı-laikçiler?..

Kendi paşa gönülleri bilir.. Böyle konuşarak sadece kimliklerini ortaya koyuyorlar.

Bir rivayete göre, eski Osmanlı’da komşular birbirlerine sorarlarmış:

“Ramazan nasıl gidiyor mirim?”

Ötekisi cevaplarmış: “Şeker gibi gidiyor, elhamdülillah..”

Oradan kaldı diyorlar..

Ama işin aslı biraz tek parti dönemi ile ilgili, din adına bütün kavramlar ve kurumlar yasaklanınca Ramazan’a da bir ad bulunması gerekirdi.

O zaman Ramazan’larda Pereja kolonyası ve akide şekeri ikram edilirdi misafirlerde.

Düşünsenize tek parti dönemi.. Tuz da kibrit de tekel.. Sümerbank basması, ekmek gibi karne ile. Şeker bulabilene aşk olsun.. Hasta için kapı kapı bir parça kesme şeker aranan günler o günler.. Kastamonulu Ali Muhiddin Hacı Bekir Efendi’nin asırlık şekerci dükkanında Ramazan’a özel susamlı akideli şeker yapılıyor.. Çikolata ikram edilecek hali yok ya, akideli şekeri bulana ne mutlu. Sonra kağıtlı şeker çıktı. Kağıtların içinde maniler bulunurdu.. Şeker kutularının kapaklarını kalın göstermek için artist resimleri basılı kartpostallar yerleştirilirdi. Hem de biraz kilo çekerdi. Şeker yerine karton..

Mesela aluminyum gaz lambaları çıkmıştı da, hafif olunca devrilmesin diye alt kısmındaki gizli haznesine kum koyarlardı. Bizim açıkgözler de gaz lambasını kilo ile satardı o zaman..

Kastamonu dedim de, Kastamonu o zaman İstanbul’a uzak değildi. Üsküdar Kastamonu’ya bağlı idi mesela. Hani şu meşhur Kız Kulesi de..

Biraz ileride bir levha daha! “Güçlü ordu güçlü Türkiye.” Niye “Güçlü Türkiye güçlü Ordu değil”.. Güçlü ordunun güçlü Türkiyesi değil, güçlü Türkiye’nin güçlü ordusu.. Ordunun gücü ülkenin önünde ise orada sorun var demektir.. Ordu Türkiye’nin gücü ile güçlenir.. Türkiye’nin tek gücü TSK değil. Bilimi, sanatı da, siyaseti de, hepsi bu gücün birer parçasıdır. Türkiye’nin gücü bütün bunların bileşkesidir. Hiçbir zaman parça bütünden daha güçlü olamaz.. TSK’yı yüceltmek uğruna bütün kurumları, devleti küçültmenin bir anlamı olabilir mi?

Hiçbir kurumun onuru, üzerinde yükseldiği değerden daha üstün olamaz..

Bir inat uğruna Ya Rab ne değerler yıkılıyor..

Halbuki, e-muhtıranın internet sayfasından silinmesi ile umutlanmıştım. 30 Ağustos kutlamaları da “Başkomutan”ın tebrikleri kabulü ile yeni bir derinlik kazanmıştı..

Bazı küçük ayrıntılar bütün o büyük çabaları gölgeleyebiliyor.. Bunları kim, niçin yapar bilmiyorum..

Türkiye’de şeker kıtlığı olduğu zaman bayrama şeker bayramı diyerek laikçilerin öfkesinden kurtulmak için insanlar takiye yapmak zorunda kalmış olabilirler. Artık çocuklar akide şekerinin tadını bile bilmiyor, O zaman CHP’liler Şeker Bayramı yerine “Çikolata Bayramı” demeyi deneseler.. Saçmalık olduktan sonra fazla bir şey fark etmez, sadece daha gerçekçi olur..

“Takiye” deyince CHP’liler hemen atlayacaklardır.. Hemen söyleyeyim, birine takiyeci derseniz, “Ben onu tehdit ediyorum, o da kendini gizlemek için inandığı ve düşündüğü şeyi değil, benim duymak istediğim şeyi söylemek istiyor” demektir.. Yani birileri, birilerini takiyecilikle suçluyorsa, burada kınanması gereken suçlanan değil, suçlayandır.. CHP’liler şecaat arzederken ne büyük çamlar devirdiklerini bile anlamadılar yıllarca. Biri de çıkıp “Siz ne yapıyorsunuz yahu” demedi. Herhalde dinden anlayan, takiyenin anlamını bilen kimse yoktu aralarında.. Din takiyeye bu anlamda izin verir.. Yani CHP’lilere kötü bir haberim var, sizin okullarda zorla Şeker Bayramı diye öğretmeye çalıştığınız ve bir zamanlar halkın bunu kabul etmiş gibi gözüktüğü şey bir takiye idi.. Ama şimdi suçüstü oldunuz.. Ve içimizde gizlediğimiz hakikati artık yüzünüze söylüyoruz: O bayram Ramazan Bayramı idi.. Siz de gerçeği kabul etseniz iyi olacak artık. Çünkü oyun bitti..

Türkiye korku tünelinden çıkıyor ve taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor.

Dindar insanların Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor, laikçilerin Şeker Bayramı’nı kutluyorum..

Selam ve dua ile..

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT