1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. KİTAP

  4. Bu dört kitap “İsrail-Amerikan vahşetinin” tarihin nasıl kaybeden tarafında yer aldığını gösteriyor
Bu dört kitap “İsrail-Amerikan vahşetinin” tarihin nasıl kaybeden tarafında yer aldığını gösteriyor

Bu dört kitap “İsrail-Amerikan vahşetinin” tarihin nasıl kaybeden tarafında yer aldığını gösteriyor

Shaul Magid, Peter Beinart, Ta-Nehisi Coates ve Pankaj Mishra'nın güçlü sözleri sömürgeci aldatmacaya karşı küresel savaşta ön saflarda yer alıyor.

10 Mart 2025 Pazartesi 22:54A+A-

Hamid Dabashi’nin Middle East Eye’de yayınlanan yazısını Barış Hoyraz, Haksöz Haber için tercüme etti.

 

Geçtiğimiz aylarda İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin dört kitabın yayınlanması, dünyaya Gazze'de yaşanan kitlesel katliam ve imhadan soykırımcı Siyonizmi sorumlu tutmaya başlamak için sağlam bir ahlaki platform sağladı.

Bu kitaplar uluslararası mahkemelerin kararlarından bile daha önemli olabilir.

Bu kitaplardan önce Filistinli düşünürler tarafından farklı dillerde ve farklı platformlarda sayısız yayın yapılmış olsa da, bu dört kitabın iki ortak özelliği var: hiçbiri bir Filistinli, Arap ya da Müslüman tarafından yazılmadı ve hepsi Gazze soykırımının gölgesinde yayınlandı.

Kuşkusuz, Filistinlilerin kendileri davalarının başlıca sözcüleri olmaya devam etmekte ve nesiller boyunca maruz kaldıkları tarihi vahşete karşı en etkili savunmayı yapmaktadırlar.

Filistin halkı dünyaya Mahmud Derviş, Gassan Kanafani, Fedva Tugan, Adania Şibli, Michel Khleifi, Refaat Alarir, May Masri, Mona Hatum, Elia Suleyman, Emily Şacir, Kemal Alcaferi, Musab Ebu Toha, Nizar Hassan ve kendileri adına kimsenin konuşmasına ihtiyaç duymayan sayısız düşünür kazandırmıştır.

Önde gelen akademisyen Edward Said, tek başına, dünyanın, özellikle de Filistin'in anavatanında küresel sömürgeciliğin vahşeti hakkında düşünme biçimini kökten değiştiren başlı başına bir kurumdu. Filistinli sanatçılar, film yapımcıları, akademisyenler, şairler, romancılar ve devrimci düşünürler nesilden nesile Filistin davasını küresel bir ayaklanmaya dönüştürdüler.

Dolayısıyla dikkatimiz şimdi Filistinli olmayan dört yazara yöneliyorsa, bu Filistinlilerin onlara ihtiyacı olduğu anlamına gelmez. Ancak dünyanın onlara ihtiyacı vardı, çünkü Filistin davasının küreselleşmesi artık sınır tanımayan ahlaki bir zorunluluktur. 

Siyonizmi Sorgulamak

Filistinli olmayan bu dört düşünürün - Haham Shaul Magid, Amerikalı yazarlar Peter Beinart ve Ta-Nehisi Coates ve Hintli yazar Pankaj Mishra - bir araya gelmesi, ABD Başkanı Donald Trump'ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yanında oturup Gazze'nin kendilerine ait olduğunu iddia ettiği dehşet verici karanlığın ortasında umudu besleyen farklı bir yörüngenin ortaya çıkışına işaret ediyor.

Bu sahnenin müstehcenliği, farklı bir dünya vizyonunun hızla doğmakta olduğu büyük resimden dikkati dağıtmamalıdır. 

Bu dört kitaptan ikisi, biri haham olmak üzere önde gelen Yahudi eleştirel düşünürlere ait. Üçüncüsü ünlü bir Afro-Amerikan yazara, dördüncüsü ise dünya çapında tanınmış bir Hintli entelektüele ait. Hiçbir hasbara propaganda mekanizması (İsrail'in özellikle Filistin ile ilgili politikalarını meşrulaştırmak için medya ve diplomasi aracılığıyla yürüttüğü propaganda faaliyetleri), Siyonist örgüt ya da yozlaşmış ABD'li siyasetçi çetesi, bu çalışmaları “antisemitizm” olarak nitelendiremez, inkâr edemez ve şeytanlaştıramaz.

Antisemitizm de İslamofobi gibi gerçek bir batı hastalığıdır. Yahudiler ve Müslümanlar her iki hastalığa karşı mücadelelerinde birleşmişlerdir.

trmp-2.jpg

İlk kitap, Magid'in “Sürgünün Gerekliliği” (2023); “sürgün” sorununu Yahudilik bağlamında inceliyor ve bunu tüm Siyonizm projesini sorgulamak için kullanıyor. Sürgün fikrini hem tarihsel hem de güncel terimlerle ortaya koyuyor, çünkü dünyanın dört bir yanındaki Yahudi topluluklarının karşılaştığı sorunlar yalnızca siyasi değil, aynı zamanda atalarının inancının kalbine iniyor.

İyi bir insan, özellikle de ahlaklı bir Yahudi, Filistinlilerin nesiller boyu kendi adlarına katledilmesine nasıl seyirci kalabilir ve sessiz kalabilir? Magid'in kitabı, böylesi ilkeli Yahudi düşünürlerin hiçbir zaman sessiz kalmadığının tarihi bir kanıtıdır. 

trmp-3.jpg

İkinci kitap, Beinart'ın “Gazze'nin Yıkımından Sonra Yahudi Olmak (2025)”, Amerikalı Yahudi bir düşünürün, inancının toplu katliam, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, etnik temizlik ve şimdi de soykırım işlemek için kullanılması ve istismar edilmesinin ardından karşı karşıya kaldığı tehlikeler üzerine bir hesaplaşmasıdır.

Bu kitabın en önemli özelliği, İsrail apartheid devletini savunarak doğup büyümüş ve ancak hayatının ilerleyen dönemlerinde desteklediği devlet ve ideolojinin ölüm saçan bir ölüm makinesi olduğunu fark etmiş eski bir Siyonist tarafından yazılmış olmasıdır.

Bu son derece bilgili ve kültürlü adamın, aralarında Said'in New York'taki Columbia Üniversitesi'nde dünya çapında hayranlık uyandıran akademisyenliğinin de bulunduğu, adalet için haykıran Filistinli seslerin yükselişini daha önce nasıl gözden kaçırdığını sorabiliriz. Ama yine de geç olması hiç olmamasından iyidir.

Beinart çok takdir edilen bir Yahudi entelektüel ve haklı olarak da öyle. Etkileyici sözleri bu ülkenin Yahudi olan ve olmayan köşelerine kadar ulaşıyor. Filistinlilerle dayanışma talep eden küresel koroda çok ihtiyaç duyulan bir sestir. 

Tarihi ayaklanma

trmp-4.jpg

Üçüncü kitap; Coates'a gelince, “Mesaj (2024)” adlı kitabının önemi üzerine daha önce de yazmıştım, ancak bu sadece kendisinin aldatıcı Siyonist propagandadan kurtuluşu açısından önemliydi. Bu dört kitabın bağlamına yerleştirildiğinde Coates, Filistin'deki soykırımcı Siyonizm terörüne tanıklık etmek için çok kuşaklı Afro-Amerikan kurtuluş mücadelelerinin tüm gücünü bir araya getiriyor. 

Ancak asıl ateş ABD dışından geliyor. Amerika'nın etki alanından tamamen uzaklaşmış ve dolayısıyla eleştirel düşüncesinde çok daha küresel ve özgürleşmiş olan Mishra, dünyanın İsrail soykırımıyla suç ortaklığına meydan okumasına kökten farklı bir bakış açısı getiriyor.

trmp-5.jpg

Dördüncü kitap; “Gazze'den Sonra Dünya” da (2025) Mishra, kendisinin de siyasi bilincinin Hindu milliyetçisi ailesinin İsrail davasının doğruluğuna ikna olmasıyla başladığını, hatta yatak odasının duvarında İsrailli savaş lordu Moshe Dayan'ın bir resmini taşıdığını okuyucularla paylaşıyor. Böylece kitabına günah çıkarma kabinine girerek ve derin Siyonist yetiştirilme tarzının ayrıntılarını paylaşarak başlıyor. 

Bu tür itirafları her okuduğumda merak ediyorum: Bu sevgili ve bilgili arkadaşlar “sonunda ışığı görmeden önce” acaba hangi gezegende yaşıyorlardı? Ama tarihin bu anında artık bunun bir önemi yok. Önemli olan Mishra'nın polemikçi değil, ikna edici olma konusundaki şaşırtıcı yeteneği. Hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin sadece siyasi değil ahlaki bir vatan bulabilecekleri ortak bir tarihe dayanan ortak bir ahlak için konuşuyor. 

İsrail'in Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'daki vahşetinin büyüklüğü; İsrailli savaş lordlarının ve Amerikan başkanlarının Trump yönetiminin suç teşkil eden haydutluklarıyla zirveye ulaşan çıplak yüzlü kabalıkları - bunlar nihayet dini ve siyasi bölünmelerin ötesinde dünyayı uyandırdı. Zamanlaması manidar olan bu kitapların ortaya koyduğu şey bir dönüm noktasıdır. Artık dünya başka bir cehalet ya da duyarsızlık denizine sürüklenemez. 

Batılı sömürgeci gücün Filistin'deki acımasız geri dönüşümüne karşı bu tarihi ayaklanma asla durmayacaktır. Dekolonizasyon, sömürgeci güçlerin aygıtlarını - geçmiş, şimdiki ve gelecek - ortaya çıkaracak ve parçalayacak bir tarih gücüdür.

Dünya Trump ve onun kleptokratik milyarderler klanının gülünç görüntüsüne küçümseme ve meydan okuma ile bakmaktadır. Bu savaş Yahudiler ile Yahudi olmayanlar arasında, hatta İsrailliler ile Filistinliler arasında bir savaş değildir. Bu, doğru ile yanlış, gerçek ile yalan, gerçek ile kurgu arasındaki bir savaştır.

Başta Yahudiler ve Filistinliler olmak üzere tüm iyi insanlar bir tarafta yer alırken, diğer tarafta bir aldatma ve şiddet ordusuyla karşı karşıyadır. Martin Luther King Jr'ın bir zamanlar söylediği gibi, savaş cepheleri çok nettir:

“Ahlaki evrenin yayı uzundur, ancak adalete doğru eğilir.”

Nokta. 

 

* Hamid Dabashi, New York'taki Columbia Üniversitesi'nde Hagop Kevorkian İran Çalışmaları ve Karşılaştırmalı Edebiyat Profesörüdür ve Karşılaştırmalı Edebiyat, Dünya Sineması ve Postkolonyal Teori dersleri vermektedir.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum