Kelimelerin şehvetine kapılan sadece bazı basın kuruluşları değil göründüğü kadarıyla. Başbakan'ın grup toplantısında Taraf'a yaptığı saldırıya bakılırsa, o da kurduğu cümlelerin, kullandığı kelimelerin ağırlığının farkında değil.

Bir kere, Erdoğan'ın zırt pırt kimi gazetecileri şahsen hedef alması yakışık alıyor mu? Başbakanlık makamında oturan bir insanın, herhangi bir köşe yazarı gibi, köşe yazarları arasında makul karşılanabilecek türden bir polemiğe girişmesi ne akla hizmettir?

Ortaya çıkan şu tabloya bakın: Koskoca bir Uludere faciası yaşanmış. Ülkenin başbakanı, olayın birbirinden önemli birçok yönü varken bunları bir yana bırakıyor ve konuyu hükümetle Taraf Gazetesi arasında bir meydan savaşı haline getiriyor. Üstelik bu "savaş psikolojisi" yüzünden bildiği birçok şeyi de unutuyor. Kadirşinaslık denen şeyi mesela...

Evet, "hakkaniyet"ten sonra şimdi de kadirşinaslık (değerbilirlik) üzerine yazmak farz oldu.

Bu Ergenekoncular'ın ağzıdır

Önce grup konuşmasında neler dediğine bakalım Erdoğan'ın:

"Bazı medya kuruluşları da bu olay üzerinden suyu bulandırmak istediler. İlk saatlerde kendi ürettikleri komploya sonra inanmaya başladılar. Güya vicdan çerçevesi altında kendi bilmiş edalarıyla millete istikamet vermeye çalıştılar.

Bunların taşeron fikirlerini alacak, vicdan kisvesi altındaki fitnelerine boyun eğecek, çanak dikecek değiliz. Bunlar terör örgütünün düşman devlet algısını güçlendirmeye çanak tutuyorlar.

Biz birlik bütünlüğü koruma derdindeyiz bunlar kin ve nefret tohumlarının yeşermesine çanak tutuyor. Bunlar kurumlar birbirine düşsün diye mücadele ediyor."

Şimdi de Başbakan'a soralım:

"Suyu bulandırmak", "komplo üretmek", "fitnecilik yapmak", "kin ve nefret tohumları yeşertmek", "kurumları birbirine düşürmek", "terör örgütünün düşman devlet algısını güçlendirmek..."

Siz, Taraf için kullandığınız bu ağzı bir yerlerden hatırlamıyor musunuz? Oysa bize çok tanıdık geliyor bu üslup. Bu ağız, Taraf'ın yayınıyla köşeye sıkışan, yakayı ele veren Balyozcular'ın, Ergenekoncular'ın, Andıççılar'ın ağzıdır. LAV silahlarına boru, darbe planlarına kağıt parçası diyen Başbuğ'un ağzıdır.

Taraf'taki bir avuç gözü pek gazeteci ölüm dahil her şeyi göze alarak derin devleti deşifre ederken kenarda oturup seyredenler şimdi onun açtığı yoldan ilerleyerek askeri vesayeti geriletebildiklerini unutmuş, Taraf'a Ergenekoncular'ın ağzıyla saldırıyorlar.

Bu, en hafif deyimiyle nankörlüktür.

Taraf'ı çıkaranlar yayına başladıklarından bu yana tek başlarına bütün siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ve basının toplamından daha etkili bir demokrasi mücadelesi verdiler. Ve bunun karşılığında ne iktidar ne para pul ne de şöhret beklediler.

Eğer bugün Ergenekon Davası, Balyoz Davası gibi davalar varsa; darbe teşebbüsünde bulunan generaller, kuvvet komutanları yargı önüne çıkarılabildiyse, bu Taraf'ın ortaya çıkardığı belgeler sayesinde oldu. Bu sizin "bilip bilmeden yazan cambaz köşe yazarı" dediğiniz Mehmet Baransu'nun haberleri sayesinde oldu. "Bilip bilmeden" yazıyordu da, nasıl iddianame oldu bütün o haberler? Yoksa siz de artık o iddianameleri ciddi bulmayanlardan mısınız?

Taraf'ın hizmetleri unutulamaz

Evet, bence Taraf Uludere olayında haksızlık yapmıştır. Silvan saldırısından bu yana terörle mücadele ederken sivil halka zarar vermemek için olağanüstü gayret sarf eden ve Uludere'ye kadar bunu çok iyi başaran bir iktidarı, halkını bombalamakla suçlamak insafa sığmaz.

Ama bu insafsızlık da sizin bu gazeteye Ergenekon ağzıyla saldırmanızı haklı kılmaz.

Bir zamanlar AK Parti için "Şimdiye kadar o kadar önemli şeyler yaptılar, demokrasiye öyle büyük hizmetler verdiler ki, bundan sonra hiçbir şey yapmasalar da olur, tarih AK Parti'yi altın harflerle yazacak" demiştim.

Aynı şeyi, Taraf için de düşünüyorum. Taraf şimdiye kadar o kadar büyük işler yaptı ki, bundan sonra hiçbir şey yapmasa da, hatalar yapsa da, o basının göz bebeğidir. Hatalarını görünce üzülür, eleştirir ama kalpten sevmeye ve minnet duymaya devam ederiz.

Biraz kadirşinaslık duygusu olan herkesin de öyle davranması gerekir.

BUGÜN