Bu yumruk size de çarpabilir
Geçenlerde Beşiktaş’tan bir taksiye bindik. Tam Başbakan’ın Dolmabahçe’deki ofisinin kapısından geçerken orta yaşlı taksici bir anda bize dönüp “Polonya Başbakanı’nın uçağı düşeceğine şu bizimkinin uçağı düşseydi de memleket kurtulsaydı” dedi.
Çok muhtemel tam kadro o düşen uçağın içinde olmasını isteyeceği Taraf’tan olduğumuzu öğrenmesin diye “neden” diye usulca sorduk: “Atatürk’e hakaret etti ya, bilmiyor musunuz” dedi.
Diyalogun bundan sonraki kısmı bizim için, selefi-Kemalist bir El Kaide militanına bilimin aydınlık ışığını, düşünce özgürlüğünü anlatmaya çalışan bir Voltaire gibi başlayıp, “Başbakan da insan o da yaşamayı hak ediyor” türü çaresiz bir hümanizm denemesinin ardından, tam “Sen kafayı yemişsin” kıvamına doğru ilerliyordu ki o anda şoför koltuğunda hâlâ “memleketten iki pislik temizlensin” diye her an arabayı bir kamyonun altına kırabilecek kamikaze haletiruhiyesinde birinin oturduğunu fark edip erkenden arabadan indik.
68 yaşındaki Ahmet Türk’e inen “adaletin tokmağı” şimdi de bir AKP’li bakana inince içten içe sevinenler, “açılım yaparsan olacağı bu” diye yumruk kadar kafasıyla siyasi analiz yapanlar, magandadan bir üçüncü sayfa güzeli yaratıp, o güzel, içkili arabasıyla bir bebek arabasına çarpınca da, aslında bebek arabası ona çarptı diye yazı yazacak kadar nehrin sularına kapılmış sosyoloji doçentleri...
AKP’ye, BDP’ ye, demokratikleşmeye, açılımlara çakmak için yalan yanlış bilgileri toplumun üzerine boca eden medyanın aslan sosyal demokratları...
Zaytung sitesinden okuduğu haberlerle Kanal B’de emekli öğretmenlerin, çağdaş kadınların tansiyonunu yükselten Banu Avarlar, onun kitaplarını basıp Akmerkez’de bin bir gürültüyle satan şık yayınevciler. “Veryansın Nihat Genç” diye gaz verenler... 1919 koşullarındayız, Erdoğan Damat Ferit gibi diyerek toplumun ruh halini teyakkuza geçirenler, iktidar partisini olağan şüpheli ilan eden mahkemeler... Tüm bu olup bitene sırf AKP’den, liberallerden hoşlanmadığı için sesini güçlü bir şekilde çıkarmayanlar...
Başardınız... Gazeteleriniz, televizyonlarınız, kitaplarınız, haberleriniz, köşe yazılarınız, araştırmacı yazarlarınızla bilimin aydınlık ışığında yürüyor zannettiğimiz öğretmenlerden mezarlıkta bakan kovalayan saldırganlar, orta yaşlı ev babası taksicilerden başbakanın uçağının düşmesini hayal eden kamikazeler yaratmayı başardınız.
Facebook sayfasında Yılmaz Özdil’e hayran, bakan yumruklayan öğretmen son uyarıdır.
Havada uçuşmaya başlayan yumruklardan biri her an size de isabet edebilir...
***
AKP’nin ilk seçim yenilgisi
Anavatan Türkiye’de yedi yıldır tankların, tüfeklerin, yargıçların, gazetelerin, televizyonların biraraya gelip başaramadığını yavruvatanda 72 yaşında bir doktor ve 60 bin Kıbrıslı Türk başardı.
Anavatanda yaşayan Türkler seçimlere dışarıdan müdahalelere, e-muhtıralara, 367’lere, medyaya kızıp oy vermişti AKP’ye. Yavruvatanda yaşayan Türkler de, seçimlere Talat lehine dışarından açıkça müdahale eden, hatta “maaşlarınızı biz veriyoruz” imalı “sivil muhtıralar” yayınlayan, kendi reklamcısını Talat’a gönderen AKP’ye, art arda Talat’a destek çıkışları yapan AB’ye, ABD’ye kızıp oyunu verdi ya da sandığa gitmedi.
Hâlbuki benim de desteklediğim ODTÜ’lü Talat, bundan yedi yıl önceki seçimlerde başbakanlık koltuğuna, seçimlere günler kala Eroğlu’ya destek için Kıbrıs’ı ziyaret eden başbakan yardımcısı Abdüllatif Şener’e çatarak oturmuştu.
Saray havası ona iyi gelmedi. Dışarıdan müdahaleli demokrasinin AKP’ye iyi gelmediği gibi...
TARAF
YAZIYA YORUM KAT