Bu ülke, “sivil dikta” nasıl olur?
Bazı kesimler, “Türkiye’nin ‘askeri dikta’ yerine, ‘sivil dikta’ya doğru yol aldığı” iddiasını ileri sürüyorlar..
Bu yönde hangi delilleri varsa?!
Oysa ben onlara, somut veriler aktarayım.
Bakalım, bu ülke sivil dikta mı, yoksa; seçilmiş de olsa, sivillerin ezilip horlandığı bir ülke mi?
Öyle çok geçmişe dönük olaylardan da örnek vermeyeceğim.
Birkaç günlük olaylardan örnekler..
Daha geçen haftanın örneği ile başlayalım..
Danıştay ne karar verdi?
“SGK, eczanelerle toplu anlaşma yapmaktan vazgeçemez!”
Eczacıları diktaları altına almış bir sözde sivil yapı, hükümete yüksek fiyat dayatması yapıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu, “Hayır, halkın ilacını ucuzlatacağız” diyor..
SGK, bu yolda, gerekirse eczacılarla tek tek anlaşmalar imzalanacağını açıklıyor.B aşbakan, süpermarketlere eczane reyonu açılmasını gündeme getiriyor.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, birden Danıştay piyasaya çıkıp, son sözü söylüyor: “SGK, eczacılarla tek tek anlaşma yapamaz.”
Ve aydınlarımız(!), bu ülkede “sivil dikta”ya gidildiğini iddia ediyor..
Nasılsa?
Halka ucuz ilaç vermek bile yasak bu ülkede..
Nerden çıktı, o “sivil dikta?”
Bir örnek daha..
AdaletBakanlığı müfettişleri, bakanın izni ile, bir savcı hakkındaki iddiayı araştırmak üzere soruşturma açmışlar.. Soruşturma tamamlanmış. Ama soruşturmaya maruz kalan savcı, “Siz beni nasıl soruşturursunuz” diye şikayetçi olmuş.
Sonuçta izni veren bakan olduğu için, müfettişler hakkındaki şikayette, soruşturma açılmasına gerek görülmemiş.
Olur mu?
İlgili şahıs hemen Danıştay’a gitmiş.. Vee.. Hemen müfettişlerin yargılanması gerektiğine dair kararı almış!
Adalet Bakanı izni ile soruşturma açılacak. Ama o soruşturma sonunda, müfettişler yargılanacaklar..
Böyle bir ülkede, AdaletBakanının kararları uygulanır mı?
Onlar da, uygulanmasını istemiyorlar zaten.
Ama “aydınlarımız” (!) bu gerçeklerin yaşandığı ülkenin, adım adım “sivil dikta”ya gittiğini söylüyorlar.. Bunu nasıl söyleyebiliyorlarsa!
Hemen dün verilen bir karar daha..
Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu, daha önce 13. Daire’nin verdiği kararın doğru olduğuna hükmetti.
Neydi o karar? Gençliğin, alkolün esiri olmasını önlemek amacıyla, alkollü içeceklerin reklamına bazı kısıtlamaların uygulanmaması gerektiğine dair bir karar..
“Gerek yok” diyor Danıştay. Gençliği korumanıza gerek yok, alkollü içeceklerin reklamını da, şu sebeble, bu sebeble kısıtlamanıza gerek yok..
Ve “alkollü içeceklerin gelişigüzel reklam edilmesini kısıtlayan düzenleme”nin yürütmesini durduruyor..
Anayasa’nın 58. maddesindeki “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” hükmüne rağmen..
Ve aydınlarımız(!) ayağa kalkıp, “Hoop; ne oluyoruz. Bu ülke gençliğini, alkole esir mi vereceğiz?” diye isyan etmesi gerekirken, Danıştay’a zımni destek verip, “sivil dikta”ya doğru yol aldığımızı iddia ediyorlar!
Bu nasıl bir “sivil dikta” ise!
Gerçekten anlamak mümkün değil.
% 47 ile iktidar olmuş bir partiye inat, üniversite imtihanında uygulanacak katsayıyı belirleyen özerk kurulun kararı bile, bir avuç seçkin tarafından alelacele alınan kararla yürütmesi durdurularak engelleniyor..
Birileri çıkıp, “Sivil dikta” diye koro tutuyorlar!
Sivillerin bu ülkede sözü mü geçiyor ki, bir de dikta uygulasınlar?.
İşte gerçekler önümüzde.. Bir haftada üç karar.. Üçü de sivilleri engelleyen. Sivillerin kararlarını by-pass eden!
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT