Bülent Arınç’tan Mehmet Metiner’e cevap!
Bülent Arınç'tan Mehmet Metiner'e: Özel hayatınla ilgili bildiklerimi konuşmuyorum; sen ne bir Kürt kadar mert ne de bir Müslüman kadar ahlâklısın!
Türk Demokrasi Vakfı'nın düzenlediği toplantıda kullandığı 'kral çıplak' ifadelerinin ardından Mehmet Metiner'in 'partiden ihraç edilsin' dediği eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sosyal medya hesabından Metiner'e yanıt verdi. Arınç, Metiner'e seslenerek, "Özel hayatın, dünün ve bugünün ile alakalı bildiklerimi ailene hürmeten konuşmuyorum" ifadelerini kullanırken; "Sen ne bir Kürt kadar mert, ne de bir Müslüman kadar ahlâklısın." sözleriyle tepki gösterdi.
Metiner, TV100'de Arınç'ın sözleriyle ilgili AK Parti'den ihraç edilmesini talep ederek, "Bizim gönlümüzde bir yeri kalmamıştır. İnşallah partimizden de ihraç olur gider. Bülent Arınç’ın ismini duymak istemiyoruz, yeter artık. Onu partide tutanlara da yazıklar olsun diyorum. Kim olursa olsunlar. Biz kral çıplak demesini bilecek kadar yürek sahibi insanlarız" demişti.
Arınç, konuyla ilgili "Kifayetsiz, muhteris ve müfteri Metiner, sözüm sana!" sözleriyle başladığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Kifayetsiz, muhteris ve müfteri Metiner, sözüm sana!
İnsan omurgası 33 kemikten oluşur. Seninki ise yalan, iftira ve hasetten ibaret üç kıkırdaktan müteşekkil
Sanma ki yalan ve iftiralarını dikkate alıp cevap vereceğim. Seni muhatap almak benim için zuldür. Ama! Gerektiği zaman hadsize haddini bildirmek, kırk yetime kaftan giydirmekten üstündür."
AK Parti'nin her toplantısına kurucular kurulu üyesi sıfatı ile davet edilen şahsımın partiden ihracını talep edecek cüreti nereden buluyor bu gücü kimlerden aldığını düşünüyorsun? Sen ki sürekli birilerinin gölgesinde sana ihsan edilenle beslenen, ondan alacağını tüketip sonrakine geçen bir zavallısın. Tam da bu sebeple geçmişinden nedamet getirmeyi alışkanlık haline getirmişsin. HADEP'te siyaset yaparken Milli Görüş yıllarından nedamet getirdin. Liberal oldun. Kürtlüğünden nedamet duydun. AK Parti çatısı altında siyaset yaparken nasıl olsa duyulmaz özgüveniyle kuytuda köşede dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'a ağza alınmayacak hakaretler ettin. Hakaretlerin önce PKK komplosu diyerek reddettin, bir hafta sonra söylediğini kabullenerek canlı yayında özür dilemek zorunda kaldın.
Özel hayatın, dünün ve bugünün ile alakalı bildiklerimi ailene hürmeten konuşmuyorum.
Benim aidiyetim ne kişilere, ne de kişilerden vücut bulmuş kurumlaradır; yalnızca yüce Allah'a ve onun bana emrettiği değerler bütününe sadığım. O yüzden hangi mevkide olursam olayım doğru bildiklerimi her daim söyledim. İnandığım değerler bütününü dünyevi istikbâl uğruna terk etmedim.
Eğilmedim, bükülmedim! Ömrümü vakfettiğim davadan bir an olsun dönmedim. Davam, gönül tahtımda huzur ve sükunetle oturmakta. Sizlerin bugün "dava" dediği şey, dünyevî ihtiraslara batmış, gökten inecek bir damla rahmete hasret çorak bir araziden ibaret. Sen ise şimdi bu çorak arazide nefes dahi alamamanın yarattığı nörolojik ve psikolojik bir vakasın.
Fikirlerim, ideallerim ve davamın bahçesinde gönlüm ferahtır. Bu bahçeyi terk edenler ise hezeyanlarına her geçen gün yenisini eklemekte, milletin ve Hakk'ın terazisinde bir kuş tüyü kadar sıklet çekememektedir.
Maalesef davamın değerler bütününü hazmetmişler azınlıkta kalırken sen ve senin gibilerin çoğunluğu galebe çaldı. Geceleri başımı yastığa koyarken hayıflandığım tek şey budur.
Çirkin, kaba, ahlâk dışı ve yakışıksız sözlerini sana misliyle iade ediyorum.
Hadi iki çift laf daha edeyim de tamam olsun. Sen ne bir Kürt kadar mert, ne de bir Müslüman kadar ahlâklısın.
HABERE YORUM KAT