Hamza Tezkorkmaz / Haksöz Haber

Geçtiğimiz Ağustos ayında rutin olarak gerçekleştirilen harp okulu mezuniyet töreninde yeni mezun teğmenlerin darbecilere özgü korsan yeminleri gündem olmuştu. Bu korsan yeminin sebepleri uzun uzadıya tartışılmış ve disipline sevk edilen teğmenlerin ve bazı sorumlu komutanların akıbetleri merak konusu haline gelmişti. Bu konunun cevabının bugün Milli Savunma Bakanlığı tarafından açıklanması bekleniyor.

Ne olmuştu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleşen mezuniyet töreni olağan akışı içinde başlamış ve mezun teğmenlerin resmi yemin töreni ile sona ermişti. Tören sonrası yapılan bir anons ile tören alanına tekrar toplanan genç teğmenler, okunmaması gerektiği kendilerine defalarca (7 defa) bildirildiği halde darbecilerin yıllarca hiçbir resmi prosedürde geçmeyen ve adına “subaylık yemini” dedikleri metni “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganları ile okumaları sonrası tartışmalar başlamıştı.

Olay sonrası özellikle AK Parti saflarından çelişki açıklamalar gelmiş fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21. İmam Hatipliler Kurultayı’nda gerçekleştirdiği konuşmada “Kılıçları kime çekiyorsunuz? Bu istismarcılar temizlenecek.” söylemi ile AK Parti içindeki herkes safını netleştirerek, darbecilere özenenlerin karşısında amasız saf tutmaya başlamıştı. 100 yıldır her türlü darbeyi savunan ve teşvik eden başta CHP ve ADD olmak üzere Kemalist vesayetin temsilcileri ise işgüzar teğmenleri desteklemekten geri kalmamış, Devlet Bahçeli ise “Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır?” diyerek olaya AK Partililerden ve Erdoğan’dan daha önce itiraz etmişti.

Yanlarına kâr mı kalacak?

Disiplin işlemlerini hızlı bir şekilde başlatan Milli Savunma Bakanlığının bugün kararını açıklaması bekleniyor. Yıllarca laiklik vurgulu yeminler ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganları ile halka kan kusturanların devamı niteliğinde olan darbe özentisi içindeki bu askerlere caydırıcı cezaların verilmemesi durumunda, cuntacı geleneğin tekrardan hortlayabileceği unutulmamalıdır. Caydırıcı olmaması durumunda 100 yıllık vesayete karşı ortaya konan çabaların bir çırpıda yerle yeksan olacağı bilinmelidir. Halka rağmen halk için bakış açısıyla yıllarca yürütülen politikaların en ufak bir benzerine toplumun rızasının olmadığı görülmeli ve ona göre karar verilmelidir.