Bu darp raporunu imzalayan kişi bir doktor olabilir mi?
Eyüp Devlet Hastanesi doktoru Fahri Arslan Türkmenistan Konsolosluğu önünde feci şekilde dövülen Atamyrat Saparov hakkında vücudunda darp izine rastlanmadığı şeklinde rapor tanzim etti.
HAKSÖZ-HABER
Türkmenistan Konsolosluğuna mektup iletmek için giden Türkmen vatandaşları ve Özgür-Der mensuplarının uğradığı saldırı Türkmen devletinin zorbalığının bir kez daha gündeme gelmesine yol açtı. Mağdurlar dün Alibeyköy Polis Merkezinde işlemlerinin bitmesinin ardından avukatlar eşliğinde Çağlayan Müracaat Savcılığına başvurarak saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulundular.
Bu arada dikkat çeken bir gelişme ise saldırının hemen ardından polis merkezine götürülmeden önce mağdurlar hakkında ‘darp raporu’ alınması işlemi sırasında gerçekleşti. Eyüp Devlet Hastanesine götürülen mağdurlardan üç kişi hakkında tutulan raporda Dr. Fahri Arslan’ın herhangi bir darp izine rastlanmadığı şeklinde rapor tanzim ettiği görüldü.
Sabah 11.00 civarında yaşanan olayın hemen ardından saat 13.07’de tanzim edilen raporu imzalayan Dr. Fahri Arslan mağdurları muayene etme gereği bile duymadan oturduğu yerden rapor hazırladı. Mağdurların sözlü ifadesine binaen sadece ‘yüz ağrısı’, ‘karın ağrısı’ gibi şikayetlerini kayda geçiren doktor, gözle bile rahatlıkla farkedilen darp ve cebir izlerine dair herhangi bir ifadeyi rapora kaydetmedi.
Oysa hastaneye götürülen her üç kişinin de Türkmenistan Konsolosluğunda çalışan zorbalarca feci şekilde dövüldükleri kamera görüntüleriyle sabit, daha önemlisi de çıplak gözle bakıldığında bile vücutlarında görülebilecek haldeydi.
Özgür-Der mensubu Mehmet Emin Kaçmaz’ın da boynunda ve kolunda darp izleri görülebiliyordu. Türkmen Dursultan Taganova hanım ise yerlerde sürüklenmiş ve tekmelenmişti. En garibi de muştalı saldırıya maruz kalan ve yüzü gözlü kanlar içerisinde maueyeneye getirilen Atamyrat Saparov hakkında tanzim edilen raporda darp izine rastlanmadığının belirtilmesi idi.
Saparov’un hadiseden saatler sonra polis merkezinden çıkarıldığı esnada dahi yüzündeki ağır darbeler ve giysilerindeki kanlardan durumu açıkça anlaşıldığı ortada iken kendisine verilen bu raporun gerek Tabipler Birliği gerek Savcılıkça incelenmeye alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Çağlayan’da suç duyurusunda bulunduktan sonra bilahare Okmeydanı Devlet Hastanesine giden mağdurlar burada ayrıntılı bir muayeneden geçirildiler ve hepsi hakkında da vücutlarında çeşitli darp izlerine rastlandığına dair rapor verildiğini de ayrıca eklemek isteriz.
Türkmen diktası İstanbul’da bu zorbalığa nasıl cesaret bulabiliyor?
HABERE YORUM KAT