Burma, Birmanya ya da Myanmar
Bir ülke düşünün ki, adını herkes başka türlü söylüyor. İngilizce kullanımda Burma, Fransızca kullanımda Birmanya, resmi kullanımda da Birleşik Myanmar Cumhuriyeti olan ülkeden söz ediyoruz. 1974’de adı Birmanya Sosyalist Cumhuriyeti, 1988’de Birmanya Birliği olmuş, son adını 1989’da kazanmış. Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasından Bengal Körfezi’ne uzanan 58 milyonluk Burma, Türkiye gündemine Aung San Suu Kyi ismiyle girmişti. 1991’de Nobel Barış ödülünü alan rejim muhalifi Suu Kyi, yıllarca ev hapsinde kalmış, serbest kalması sonrasında da ABD ve Birleşik Krallık’ın yoğun ilgisine mazhar olmuştu.
Ülke yedi eyaletten oluşuyor, Arakan ya da diğer adıyla Rakin de bunlardan biri. Kuzey Batı sınırı boyunca uzanan bu eyalet, diğer sınır eyaletleri gibi çok sayıda Bangladeşli göçmen alan bir bölge. Göçmenlerin 600 bin kadar olduğu açıklansa da, milyonları bulduğu söyleniyor. Arakan bölgesi, Müslüman nüfusun yoğun olduğu bölge.
Zümrüt, yakut, petrol, pirinç ve kereste zengini bu ülkede eyaletler aslında etnik ve dini gruplara göre ayrılmış, ancak ayıranlar Burmalılar değil, Britanyalılar. Sömürge döneminde özellikle Arakan bölgesine tarım alanlarında çalıştırmak için çok sayıda Müslüman yerleştirilmiş, Burma yönetimi de bu insanları hala göçmen olarak tanımlıyor.
Otoriter yönetim
Ülke, bağımsızlığını kazandığı 1948’den beri kesintili cunta ile yönetiliyor. 2008’de yeni anayasa referandumu sırasında ilk büyük katliam yaşanmış, yönetim 130 bin kişiyi isyancı olduğu gerekçesiyle öldürmüş, 2.5 milyon kişi de hala kayıp. 2010 ve 2012 seçimlerinde de benzer olaylar yaşanıyor, hapishaneler muhalif, terörist, ayrılıkçı ya da isyankar göçmen olarak tanımlanan kişilerle doluyor.
Burma’nın çoğunluğu Budist. Resmi rakamlara göre Budistler %89, Müslüman ve Hıristiyanlar da %4’er orana sahip; ancak uluslararası kuruluşların araştırmasına göre Müslümanların oranı %20’leri buluyor. Bu kesim genel olarak Britanyalıların gelip ülkelerine yerleştirdiği yabancılar olarak görülüyor. ‘İçimizdeki yabancı’ olarak görülen Müslümanlar ile Budistler arasında tarihsel bir gerilim mevcut ve cuntanın da ağırlığını Müslümanlardan yana koymadığı açık. Bir kaç ay önce Budist bir kadın tecavüze uğrayıp öldürülüyor, bu işin sorumlusu olarak Müslüman Rohingyaları gören Budist Rakhine halkı öç alma girişimine başlıyor.
Bu kıvılcım, hala devam eden büyük bir katliama dönüşmüş durumda. Kaçabilenler komşu ülkelere kaçıyor, gerisi öldürülüyor. Üstelik yönetim de ‘teröristleri’ bertaraf etmek için bu katliamın ortağı durumunda.
Genişleyen çatışmalar
Burma ile komşu Hindistan’ın Assam eyaletinde de Hindularla Müslümanlar arasında çatışmalar yaşanıyor, sorunun temelinde yine Bangladeşli göçmenler var. Bununla birlikte, hem Burma hem Hindistan’ın Burma sınırı ve hatta Burma’nın Çin sınırında Müslümanlar ile diğerleri arasında giderek keskinleşen çatışmaların nedenlerini başka yerlerde aramak gerekiyor.
Öncelikle belirtmeli ki, ırkçılık giderek yaygınlaşıyor; Doğu ya da Batı tanımaksızın her yerde örnekleri çoğalıyor. Ayrıca, otoriter rejimlerin varlığının bir sonucu bu durumlar. Ülkede azınlık yoktur, varsa da bizden değildir diye diye varlık sürdüreceğini sanmak sonunda katliamlara, katliamlar da rejimlerin devrilmesine yol açıyor. Bir diğer konu da, Burma’nın yeri. Çin ile ABD’nin artan rekabetinin farklı yerlerde büyük gerilimlere yol açtığı biliniyor. Haritaya bakıldığında, Bangladeş ve Burma’nın bu büyük mücadelede kurban olmaya aday oldukları görülebilir. Hele ki böyle yöneticileri varsa.
STAR
YAZIYA YORUM KAT