Bu yüksek tansiyonun sebebi ne ola ki acaba?
İnsanların rahatsızlıkları/hastalıkları üzerinden tartışma yapmak, fikir ileri sürmek hiç de doğru değil. Ama bu “yanlış”a düşmemek isteyen insanların; bu konudaki titizliklerinin de istismar edilmemesi gerekir.
Şener Eruygur paşa, son gözaltı olaylarından önce de, yıllardır kamuoyunun gündeminde olan birisi idi. Şu toplantı, bu miting.. Açık havada konuşmalar, sıcağın altında bekleşmeler..
Canlı yayında, hareketlerini dakikalarca izlediğimiz oldu..
Ama bugüne kadar, paşanın ne tansiyonunu duyduk, ne de bir rahatsızlığına şahit olduk..
Hurşit Tolon hakeza..
Ayrıca şu hususu da hatırlayalım ki; kendi sempatizanlarının anlatımlarına göre, paşalara reva görülen gözaltılar da tamamen mesnetsiz.. Paşaların bugüne kadarki eylemlerinde hiçbir yasadışı durum yok..
O zaman nedir bu tansiyon yükselmesi muhabbetleri?.. Özellikle de Şener paşadaki, savcı sorgusuna tam başlanacağı sırada nükseden ve alelacele hastaneye kaldırılma hikayesi..
Makul olalım.. Karşımızdaki insanlar, düne kadar son derece sağlıklı insanlardı.
Kendi yakınlarının savunmalarına göre, hiçbir suç da işlememiş insanlar..
Üstelik de, bizzat avukatlarının yaptıkları açıklamalara göre, polis kendilerine son derece saygılı davranıyor..
O halde; emniyette olsun, savcı huzuruna çıkmadan hemen önce olsun, bu tansiyon yükselmeleri neden kaynaklanıyor acaba?
İşin daha vahimi; paşaların kendilerinden kaynaklanan bu durum sebebi ile savcılıkta ifadelerinin tamamlanamamasının, “serbest kalma” gerekçesi yapılmaya kalkışılması..
Evet, paşaların savunucularına göre, savcı ifadelerinin, 4 gün+yol süresi içinde tamamlanamaması, “Artık tutuklama istenemez. Sorgu tamamlanamadığına göre, iki paşa da hemen serbest bırakılmalı idi” şeklinde formüle edilmeye kalkışılması!
Hayret ki; hayret bir şey!
Hayır, sıradan adamlar söyleseler, hiç sorun değil.
Hukukun kaşını/gözünü, her yerini patlattılar.. Şimdi bu konuda yaptıkları gafı mı önemseyeceğiz? Ama “Savcı, gözaltı süresi içinde ifade alma işlemini tamamlayamadığına göre, serbest bırakmalı idi” tezini ileri sürenlerin içinde sözde hukukçular da var!
Vah ki ne vah!
Söylenilen doğru ise, bu güzel iş..
Git adam öldür. Gözaltına alsınlar. Gözaltında iken, birden bire “Ah şekerim!.. Ay tansiyonum, ay başım!” de, 4 günü hastanede geçir, sonra gel, “Savcı 4 gün içinde ifadeyi bitiremedi. Artık sanığın tutuklanmasını isteyemez, serbest bırakmalı” diyerek, kurtul..
Ne güzel iş bu.
Ben isterdim ki, paşaların lehine konuşmalar yapanlar, aslanlar gibi kamuoyunun önüne çıkıp, “Tolon paşanın tüm eylemleri, şu mitingde yapılan kamuoyuna açık konuşmadır... Bu toplantıdaki, tamamen legal kapsamda yapılmış açıklamalardır. Bunun dışında ne bir provokasyon eylemi, ne bir karışıklık çıkartıcı eylem planı, ne şu ne bu.. Hiçbir eylemi yoktur. Bu konuda bir isnat da yoktur” desinler, diyebilsinler..
Diyemiyorlar..
Son paşaların durumu, daha çok taze olabilir. Bunun için bu açıklama yapılmamış olabilir. Ama 13 aydır tutuklu olduğundan bahsedilen kişilerin yakınları çıkıp söylesinler..
Örneğin Muzaffer Tekin’in avukatları, yakınları bir izah etsinler, ortada hiçbir şey yokken, kahramanlar kahramanı büyük yüzbaşımız, hançerle niye intihara kalkıştı?
Madem kargaların bile güleceği basit suçlamalara muhataplar.. Niçin intihara kalkıştı, büyük yüzbaşı, bir izah etsin.. Yoksa o intihar da, gözaltı süresini doldurtmak için tasarlanmış bir kumpas mıydı?
Gözaltıları, Atatürkçüleri yok etme harekâtı diye takdim edenler, bir çıkıp izah etsinler, “Oktay Yıldırım isimli emekli astsubayın parmak izi olan 27 el bombası, Ümraniye’deki gecekonduda hangi amaçla saklanıyordu?”
Fikret Emek isimli binbaşıyı tanıyanlar, annesinin evinde ortaya çıkarılan 11 kiloluk C-4’ü bir izah etsinler..
Belki şunu diyebilirsiniz: “Bunların hepsi, illegal eylemler. Yanlış işler. Ama bu sanıkların hepsi, birbirinden habersiz şekilde, ferdî olarak suç işlemişlerdir. Bunları planlı, organize bir darbe hazırlığı olarak göstermek yanlıştır.”
İyi de, bunu söyleyen arkadaşlara da şu cevabı vermek bizim hakkımız: “Bırakın da, bomba bulundurarak suç işledikleri açıkça sabit olan bu insanların arasında bir amaç birlikteliği var mı-yok mu konusunu, siz değil, mahkeme karara bağlasın!”
Öyle değil mi ama?
Mahkeme de, ilk aşamada tutuklamalarla birlikte, kanaatini açıkladı zaten.. “Burada ciddi suç şüpheleri vardır..” dedi.. Gerisini de, hep birlikte bekleyip, öğreneceğiz.
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT