Bülent Şahin Erdeğer Libya İzlenimlerini Anlattı
Haksöz Dergisi’nde Libya izlenimleri konulu bir oturum düzenlendi.
Programın sunuculuğunu yapan Güney Uzun, Libya’da yaşananlara ilişkin yaptığı kısa bir değerlendirmeden sonra sözü Bülent Şahin Erdeğer’e bıraktı.
3 aydır Libya’nın Trablus kentinde Anadolu Ajansı temsilcisi olarak görev yaptığını belirten Erdeğer, daha önce de Ulustan Ümmete grubu ile Libya’ya gitme fırsatı bulduğunu söyledi.
Erdeğer, Libya’nın bir kabileler toplumu olduğunu, bir ulus devlet veya vatandaşlık üzere inşa edilmiş bir toplum olmadığını belirttikten sonra, toplumun ana inşasının kabile yapıları üzerinde bulunduğunu sözlerine ekledi. Ana yapısı bu şekilde olan Libya’nın tüm siyasi ve sosyal olaylarının da kabileler üzerinden şekillendiğini vurguladı. Erdeğer, “Libya’yı analiz etmek için bu yapıyı göz önünde bulundurmak gerekiyor, tabi ki tek faktör bu değil ama bunun çok büyük bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz ” dedikten sonra kabile toplumunun karakteristik yapısı gereği herhangi bir düzene, yasaya bağlı kalmama, uymama gibi bir özelliği olduğunu vurguladı.
Erdeğer, Libya’nın Osmanlı’nın özerklik vererek kabile yapısına saygı duyduğunu egemenliği altındaki ülkenin uzun yıllar bu yapısını koruyarak sadece vergi vererek devamlılığını sağladığını söyledi. Daha sonra Erdeğer, 1800’li yıllardan sonra İtalyan işgali ardından işgale karşı gerçekleştirilen Ömer Muhtar direnişinden bahsettikten sonra yönetime Melik İdris’in geldiğini İdris’in kabileler halindeki ülkeyi yönetmek için federatif bir sistem kurduğunu sözlerine ekledi. Melik İdris’ten sonra darbe yaparak iktidara gelen Muammer Kaddafi’nin de yine aynı şekilde kabileler arasındaki kargaşayı yöneterek ve kabileler arasındaki husumeti körükleyerek uzun yıllar ülkeyi yönettiğini belirtti. Erdeğer Kaddafi’nin ülkeyi yönetirken uyguladığı Cemahiriyye sistemi ile ilgili olarak, “Cemahiriyye sistemi de Libya’da oluşturulan yapıyı özetliyor. Bu sistemde özel mülkiyet yok. Dolayısıyla orada bizim anladığımız tarzda bir devlet sistemi yok, belediye, valilik gibi bir sistem yok, bambaşka bir yapı. Kaddafi’nin kendisinin yazdığı Yeşil Kitap’ta da belirttiği şeyler var” dedi.
Ülkeyi tamamen kendisi ve oğulları üzerinde inşa eden Kaddafi’nin siyaset sahnesinden çekilince ortada bir boşluk olduğunu belirten Erdeğer, bu boşluğun sebebinin de Kabileler arasındaki çekişmeleri körükleyerek gerçekleştirilen bir yönetim şeklinden kaynaklandığını söyledi. Kabillerin kendileri üzerinde uygulanan baskıları gerekçe göstererek 17 Şubat 2011’de İslami kaygılar ile bir başkaldırı gösterdiklerini ve akabinde devrim gerçekleştirdiklerini belirtti.
3. yılına giren Libya’da gerçekleşen devrim ardından bir geçiş süreci ilan edildiğini, Milli Güvenlik Konseyinin kurulduğunu ve bir geçiş hükümetinin yönetimde olduğunu belirten Erdeğer, 42 yıl boyunca terk edilmiş gibi bir yapıda olan Libya’da, yol ve altyapıya dair bir şeyin olmadığını söyledi. Ülkeye yeniden bu çalışmaları yapmaya çalışan geçiş hükümeti başındaki Zeydan’ın batılı şirketlere peşkeş çektiğini, kaçırıldığı iddialarıyla gündeme gelen bu olayların aslının da işlediği yolsuzluk suçları gereği tutuklandığı şeklinde olduğunu belirtti.
Libya Meclisinin devrimden sonra Kaddafi’nin ordu birliklerinin dağıtılması yönünde bir karar aldığını bu durumun da ordu, polis boşluğu oluşturduğunu vurgulayan Erdeğer, geçiş hükümetinin bu boşluğu milis güçlere ‘gelin polislik yapın’ diyerek aşma yoluna gittiğini sözlerine ekledi. Ülkede birçok Milis Güç’ün olduğunu bunların en öne çıkanlarının Misratalılar, Zindanlılar, Trabluslular ve Zeydan’ı tutuklayan Devrimci Operasyonlar Odası’nın olduğunu ifade etti. Erdeğer, her sokağın farklı bir milis güç elinde olduğunun ve bu güçlerin devrim sırasında bedel ödeyen, savaşan insanlar olduğunu ve bu insanların siyasi sistemi terk etmek istemediklerine dikkat çekti.
Kaddafi’nin devrim sırasından Beşşar Esed gibi adi suçlardan içeride bulunanların hepsini dışarı saldığını ifade eden Erdeğer, bunun ortaya birtakım sorunlar çıkardığını dışarıya çıkan bu suç çetelerinin içki, silah kaçakçılığı gibi işler yaptığını ellerindeki ağır silahlar ile bankalara vb. yerlere saldırarak bir güvenlik sorunu oluşturduklarını sözlerine ekledi. Erdeğer, Milli Genel Konseyin bir yasa çıkardığını buna mukabil milis güçleri çıkartarak düzenli kolluk güçlerine geçmeye çalıştığını ifade etti. Bunun üzerine milis güçler Zeydan’a bizim İslami saikler ile gerçekleştirdiğimiz devrimi batıya peşkeş çekiyorsunuz diyerek Zeydan’ı tutukluyorlar. Bunun karşılıklı olarak kendi içinde haklı ve haklı olmayan durumları barındırdığını vurgulayan Erdeğer, Kaddafi döneminde her şeyin daha güzel olduğunu ifade eden dezenformatik düşünceler ile ilgili bu tarz söylemlerin hakkaniyetli olmadığına dikkat çekti.
Libya’da yönetimin alttan gelen tepkiler dolayısıyla İslami konulara dikkat etmek durumunda kaldıklarını belirten Erdeğer, buna örnek olarak Meclis tarafından 15 kişilik İslami konularda bir danışma heyetinin oluşturma önerisinin olduğunu sözlerine ekledi.
Libya’da İhvanın Mısır’daki gibi bir halk hareketine dönüşmediğini, bunun birinci sebebinin Kaddafi’den kaynaklandığını ikinci sebebinin ise Mısır ve Libya arasında olan çekişmeden kaynaklı olduğunu belirten Erdeğer, İhvan’ın Libya’da daha azınlık durumda kaldığını halk üzerinde çok fazla tanınmamasından kaynaklı bir olumsuz imajının olduğunu söyledi. İlaveten Erdeğer, İhvanın milletvekili çıkarabilecek bir gücünün olduğunu ve bu olumsuz havanının nedeni ile ilgili görüşülen İhvan yetkililerinin aktarımları ile eski diktatörlük döneminde yaşanan baskılar ve yaşam alanı bulamamaktan kaynaklı olduğunu belirttiklerini ve ileride kendimizi ifade ettiğimizde bu durumun ortadan kalkacağını belirttiklerini sözlerine ekledi.
Erdeğer, son olarak Libya’yı ileriki zamanlarda güzel günlerin beklediğini, şuan yaşanan sorunların geçici olduğunu geçiş sürecinde bu tarz sıkıntıların doğal olduğunu ifade ettikten sonra, şuan ki süreç ile Kaddafi dönemi arasında kıyas yapmanın yanlış olduğunu belirterek sözlerine son verdi.
Haksöz-Haber/Harun Çetinkaya
HABERE YORUM KAT