Bu fotoğraftakilere ne oldu
GÖREVLİ (Ogün Samast’a sesleniyor.) Gel sen şöyle, ikimizi beraber çeksinler. Rahatsız olma samimi söylüyorum. (Bu sırada yanındaki Ogün’e sarılıyor.)
SAMAST Zaten olmuyorum. Olsun bitsin abi.
GÖREVLİ (Ogün’le konuşuyor.) Abine güzel bir poz ver lan, hem de gülerek hadi şöyle. Çıkar tut şöyle güzelce aç görelim.
GÖREVLİ Arkadan şeyi de çıkarsın. (Bayrağı kastediyor.) Çıkart tut şöyle. Tut tut güzelce aç. Şöyle güzelce indir yüzünü görelim, bak bize abi.
GÖREVLİ (Yüzü görünmeyen.) Aslanım benim.
GÖREVLİ Sadece bizim kendi arşivimiz için anlatabildim mi, sadece kendi arşivimiz için. Söylüyorum sana. Yoksa bir tek gazetede bir tek yayın kuruluşunda geçerse ben o..... çocuğuyum, kendi adıma anladın mı? Sana da onun için söylüyorum kendi arşivimiz için anlatabildim mi yani?
GÖREVLİ Seni değil bizi tefe koyarlar.
***
Bu konuşmalar, Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın 20 Ocak 2007 gecesi yakalandıktan sonra götürüldüğü Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin çay ocağında jandarma ve polislerle çektirdiği “hatıra” fotoğraflarının 10 dakika 27 saniye süren videosundan...
“Bir tek gazetede bir tek yayın kuruluşunda geçerse ben o..... çocuğuyum” diyen jandarma ya da polis Samast’ a verdikleri sözü tutamıyor.
Fotoğraf önce Vatan gazetesinin iç sayfalarına düşüyor. Türkiye ise bu devletin çırılçıplak göründüğü tarihî kareden, ertesi gün o küçük fotoğraftan o zaman genel yayın yönetmeni olduğu Star’a Katile Poster manşetini çıkaran Alev Er sayesinde haberdar oluyor.
Peki, korktukları gibi “fotoğraflar için tefe konuldu” mu bu polisler ve askerler?
Fotoğrafın yayımlanmasından sonra bir süre, Hrant Dink davasında gerçeğin ortaya çıkması önündeki en büyük engel olan “Emniyet mi yaptı Jandarma mı” tartışması yaşanıyor. Her ikisi de olduğu anlaşılınca savcı ve İçişleri Bakanlığı soruşturma açıyor.
Önce dört polis görevden alınıyor ve dört jandarmanın görev yerleri değiştiriliyor.
Sonra? Savcının soruşturmasının akıbeti meçhul...
Mülkiye Başmüfettişi Rıdvan Aydın ile Polis Müfettişi K.Yücel Tutkun, Jandarma Kıdemli Albay İbrahim İşgüder tarafından yürütülen idari soruşturmanın sonunda hazırlanan rapor üzerine İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun verdiği cezalar...
Şöyle:
Samsun Emniyet Müdürü Mustafa İlhan: Görevin takdir ve yerine getirilmesini savsaklamak suçundan kınama ile cezalandırıldı. Ancak İlhan’ın, geçmiş hizmetleri ve olumlu sicilleri dikkate alınarak cezası “Uyarı”ya çevrildi.
Şube Müdürü Fikri Yalman ve Emniyet Amiri Metin Balta: Görevde kayıtsızlık ve görevi savsaklamak suçundan “Üç günlük aylık kesimi”. Ceza, sicilleri iyi olduğu için “Kınama”ya çevrildi.
Emniyet Müdürü Yakup Kurtaran, Komiser Ahmet Çetiner, Komiser İbrahim Fırat ve Polis Memuru İsmail Türk: “Bir günlük aylık kesimi.”
Polis Memuru Cengiz Aydın: “Üç günlük aylık maaş kesimi.”
Samsun İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Yüzbaşı Murat Bayrak: Samast’ın görüntülerini cep telefonu ile filme aldığı, Samast ile samimi yaklaşım gösterdiği için “Dört gün göz hapsi”.
Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele unsur Komutanı J. Bçvş. Birol Ustaoğlu: Ogün Samast’ın TEMA takvimindeki “Vatan toprağı kutsaldır kaderine terk edilemez” yazısının arka fonda yer alması için özel gayret gösterdiği için “Üç gün göz hapsi”.
J. Bçvş. Yüksel Avan, J. Kd. Üçvş.Soner Turan, Uzman J. Kd Çvş. Ahmet Yılmaz ve J. Kd. Çvş. Atalay Özcan: Samast ile birlikte fotoğraf çektirdikleri için “İki ile beş gün arası göz hapsi”.
(Askerî ceza yasasına göre göz hapsi, günlük görevine devam etmek ancak mesai sonrası kışla dışına çıkmamak olarak uygulanıyor.)
Kolayca yırttığınız bu fotoğrafı “devletin porno fotoğrafları” koleksiyonumuzda saklıyoruz beyler. Adem Yavuz Arslan’ın çok önemli bir iş yaptığı son çıkan kitabındaki Ali Öz ile Veli Küçük pozunu da oraya ekledik...
Dört yıldır göz hapsimizdesiniz... Gerçekler ortaya çıkana kadar da gözümüz üstünüzde...
***
Çaycılarınızın bile bildiklerini ne zaman yazacaksınız
Dursun Çiçek Cuntası yazımın ihtiyaca binaen kesilip biçilmiş parçaları Ertuğrul Özkök’ün köşesinde içi boş davalara karşı vicdanı uyanan bir Ergenekon karşıtı Taraf yazarının itirafları olarak yer aldı.
Neden bütün iş Dursun Çiçek’in üzerine yıkıldı, bu emri verdiği iddia edilen İlker Başbuğ, Hasan Iğsız’a neden dokunulmuyor temalı yazıma Ertuğrul Özkök’ün gösterdiği ilgi aklıma bir fikir getirdi.
Ertuğrul Özkök’e bir işbirliği teklif ediyorum.
Bundan sonra ben yine Ergenekon davalarındaki eksikleri, dokunulmayanları, vicdanları rahatsız eden sorunları yazmayı sürdüreyim.
Ama bunun karşılığında siz de 2003-2004 yılları başta olmak üzere son yedi yıldır olan bitenlerle ilgili tüm bildiklerinizi yazmaya başlayın.
Özden Örnek, Mustafa Balbay günlüklerine bir kısmı yansıyan asker- Doğan Grubu temaslarının arka planını anlatın bize. Ama “O dönem Aydın Bey askerlere destek vermedi”den ileri şeyler olsun bu yazdıklarınız.
Çaycılarınızın bile bildiği ama sizin sadece duyduğunuz Türkiye’nin yakın darbe tarihini, bir gazetecinin şimdiye kadar on kez yazmış olması gereken o dokuz sütuna manşetlik haberleri gecikmeli de olsa kaleme alın.
O beklediğiniz manifestoları yazacak Emile Zolamız siz olun Ertuğrul Bey...
[email protected]
TARAF
YAZIYA YORUM KAT