1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Bu gidiş nereye?
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu gidiş nereye?

11 Haziran 2010 Cuma 05:42A+A-

Siyaset, sıradan insanların anlayamayacağı kadar karmaşık bir hal alıyor, bizim topraklarımızda ve dünyanın birçok hassas bölgesinde.. Sorunlar sadece işsizlik ya da başörtüsü, ya da İHL sorunuyla sınırlı değil.. Gözümüze kibriti çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybediyoruz..

19. yüzyıla göre, 21. yüzyıl tehdit ve avantajları ile kıyaslanamayacak kadar farklı.. 2. Dünya Savaşı’nda kullanılan toplam infilak gücü, sadece Akdeniz’deki Amerikan ordusunun nükleer denizaltılarındaki patlayıcıların toplam infilak gücü kadar bile değil.
Bugünkü sorunların çoğu, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin eseri.
İsrail, İngilizlerin başımıza bela ettiği bir sorun.. Daha sonra ABD bu işe sahip çıkmadı mı?
El Kaide nereden geliyor? Selefi akımın arkasında kim var? Vehhabileri iktidara taşıyan ve Hicaz bölgesini Suudilere ve Şeyh ailesine emanet eden kim? Osmanlı’yı yıkanlar, Hilafeti ortadan kaldıranlar kimler? Şerif Hüseyin’i kim Halife ilan etmek istiyordu?. Kemalizm nasıl doğdu? Resmi ideoloji ve resmi tarih neden, niçin, nasıl, kimler tarafından ikame edildi? 23 Arap devleti neden, nasıl, niçin, kim tarafından icad edildi?..
Sovyetler Birliği dağıldı. Çin yönetimi geleneksel politikasını terk etti.. AB yeni doğuyor..
Dünden gelen sorunların arkasında İngiltere ve ABD var..
Güvenlik Konseyi’ndeki veto yetkisine sahip ülkelerle ilgili düzenlemeler, 2. Dünya Savaşı’nın galiblerinin kurdukları bir rejim.. İnsan hakları alanındaki ilerlemelere ve demokratik kazanımlara rağmen bu düzen hâlâ sürdürülmeye çalışılıyor..
2 Kore arasındaki sorun hâlâ çözülebilmiş değil. İsrail hâlâ sorun üretmeye devam ediyor. Japonya ve Almanya’nın işgal altındaki ülke statüsü hâlâ aşılabilmiş değil..
İran devriminin ardından yeni yönetimle dünya egemenleri arasında başlayan gerilim hâlâ aşılabilmiş değil. Bağdat Paktı, CENTO ve RCD ülkelerinden Türkiye dışındaki ikisi fiili işgal altında ve biri tehdit altında.. İngiltere dünyada demokrasinin beşiği kabul edilse de, Güney Afrika’da ırkçı bir rejimin koruyucusu idi.. Kendi cici demokrasisini, arka bahçesindeki faşist diktatörlüklerle ayakta tutmaya çalışıyordu. İngiltere, Güney Afrika’dan çekildi ve sorun çözüldü.
ABD ve İngiltere çekilseler, dünya sorunlarının çözümü yönünde en büyük katkıyı sağlamış olurlar.. Gölge etmesinler, kimsenin kendilerinden bir ihsan istediği yok..
İngiltere ve ABD, eğer her meseleye burunlarını sokmaya devam ederlerse, bir gün, tüm dünya bu ikiliye karşı tavır alarak ağır bir bedel ödemeye mahkum edilebilirler..
Aslında ABD ve İngiltere’nin İsrail’le ilişkileri, bu iki ülkenin politikalarının rengini ortaya koyması açısından son derece önemli..
Son zamanların en önemli gelişmesi, Türkiye’nin diplomasi alanında sahne alması..
Görünen o ki, dünya devletleri arasındaki güç dengesi hızla değişiyor. “Eksen kayması” diye tanımlanan durum, bu güç dengesindeki radikal değişimden kaynaklanıyor..
CHP ve MHP bu yeni durumu hiç anlamamış gibi gözüküyor.. Vatandaşın da bu konuda yeteri kadar bilgilendirildiğini sanmıyorum.. Media da bu konuda son derece yetersiz.. Zaten dış haberler, gazetelerin en az okunan kısmı. Yerel ve bölgesel media zaten böyle bir duruma hazır değildi.. Gazetelerde dil bilen personel sayısı da çok az.. Bu yeni durum için basın, STK’lar, siyasi partiler, herkesin kendini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor..
Kurtuluş Savaşı kutlamaları, Çanakkale kutlamaları gibi törenler için ayrılan paraların sanırım başka alanlara kaydırılmasının zamanı geldi.. Tarih, övgü ya da sövgü kitabı olmaktan çıkartılmalı.. Kore Savaşı Kore gazilerinin hatıralarından ibaret değil. Bunu görelim. 2 Kore’nin kendi arasındaki bir savaş gibi gözükse de, gerçekte bu savaş, ABD ile Çin ve Rusya’nın savaşı idi..
Siyasetin gündemi bu şekilde devam edecek olursa, halk anlamadığı, bilmediği bu siyasetten kopacak. Çünkü bunlar kahvehane sohbetleri, ya da sloganlarla çözülemeyecek kadar karmaşık olaylar.. Gelişmeleri doğru okumak açısından TRT Türk’ü, aynı zamanda BBC ve Amerika’nın Sesi, Moskova’yı, İran’ı dinlemek gerek..
Mediada, bu gündem değişikliğini ilk fark eden kurum, bana göre TRT oldu..
Çeçenistan’da ne oldu? Afganistan’da ne oluyor? Pakistan’daki iç kargaşaların arkasındaki gerçek ne? Olayın içinde yer alan militan grupların çoğu büyük resmin farkında bile değil..
Terör, resimaltı haberlerinden ibaret bir okuma ile ahlaksızlık, sapıklık gibi gözükse de, aslında farklı bir savaş türü olarak öne çıkıyor.. Tetiği çeken el, ya da tetiği çekerken atılan sloganlar aslında bir kurgu olabilir.. “Büyük devletler”in bu tür “küçük işler”le meşgul olduklarını, terörün onların 6. kol faaliyetleri olduğunu biliyoruz artık. Soğuk savaşta bunları yaşayarak öğrendik..
Dünya, görünen o ki hızla iktisadi bir durgunluk ve krize sürükleniyor.. Terör yükseliyor ve savaş tehdidi artıyor.. Derin devlet, görünen devlet, kayıt dışı ekonomi ve siyaset güçleri artık daha fazla büyümekten çok, kötüye gidişi durdurma çabasında..
Okinava adasındaki Amerikan üssü, Japon halkının şuuraltındaki öfkesinin dışa vurmasına sebeb oldu.. İletişim teknolojisindeki gelişmeler, insan hakları ve demokrasi talepleri, media ve STK’ların gücü giderek kontrol dışı kalıyor.. Yeni bir durumla karşı karşıyayız. Eğer biz krizi yönetemeyecek olursak, kriz bizi yönetir ve o zaman ne zaman ne olacağını kimse kestiremez.
Bugün, gelinen noktada artık tek sorun İran, İsrail ve Kuzey Kore’den ibaret değil.. Irak ve Afganistan konusu sanki gündemden düşmüş gibi..
Mısır’da, Suudi Arabistan’da, Azerbaycan’da Kafkaslar’da şimdilik her şey yolunda gibi gözükse de yarın için kimse bir şey söyleyemez. Latin Amerika, Asya, Afrika’da çözülmeyen sorunlar giderek büyüyor..
Şu Güvenlik Konseyi’nin İran konusunda aldığı karara bakın.. Dünya liderleri insanların gözünün içine baka baka böyle bir karar alamaz.. Bu karar, Güvenlik Konseyi’ni küçük düşürmekten başka bir işe yaramaz.. Bir yandan böyle bir karar alırken öte yandan İsrail’e karşı aynı konudaki sessizliği nasıl açıklayacaksınız?. Bu olay İran’a zarar vermez, ancak olsa olsa Güvenlik Konseyi’ne ve İsrail’e zarar verir.. İran’a doğrudan zarar vereceğini sanmıyorum, ama bölgede gerilimi artırır. Bu da bölge ve dünya barışına hizmet etmez.. Bu tedbirler, sadece işin ekonomik maliyetini ve süresini artırır. Bir de İran satınalma yoluna gitmeden, ihtiyaç duyduğu şeyleri kendisi üretme yoluna gider..
Böyle bir zamanda Türkiye’nin bir an evvel şu Ergenekon ve yabancı ülkelerin 6. Kol faaliyetlerine zemin hazırlayan, kayıt dışı ekonomi ve siyaset merkezlerini tasfiye etmesi gerekiyor. Ve tabii her zaman yabancı ülkelerin taşeron örgütüne dönüşebilecek mafia tipi yapıların tasfiyesi şart.
Şu anayasa reformunun da artık bir an önce yapılandırılması gerekiyor.
TSK ve MİT’in yeniden yapılandırılması da bu süreçte hayati önem taşıyor.. Türkiye’nin bu sorunları aşması hem kendimiz için, hem bölge barışı, hem de dünya barışı açısından önemli..
Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT