1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Bu kibirli, bozuk üsluplu adamlarla nereye kadar?
Bu kibirli, bozuk üsluplu adamlarla nereye kadar?

Bu kibirli, bozuk üsluplu adamlarla nereye kadar?

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Van’daki hadiselere ilişkin yayınladığı mesaj iktidara bulaşmış kibirli ve buyurgan dilin bariz bir örneğini teşkil etti.

04 Nisan 2024 Perşembe 14:00A+A-

HAKSÖZ HABER

Seçim yenilgisinin ardından günlerdir Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar kadroları ve iktidara yakın herkes kibirli tutumun kendilerine kaybettirdiğini ve acilen buncan vazgeçilmesi gerektiğini dillendirmekteler. Ne var ki içselleştirilen, adeta karaktere dönüşen bir tutumun kolay terk edilemeyeceği de bir vakıa olarak önümüzde durmakta. Dolayısıyla “kendimize çeki düzen vereceğiz” şeklindeki beylik bir söylemin ötesine geçmek için gerçekten çok ciddi ve kararlı olmak gerekiyor.

Ne var ki yıllar içinde edinilmiş alışkanlıklar ve elde edilmiş pozisyonları terk etmek o kadar da kolay gözükmüyor. İşte seçimlerden daha sadece 3 gün sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı sıfatını taşıyan bir kişinin tartışılan bir konuya dair attığı mesaja bakın! O çok eleştirilen kibirli, buyurgan dilin tüm yansımalarını birebir görmeniz mümkün.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Van Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini büyük farkla kazanan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan'ın seçilme hakkının Adalet Bakanlığı'nın itirazı ile geri alınmasının ardından yaşanan sürece ilişkin bir mesaj yayınladı.

Uçum, paylaşımında seçim sonuçlarını "Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara haddinin bildirileceğini" savundu. Van’daki protestoların "Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik saldırı planlarının bir parçası" olduğunu savunan Uçum, Abdullah Zeydan'a destek veren muhalefetin ve "iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin" tutumlarının 'kaydedildiğini' söyledi.

ekran-goruntusu-2024-04-04-130856.png

Uçum'un sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle:

"Herkes kendi cephesinden Van sürecini değerlendiriyor, anlaşılabilir. Ancak batıcı ve neo-liberal iç kesimlerin hevesleri kursaklarında kalacak. Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizdi, bunu Devlet çok iyi okudu.

Bu seçim sonuçlarını Türkiye’yi batının egemen güçlerine teslim edilme koşullarını oluşturduğu şeklinde okuyanlara Milli Devlet iradesi haddini bildirir.

Van süreci tamamen hukuki bir süreç olarak yaşandı. Ama bu hukuki süreci daha tamamlanmadan “ayaklanma” çağrılarıyla istismar eden terör örgütünü ve legal görünümlü uzantılarını meşrulaştırmaya çalışanların Devlet de Toplum da farkında.

Muhalefetin tüm aktörlerinin ve daha çarpıcısı iktidar içinde yer aldığı kabul edilen ve neo liberal zehirle zihin dünyalarını batıcılığa teslim etmişlerin Van olayında aldıkları tutumların kaydedildiğini de herkes fark eder.

Nihayetinde Van konusunda YSK kişinin itirazını kabul etmiş ve hukuki süreç, kişinin lehine sonuçlanmıştır. Ama buna rağmen bu süreç üzerinden halen daha ayaklanma stratejilerinin peşinden koşanların gerçek niyetlerinin demokrasi ve seçmen iradesiyle ilgili olmadığı, Türkiye’nin bütünlüğüne yönelik saldırı planlarının bir parçası olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu aldatmaya kananların, bu oyunu görmeyenlerin ve kendilerini demokrasi havarisi sayanların hali ise ibretliktir.

İşin hukukuna gelince Terör Örgütü propagandası suçundan Yargıtayca onanan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası nedeniyle yasaklı hakların iadesinin söz konusu olamayacağını ama bunun nasıl olduğunun da değerlendirileceği de not edilmelidir.

Son söz: İyi niyetli ve hakiki demokrat olan hiç kimse Türkiye’nin 2024 yerel seçimlerinin dünyaya demokrasi dersi verdiğini asla inkar edemez. Van seçiminde YSK kararı bu dersin etkili örneklerinden biridir."

Türkiye toplumu yerel seçimlerde iktidara bir istikamet çizmiş ve devlet de bunu çok iyi okumuş! Bu ifadede büyük harfle yazılmış olduğu dikkat çeken Devlet’in kim ya da ne olduğu, nasıl okuduğu ve Mehmet Uçum’u buna vukufiyeti sorulması gereken sorular olarak karşımıza çıkıyor.  

Mesaj boyunca serdedilen buyurgan dil, had bildirme vs. tehditleri, konuya ilişkin iktidara yakın isimlerden de gelen itirazların neo-liberallik ve batıcılıkla zehirlenme şeklinde aşağılanması gibi yaklaşımlar AK Parti iktidarının devletleşmesinin ortaya çıkardığı sorunlu tutumu birebir yansıtmıyor mu?

HABERE YORUM KAT

9 Yorum