1. HABERLER

  2. HABER

  3. GÜNDEM

  4. Bu sığınmacı kafayla nereye kadar?
Bu sığınmacı kafayla nereye kadar?

Bu sığınmacı kafayla nereye kadar?

İktidar partisinin söyleminde bir süredir belirginlik kazanan “Gazi Mustafa Kemal Paşa” sapması garip tezahürleriyle kimlik bulanıklığını arttırmaya devam ediyor. Bu olumsuzluk son olarak AK Partili İbrahim Aydemir’in çıkışında tebarüz etti.

20 Temmuz 2020 Pazartesi 23:41A+A-

HAKSÖZ-HABER

Türkiye’de muhafazakar-sağ siyasetin en büyük handikaplarından birisi resmi ideolojik tabularla ilgili olarak içine düşülen sığınmacılık bataklığı. İşin asıl can sıkıcı yanı da şu ki; bu zaaf, kimilerinde metodik sapma olmaktan çıkıp kimliğin bir parçasına dönüşüyor. Bu durum genellikle güçsüzlükle, iktidar olmanın zorluklarıyla açıklanıp meşrulaştırılmaya çalışıyor. İlkesel açıdan kabul edilebilir olmayan bu yaklaşım bir ölçüde anlaşılabilir ancak mesela çeyrek asrı aşkın süredir tek başına iktidar olma başarısını sürdüren bir kadro için bu durum ne oranda anlaşılabilir? Hiç kimse “iktidarda olmak muktedir olunduğu anlamına gelmiyor” ezberine sığınmasın! Ülkenin siyasi tarihinde resmi ideolojik ezberler ve uygulamalar ile yüzleşmede devrim niteliği taşıyabilecek özellikte politikalara imza atmanın haklı gururunu yaşayan AK Parti açısından bu kimliksizliğin asla bir izahı olamaz!

Bir taraftan seküler kimlik tercihinin sembolik bir ilanı olarak Kemalizm’in Ayasofya kararını bozacaksınız, diğer taraftan bu başarıyı yine resmi ideolojinin kurucu şahsına refere ederek sulandıracaksınız! Bu çelişkinin mantıksal bir izahı olamaz!

AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in “ilahiyatçı” sıfatıyla Atatürkçülük yapanlara Ayasofya özelinde getirdiği haklı eleştiriler yerinde ancak haklı olunan bu durumda bile kalkıp hiç gerek yokken sarf ettiği “Atatürk hayatta olsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederdi” sözü meseleyi sulandırmaktan başka bir şey değil. Rahmetli Erbakan’ın “Eğer Mustafa Kemal yaşasaydı, elbette Milli Görüşçü olacaktı” sözünü hatırlatan bu çıkış muhafazakar siyaset anlayışında sığınmacılık zaafının kolay kolay aşılamayacak kadar kökleştiğini gösteriyor. İnsan, Rasulullah’tan (S) rivayet edilen “Ya hakkı söyleyin ya da susun” hadisini hatırlamadan edemiyor…

*

AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in yeniakit.com.tr’deki ‘Ülke Gündemi’nde Mehmet Özmen’in “Avrupa'da bir gazeteci ‘Türkiye Ayasofya'nın bedelini ödeyecektir.’ dedi. Kendine Atatürkçü diyen ilahiyatçılar, Ayasafya'nın tekrar ibadete açılmasıyla ilgili olarak, "Ayasofya’nın evrensel değerler yok sayılarak camiye dönüştürülmesi, sözlük anlamı 'Barış' olan İslam’ın uzlaşma ve adalet mesajlarına darbe vurur nitelikte bir tercihtir” diyorlar bunun için neler söylersiniz?” sorusuna binaen serdettiği bahse konu ifadeler şöyle:

“Herkes beni affetsin haltetmişler, biri içerden biri dışardan saldırıyor. Biz Ayasofya'yı yeniden kendi haline dönüştürdük. Orası bir ibadethane, Alman bir rahip bile Ayasofya'nın ibadete açılmasından rahatsız olmadığını açıkladı.

Bunlara ilahiyatçı demek de din öğreten insanlara bir saygısızlıktır. İlahiyat bitirmiş herkesi dindarları temsil eder diyemeyiz. Bunu yaparsak diğerlerine haksizlık yapmış oluruz. Bunlar dini hassasiyeti yüksek insanlarsa bundan mutlu olmaları gerekir.

Ayasofya tüm dünyanın kültürel bir değeridir. Ayasofya Hristiyanlara açıktır. İstedikleri kadar gelip görebilirler.

İçerdeki ilahiyatçı etiketi almış bu insanlara haltetmiş diyorum. Bu insanlar siyaseten bu açıklamaları yapıyorlar. Bu açıklama İslam camiasını hüzne boğmuştur. Bu insanları şiddetle kınıyorum. Bunlar ilahiyatçı değil. Atatürk hayatta olsa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ederdi. CHP ve onun gibi düşünenler Atatürk'ün ismini istismar ediyor.”

HABERE YORUM KAT

5 Yorum