Bu komisyondan hiçbir şey çıkmaz!
Hangi komisyon? TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu..
Komisyon, geçtiğimiz günlerde 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı’nı dinlemiş.
İsmail Hakkı Karadayı’yı..
Dinlerken uyumuşlar mı, yoksa uyanıklarmış da, olayları pek bilmedikleri için mi soramamışlar, bir açıklık yok...
Öyle ki, Karadayı tam bir Alzheimer hastası gibi, her şeyi birbirine karıştırarak anlatmış, komisyon da bu saçmalıkları üşenmemiş, tutanağa geçirmiş.
Neymiş, olayları birbirine karıştıran anlatımlar?
Onları somut olarak aktarmadan önce, Karadayı’nın aynı komisyona verdiği ifadedeki bir cümleyi, temel taş olarak alalım.
O cümle şu: "Refahyol kurulunca mutlu olduk. Ama Erbakan’ın tavrı yavaş yavaş değişmeye başladı."
Bu cümlenin altını kalın çizgilerle işaretleyelim..
Sonra alzheimer hastalarının ifade edecekleri kadar, olayları birbirine karıştıran, tarihi süreci çorba haline getirip anlatan ifadeleri okuyalım.
Karadayı’dan birebir aktarım: "Kadayıfın altı kızardı, Kanlı mı olacak kansız mı, ifadeleri asker olarak bizi korkuttu. Demirel’e anlattım, 2-3 mektup yazdı."
Hani muhatabımız; eskisinden de olsa Genelkurmay Başkanı olmasa, ben diyeceğimi bilirim de..
Ayıp yani..
“Kadayıf kızartma” hikayesinin, 28 Şubat’la ne ilgisi var?
Taa 12 Eylül öncesinin sözü, nasıl olmuş da 28 Şubat sürecinin sözü olmuş!
Haydi diyelim ki, o günlerde sahtekar kartelciler yazıyorlardı.. Yalan-yanlış... Yeni-eski, her şeyi çarpıtıp manşete çekiyorlardı.. Komutanlarımız da dolduruşa kolay geldikleri için, o günün sözü olarak sanıp, yanılmış olabilirler.
Ama üzerinden şu kadar sene geçmiş, insan bir bakar, “Kadayıfın altı kızardı” sözünün ne zaman söylendiğine!
Bakar ve hiç ağzına bile almaz, 28 Şubat süreci ile ilgili anlatımlarda..
Ya “Kanlı mı kansız mı” sözü ne zaman söylenmiş?
O da, Refahyol daha kurulmadan önce.
Yani, komutanımız diyor ya, “Refahyol kurulunca çok mutlu olduk” diye.
İşte onlar, kendi beyanlarına göre çok mutlu oldukları tarihte, zaten Erbakan hoca, “Kanlı mı olacak, kansız mı?” sözünü söyleyeli, 2 sene olmuştu!
“Kadayıfın altı kızardı” sözünü söyleyeli ise, tam 18 sene..
Eğer komutanımız, “kadayıfın altı kızardı” ve “kanlı mı kansız mı?” sözlerinden rahatsız olmuş ise, Refahyol hükümetinin kurulmasından, mutlu olmaması lazımdı!
Çünkü o sözler, hükümet kurulmadan önceki sözler..
Komutan mutlu olduğuna göre.. O sözlerden, söylendiği tarih itibari ile rahatsız olması mümkün değil..
Karadayı paşa, anlaşılan o ki, her iki sözün de, hükümet kurulduktan sonra söylendiğini sanıyor!
Tam bir Alzheimer vakası!
(Kanlı mı, kansız mı sözünün anlamının ne olduğunu defalarca anlattık. Onu tekrar anlatmaya hiç gerek yok. Süreci bu kadar uzaktan takip eden bir komutana, bunu anlatsak da, anlayacağını hiç sanmam.. Kadayıfı, 28 Şubat’a getirip sokan bir komutanın, kanlı-kansız açıklamasını anlaması hiç mümkün değil!)
Başka ne diyor komutan?
“Allah korusun, PKK durmuş, bitmiş, yeni baştan bir iç huzursuzluk çıkarsa biz bundan korkuyoruz.”
Bu da tam bir kafa bulanıklığı..
1996’da, PKK eylemleri nerde bitmiş? Nerde durmuş? PKK’nın başı Apo, o tarihte halen Bekaa’da, eylemleri yönetiyor.
Ama komutan, PKK’nın bittiğini söylüyor..
Apo’nun yakalandığı 1999 ile 1997’yi birbirine karıştırıyor olmalı..
Görüyorsunuz işte..
Olaylarla hiç uzaktan yakından ilgisi olmayan bir anlatım..
Ve Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun, bu palavraları kuzu kuzu dinleme süreci..
Söyleyin, siz olsanız, bu Komisyon’a güvenir misiniz?
Muhatabın anlatımlarında, tarihi yanlışlıklar olduğunda, “Sayın Karadayı, kadayıf hikayesini nerden çıkardınız? O olay, taa 1980’lerin sözü” diyemeyenler, bunu bilmeyenler, darbenin neyini araştırıp bulacaklar?
Darbenin delillerini bulsalar da, bulduklarını nasıl anlayacaklar?
Aslında Karadayı’nın anlatımı, darbenin tam da delili sözler..
Adam olayları bilmiyor. Gidiyor Demirel’e “Yaz bir mektup. Niye ‘kadayıfın altı kızardı’ demiş, anlatsın!” diyor..
Komisyon da, “Mektup yazdırmanızın sebebi gerçekten bu ise, siz kafayı yemişsiniz. Veyahut da, birisi emretmiş, siz de emri yerine getirmişsiniz. Kadayıf madayıf yok, 28 Şubat’ta” diyemiyor.
Yakaladığı darbe delilini muhatabının yüzüne vuramıyor..
Ne çıkar bu araştırmadan?
Bence hiçbir şey.
Darbeyi, kendileri bilmiyorlar ki, muhataplarına da sorsunlar..
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT