Bu iş “YAŞ”
Yıllar önce yazdım.. Bana dava açtınız. Sonuçta bir şey çıkmadı ama, aba altından sopa gösterdiniz.
Olacağı buydu. Varacağı yer burası idi bu işin..
Siz misiniz dindarları ordudan atan!. Siz misiniz namuslu dürüst insanları, ya da önünüzde engel gördüğünüz insanları irticacı diye fişleyip ordudan uzaklaştıran.. Şimdi çekin cezanızı..
Bu işleri yapanları savunanlar, “bana Türk ordusu bağrında darbecileri barındırıyor dedirtemezsiniz” havasındakiler şimdi ne yapıyorlar?..
Hani JİTEM yoktu? JİTEM var diyenler hakkında davalar açıyordunuz. Dava kazanıyordunuz..
Özür dileyebilir misiniz şimdi mahkûm ettirdiklerinizden.
Evet bay başyazar siz de. Hani şu sözüm ona “amiral gemisi”nin kaptan köşkünde oturanlar, Yüksek Askeri Şûra’da daha açıklanmadan nasıl da alıyordunuz o kararları..
O andıçlar neyin nesi idi bayım..
O brifigler, o fişlemeler.. Şubat soğuğunda ağızları bıçak açmıyordu.. Hakaret ettiğiniz Başbakanlar, suç duyurusunda bile bulunamıyordu..
Geçen gün Nevzat Tarhan yazıyordu...
Sıvas’da, Madımak’ta o insanlar yakılırken hiç vicdanınız sızlamadı mı? Ya Başbağlar’da insanlar evleri ile birlikte yakılırken.. Erdal İnönü korkusundan nasıl da susmuştu hani..
Ha!.. Hem yaktınız hem de suçu başkalarının üzerine yıktınız değil mi?.. Bununla da kalmadınız, Sünnilerle Alevileri birbirine karşı kışkırttınız değil mi?
Mumcu’yu öldürdüğünüzde de aynı şeyi yapmıştınız hani. “Kahrolsun şeriat” sloganları ile kalabalıklar, Cağaloğlu’ndan Cumhuriyet gazetesinin önünden hareket edip, İran Konsolosluğu’nun önünden geçerken aynı kişiler; “Türkiye İran olmayacaktır” diye bağırıyordu.
Sahi Türkiye o zaman Kuzey Kore mi olacaktı! “Ordu göreve” diye pankart açanlar, orduya davetiye çıkaranların gerçek niyetleri neydi?
Ama kadrolu memurunuzdu değil mi? Onu da elinizden kaçırdınız.
Benim anlamadığım Ceyhan Mumcu ya da Güldal Mumcu’yu nasıl aranıza almayı başardınız? “Hipnoz” etkisi mi, yoksa “Pediheridol etkisi” mi?
Nevzat Hoca gibi yüzlerce değerli insan, ilk kez aramıza karışıp, bize, kışla, lojman, orduevi arasına sıkışmış olan “öteki dünya”nın gerçeklerini anlattılar.. Bir de daha önce kullanıp attığınız namuslu birkaç solcu.. O zamanlar siz değil mi idiniz, insanları tek kullanımlık kağıt mendil gibi kullanıp atanlar..
Sahi Cumhuriyet gazetesi önünüzden mi koşuyor, arkanızdan mı?
İslâmköylü Çoban Sülü ya da namı diğer Nurlu Süleyman bu işin neresinde!?. Morisson Süleyman’la Nurlu Süleyman aynı kişi mi? Sahi şu Haham mı, Tarikatçı mı, neydi adamın adı, MİT’çi mi, Veli Paşanın yamağı mı... Tuncay Güney olacaktı adı değil mi? Ne farkı var Demirel’in ondan..
Sezer bu işin neresindeydi?. Sezer’in derin ilişkilerini nasıl da sezmedik!..
Bugün artık Adaleti Savunan birçok insan var.. Ordudan her ayrılan subayın arkasında en az on namuslu subay o görevde bulunuyor..
Baykal’ın “kimin avukatlığı”nı, niçin yaptığını, Bahçeli’nin tedirginliğinin sebebini şimdi daha iyi anlıyoruz..
Sahi Kenan Evren ve ‘beşli çete’nin diğer üyeleri, bugün neden konuşmazlar ki! Ya da Koman Paşa.. Çevik Bir Paşa.. Çiller hanımefendi, Yılmaz.. ve daha niceleri..
Bu işin böyle devam edemeyeceği belli idi.
Şimdi birileri, ortaya çıkan son durumla ilgili olarak, “ne olacaksa olsun” diyorlarmış..
Birileri halkı sokağa çekme çabasında,
Şehit aileleri üzerine oynuyorlar.. Ellerinde bayraklarla acılı anaları sokağa dökebilirlerse, demokratik açılıma karşı milliyetçileri sokağa dökebilirlerse; gerisi kolay diye düşünüyorlar..
Bu kez Kemalist sola değil, milliyetçiliğe oynayacaklar..
“Demokratik açılım” derken, dünya kamuoyunun dikkatlerini çekmek için Ermeni, Rum, Yahudi vatandaşlara yönelik ses getirici eylemler olursa şaşmayın. Alevi - Sünni, Kürt - Türk.. Bu arada bir iç hesaplaşma da yaşanabilir..
Ergenekonla bağlantılı olarak hep CHP ve Doğan Grubu suçlandı. Birileri AK Parti ve Zaman Grubu’nu hedef alabilir..
Hani, “dağdakileri kazanalım” diyoruz da, ovadakileri ne yapacağız? PKK’dan söz etmiyorum. Ergenekonun tetikçiliğini yapanları nasıl rehabilite edeceksiniz! Haberleşemiyorlar. Paraları suyunu çekiyor. Silahlarını nereye gizleyeceklerini bilmiyorlar.. Kimileri hap bağımlısı. Bu kişileri derin güçlerin elinden kurtarmak için bir planınız var mı? Bunların gidecekleri yer yok.. Bu konu korucu konusundan daha acil ve önemli.
Dağdakileri getirip ovaya bırakırsanız, şehirdeki tetikçileri de kontrol altına almazsanız, bunları vuruştururlar. İçişleri, Emniyet, MİT bu konuya bir el atmak zorunda..
Birileri bu talihsiz insanlarla ilgili tehlikeli planlar hazırlayabilir. Hatta birileri bunlardan kurtulmak ve suçu bunların üzerine yıkarak, kendini aklamak için kanlı bir iç hesaplaşma planı yapmış olabilir..
Kasım’a girdik.. Özellikle 10 Kasım’a kadar çok daha dikkatli olmak gerek.. Lambası sönmeyen karargah evlerine girip çıkanlara dikkat etmek gerek.. Birileri tehlikeli planlar yapıyor olabilir.. Büyük şehirler ve özellikle Özel Harbin eğitim kamplarının bulunduğu illere, bunları yönlendiren merkezdeki kişilere ve bunların Media içindeki, iş çevrelerindeki finansörlerine, üniversite çevrelerine ve bir zamanlar Terörle Psikolojik Mücadele çerçevesinde örgütlenen, birtakım, vakıf, dernek, sendika yanında şehit aileleri ve milli değerlere gönderme yapan vakıf ve derneklere dikkat etmek gerek.. Buradaki acılı insanlar da artık gerçeklerin farkına varmaya başladılar. Aynı şekilde Kürt Ergenekonu ile ilişkilendirilen, karşı kampta yer alan örgütleri yakın takibe almak gerek..
Kimse bu toplumsal acıya tuz basmamalı.. Ve bu kan artık durmalı. Bu kanlı, karanlık ve kirli oyun bitmeli.
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT