Bu askerler neden ölüyor?
REŞADİYE'deki saldırılar, Öcalan'ın itham ve tehditleri, Bülent Arınç'a suikast şüphesi derken bir subayın daha intihar etmesi... Türkiye, Derviş Zaim'in "Filler ve Çimen" filminin setini aratmıyor. Şu var ki, kim fil, kim çimen, hâlâ belli değil.
Yarbay Ali Tatar'a gelene kadar bir dizi subayın ölümüyle sarsıldı Türkiye. Kimi balkondan düştü, kiminin ölümü kaza süsü verilmiş bir cinayeti andırıyordu, kimi denedi, engellendi, kimi hiç çekinmeden çekti tetiği.
Subaylar intihar ediyor. Hazin olmaları bir yana, devletin tüm rikkat ve dikkati ile bu intiharların izini sürmesi gerekiyor.
Bildiğimiz türde bir bunalımın, bir panik duygusunun eseri mi bu ölümler?
Üzerlerindeki baskıya dayanamıyor, şerefli Türk askerinin "o sorgu senin bu ifade benim" dolaştırılmasını mı, soruşturulma, tutuklanma denilen sıradan zilletlerle yüzleşmeyi mi kaldıramıyorlar? Asker tutuklanmaz, tutuklanamaz, çünkü asker yanlış yapmaz diye şartlandırıldıkları için, yanlış yaptıklarına ilişkin bir ithamı göğüslemek tahammül edilemez mi geliyor?
Onurlarını yitirme endişesini, geriye sadece "onur"un kalacağı bir son perdeye tahvil etme çabasından mı ölüyorlar?
Aşkla sevdikleri bir düzeni, aşkla korumaya girişmelerinden sonra, şimdi birden bu aşkın karşılıksız kaldığını düşünmelerinden mütevellit bir hayal kırıklığı mı bu? Yahut aşkla sevdiklerini sanırlarken şimdi birden adaleti iğfal etmekle suçlanmanın yol açtığı zemin kayması mı onları boğan ve daraltan?
İntihar, adı konulamamış isyanları da içerir. "Ölümümden herkes bir parça mesuldür" demeye mi çalışıyorlar?
Yoksa çok daha karmaşık şeyler mi dönüyor?
Yoksa tehlike anında çekilecek kol mudur, o tetik?
Ölmeye mi zorlanıyorlar yoksa?
Ailelerine anlattıkları hikâyelere uygun sona yürürken, ailelerini korumak için mi ölüyorlar yoksa?
Mustafa Balbay, "Ben buradayım, generaller nerede?" diye soruyordu, yoksa nedeni bu mu?
Devleti meydana getiren unsurların bulaştığı hukuksuzlukları açığa çıkarması açısından "tarihi" olan Ergenekon davasını zaman zaman tavşanın değil tavşanın suyundan elde edilen aromanın peşine düşülen bir garip süreç haline getiren neden bu mu?
"Tehlike anında tetiği çekiniz" şeklinde bir talimat mı var?
Yoksa sebep, sistemin bir insanı asker haline getirirken yaptığı anlamsal yüklemelerle mi ilintili?
Aksi takdirde kendini öldürmek, neden tercihe şayan bir seçim olsun? Aksi takdirde kendini öldürmek, neden tutuklanmaktan daha uygun bir yol gibi görünsün?
HABER TÜRK
YAZIYA YORUM KAT