1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Bu Kez Algı Yaptı Operasyonu
Bu Kez Algı Yaptı Operasyonu

Bu Kez Algı Yaptı Operasyonu

Türkiye’nin, eleştiri yapanın, farklı fikir beyan edenin, yanlışa yanlış diyenin, doğruya doğru diyenin ‘hain’ ilan edilmediği sağlıklı, medeni bir düşünce ortamına ihtiyacı var.

26 Haziran 2019 Çarşamba 11:45A+A-

KARAR/ Yusuf Ziya Cömert

Algının Operasyonu

Balıkesir’deyiz. 1977 seçimleri bitmiş, Diriliş Derneği’nde neticeleri bekliyoruz.

Eskiden uzun sürerdi seçim. Köylerdeki sayımların haberi ertesi güne bile sarkardı.

Gece kaçtı bilmiyorum. Bir arkadaş, muhtemelen devrin ağabeylerinden biri, bir sonuç açıkladı.

Konya’nın köylerinden birinin sayım sonucu. Rakamları unuttum şimdi. Milli Selamet Partisi Adalet Partisi’ni, CHP’yi ikiye üçe katlıyor. Diyelim ki, MSP 235, AP 87, CHP 21.

Bize ulaşan ilk sonuç bunun gibi bir şeydi.

Salonda bir alkış koptuğunu hatırlıyorum.

Sonra tabii fena halde ezildik o seçimde. MSP’nin milletvekili sayısı yarı yarıya düştü.

Ne değişir ki, önce senin partinin önde olduğunu haber verirsen?

Algı oluşturursun.

Oluşturursun da iki saat sonra ne yapacaksın oluşturduğun algıyı?

Turşusunu mu kuracaksın?

Algı turşusu... Hiç duymamıştım!

Birazdan bütün spekülasyonlar bitecek, kilimin altına teptiğin bütün çöp, gübür ortaya dökülecek.

Bir maharetin varsa seçimden önce göstereceksin, oylar sandığa girince, - eğer cinler, periler işe karışmamışsa- aşağı yukarı girdiği gibi çıkar. Ha sağdan saymışsın ha soldan.

Binali Bey 31 Mart akşamı muhtemelen kendisine verilmiş sahih olmayan rakamlara istinaden çıktı, ben kazandım dedi.

Sonra rakamlar durdu.

Rakamlar nasıl dursun kendi kendine?

Anadolu Ajansı durduruldu. Fakat rakamlar arka planda yürümeye devam etti.

Yıldırım’ın açıklamasından bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı balkon konuşmasında sonuçları teyit eden bir hava vardı.

Satır aralarında İstanbul’un ve Ankara’nın kaybedildiği okunabiliyordu.

Belediye meclislerinde çoğunluğun AK Parti’de olduğunu söylüyordu Cumhurbaşkanı. Üzgün görünüyordu. Siz böyle istediniz der gibiydi.

İletişim başkanlığı bir açıklama yapma ihtiyacı hissetti.

Özetle, ‘Cumhurbaşkanımız’ın konuşmasında, Binali Yıldırım’ın açıklamalarıyla çelişkili bir durum yoktur’ diyordu iletişim başkanlığı.

Yani?

Yani Cumhurbaşkanı’nın sözlerini İstanbul’un kaybedildiğine yormayın. Binali Yıldırım’ın ‘biz kazandık’ açıklaması hala geçerlidir.

Derken, seçimde ipi Ekrem İmamoğlu’nun göğüslediği anlaşıldı.

29 bin civarında bir fark vardı arada.

Sonra, bazı yanlış tutulmuş, Binali Yıldırım’ın oylarını ‘sıfır’a kadar indirmiş sandık tutanakları ortaya çıktı.

Bunlar hesaptan düşüldü. 20 binin altına düştü fark.

Sonra itirazlar, sayımlar, sayımlar...

13 bine kadar indi.

Neyse, sıkıntılı bir süreçten sonra mazbatayı verdiler İmamoğlu’na.

Sonra tuhaflığı şimdi daha iyi anlaşılan hummalı bir çalışma başladı.

Seçimin iptal edilmesi gerekiyordu. Oylar çalınmıştı. Bilmiyorduk nasıl çalınmıştı, ama bilmediğimiz bu şey son derece kesindi.

Evvela İl Başkanı, sonra genel başkan yardımcısı milletin önüne çıkarak oyların çalındığına dair senaryolar anlattılar.

Bence bu süreç, vatandaşta, murat edilenin tam tersi bir algı oluşturdu.

Bu adamlar çıkıp çıkıp bir şeyler söylüyorlar ama, söylediklerine kendileri de inanmıyorlar. İnansalar, anlatabilirler, anlatamıyorlar.

Halkta oluşan algı, buydu.

Bir nevi ‘geri tepmeli’ algı.

Sandığa bu algı yansıdı.

Yani, bu kez algı yaptı operasyonu...

Bugünlerde, sağda solda “Seçimin iptal edilmesi doğru değildi” kabilinden sözler işitiyorum.

Ben karşı çıktım, ben şöyle dedim, ben böyle dedim.

Ne zaman dedin? Kime dedin?

Kendime dedim. İçimden söyledim.

İçinden söyledin çünkü dışından söylesen ‘hain’ damgası yiyecektin.

Öyle bir hava oluştu ki, seçimin yenilmesinin vacip olduğuna kalp ile inanıp dil ile ikrar etmeyen dinden çıkacak!

Bu havayı oluşturan mekanizmanın seçim sonuçlarında rolü büyüktür.

Seçimden çıkarılması gereken derslerden biri şudur:

Türkiye’nin, eleştiri yapanın, farklı fikir beyan edenin, yanlışa yanlış diyenin, doğruya doğru diyenin ‘hain’ ilan edilmediği sağlıklı, medeni bir düşünce ortamına ihtiyacı var.

Aksi takdirde kendi oluşturduğun algıyı sandıktan çıkınca tanıyamazsın.

 

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum