Bugün 23 Nisan… 'Kutsal' topraklara hoşgeldiniz!
23 Nisan’da pandemi kısıtlamalarına rağmen şirk kültürünün tüm ritüelleri yaşatılmaya çalışılıyor.
HAKSÖZ HABER
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Kemalist rejimin tarih anlatısında tartışılmaz bir konuma sahip. 1980 darbesi Milli Güvenlik Konseyi tarafından son hali verilen bu ‘bayramın’ geçmişi ise tartışmalı bir konu. Biz oralara girmek istemiyoruz.
Odaklanmak istediğimiz konu Türkiye’de her milli bayram ve günde yaşanan ve özünde tamamen gayri İslami bir durumdan neşet eden ‘şirk kültürü’ meselesi. Şirkin kültürel formlar içinde olağanlaştırılmasından ibaret olan bu sosyo-kültürel tavır, Türkiye’nin de en esaslı sorunlarından birisi.
Yanlış anlaşılma olmasın. Kimseyi 23 Nisan kutladığı için müşrik olarak görmüyoruz. Ancak 23 Nisan’ın da içinden çıktığı Kemalist tahayyülün, itikadi açıdan çok problemli yaklaşımlar barındırdığını da belirtmeden geçmemek gerekiyor.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 10 Kasım vb. önemli gün ve haftalar incelendiğinde kişi kültünü ve ulus devlet mantığını yücelterek neredeyse ilah mertebesine yerleştiren oldukça sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kalıyoruz.
Bu sebeple olsa gerek 23 Nisan’ın karantina kapsamına alınması sol-Kemalistleri çılgına döndürdü. Salgın şartlarının dahi dindiremediği, hastalık derecesinde bir bağlılıktan bahsediyoruz. Müslümanların akıl ve mantıkla paralel bir işleyiş seyreden dini gelenekleri, Cuma veya teravih namazlarını birlikte kılmayı zorunlu görmezken diğer taraftan 23 Nisan için kopartılan yaygara çok ilgi çekici; psikolojik, dini ve sosyolojik olarak incelenmesi gereken bir duruma işaret ediyor.
23 Nisan karantinasına ‘tören’ istisnası ve ayrıcalıklı kesimleri hatırlamak!
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün bugün köşesine taşıdığı konu bu bakımdan incelenebilir. Atatürk Orman Çiftliği’nde yapılması planlanan düzenlemeler bazı çevreleri çok rahatsız etmiş anladığımız kadarıyla. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’nin elinde bulunduğu bir dönemde yaşanan gelişmeler bu çevreleri daha da öfkelendiriyor.
Atatürk Orman Çiftliği’ne yol yapmak isteyen Belediye, Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan tarafından ‘kutsala dokunmakla’ suçlanıyor. “Burası Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk’ün şartlı bağışı ve vasiyetine aykırı bir şekilde kim olursa olsun hangi siyasi parti, hangi belediye başkanı olursa olsun bu topraklar bizim kutsalımızdır. Bu yolun acilen durdurulmasını istiyoruz.”
Bu konudaki duruşlarını 'Cumhuriyet davası' olarak niteleyen Candan, şirk kültürünün en halis örneklerinden birisini de ortaya koymuş oluyor. Atatürk’ün vasiyeti olduğu için kutsal toprak muamelesi yapılan yere yol dahi inşa edemiyorsunuz. İnsan üzülmeden edemiyor. Tamamen boş bir vehim için bunca çaba ortaya koymak ve nesilleri de bu yolda ifsat etmek…
Kemalist tarih anlatısının kurmaca ‘gerçeklerine’ karşı itikadi bir zeminden karşı koyuş göstermek bu açıdan daha anlamlı bir hale geliyor. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere pekala şirk ile tevhid mücadelesinin bir yansıması olarak görülebilecek bu konu, Müslümanların asla taviz gösteremeyecekleri tarihsel ve kültürel bir zeminden besleniyor.
Peki, Müslümanlar bu imtihanı nasıl veriyor? Orası da oldukça tartışmalı ne yazık ki…
HABERE YORUM KAT