1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Boyner'li TÜSİAD ve İHL
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yazarın Tüm Yazıları >

Boyner'li TÜSİAD ve İHL

17 Şubat 2010 Çarşamba 03:03A+A-

Cem Boyner, Yeni Demokrasi Hareketi'nin lideri idi.

Siyasete yeni bir dil getirmiş ancak Peygamberimizle ilgili ölçüsüz bir sözden sonra büyük yara almış ve seçimlerde de dibe vurmuştu.

Şimdi eşi Ümit Boyner, TÜSİAD Başkanı.

TÜSİAD uzun bir arayıştan sonra onda karar kıldı.

Türkiye'nin yeni zamanlarına bakıldığında, isabet ettiği anlaşılıyor. Çünkü onda da, "demokrasi damarı" belirgin. Bu, kamuoyu önündeki ilk mesajında kendini belli etti.

Boyner'in "siyasal sisteme müdahale iddiaları, 'bildiklerimizi anlatırız' tehditleri" üzerine söyledikleri tabii olarak herkesin ilgisini çekti.

Şu sözleri de, yeni TÜSİAD adına net bir tavırdı:

"Gelişmiş demokratik standartlarda eksikliğimiz var. Demokrasilerde Silahlı Kuvvetler'in rolü belli. Sivil hükümetlerin ve kamu kurumlarının rolleri de belli. Bu rolün dışında bir tutum ve tavır, çoğulcu parlamenter demokrasilerde anlayış ile karşılanmaz."

Ama bence Bayan Boyner'in TÜSİAD adına yaptığı çıkışta, en belirgin tavır, İHL'lerle ilgili olanıdır.

Hatırlarsak, 28 Şubat'ın "İHL operasyonu"nun arkasında, TÜSİAD'ın hazırlattığı eğitim raporları vardır. Büyük işadamları hep İHL dünyasına yabancı hatta karşıt pozisyonda durmuşlardır.

Ümit Boyner'in söylemindeki yeni taraf, çocuklarını İHL'ye gönderen toplum kesiminin beklentisini anlama vurgusudur.

Boyner, buna gelmeden önce katsayı belirleme işinin "son derece teknik bir konu" olduğundan yola çıkıyor ve bunu "Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün ortak çözmesi gerektiği"ni söylüyor. Bu arada İHL'ye geliyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:

"İmam hatip okulları, meslek lisesi tanımına giriyor mu? İmam hatip liselerini çocukları için tercih eden ailelere örgün eğitim içinde bir düzenleme yapılabilir mi? Biz son noktayı koyma durumunda değiliz. Zira bu konunun ciddi sosyolojik nedenleri olduğunu, siyasi ve toplumsal anlamsız bir kamplaşma yarattığını, o nedenle eğitimciler, eğitim STK'ları hatta veliler tarafından tartışılması gerektiğine inanıyoruz.

"Bugün İmam hatip okullarına giden kız öğrenciler imam olmuyor. Mezunlarının çoğu imam olmuyorsa, ailelerin çocuklarını bu okullara meslek sahibi olsunlar diye yönlendirdiklerini söylemek çok ciddi genelleme olur. Hal böyle iken İmam Hatip Liseleri konusunu meslek eğitimi, istihdam düzenlemeleri dışında tartışmak gerekmiyor mu?

"Aileler çocuklarını niye imam-hatibe yolluyor? Belli ki meslek dışında da bir arzuları var. Bunu iyi analizlemek gerekiyor. Onun için bu tartışmanın başlaması gerekiyor."

Evet, son cümle bir anlamda "Türkiye gerçeğini öğrenme" çağrısıdır.

Aslında TÜSİAD'da öteden beri "İHL'leri meslek lisesi kapsamından çıkarma ve İHL'leri biçerken meslek liselerini de biçilmekten" kurtarma arayışı olmuştur.

Ümit Boyner de, oralara gidip geliyor. Hatta, "İmam Hatip liseleri'ni çocukları için tercih eden ailelere örgün eğitim içinde bir düzenleme yapılabilir mi" sözünden İHL eğitimini örgün eğitim dışına çıkarma arayışı gibi bir şey de seziliyor. "Biz son noktayı koyma durumunda değiliz" demesine rağmen, "İHL konusunu meslek eğitimi ve istihdam düzenlemeleri dışında tutmak gerekmiyor mu" sorusunu da soruyor. "Tartışmak gerekir" diyor.

Boyner'in bir eğilimi olduğunu hissediyorsunuz ama gene de geldiği son nokta, "bu konunun ciddi sosyolojik nedenleri olduğu"nun altını çiziyor olmasıdır.

-İHL'ye giden kız çocukları imam olmuyor.

-Mezunların çoğu da imam olmuyor.

-Ama aileler hâlâ kız çocuklarını bu okula gönderiyorlarsa, başka bir beklentileri olmalı.

-Bunu iyi analizlemek gerekiyor.

Bayan Boyner'in geldiği nokta bu.

Bu, TÜSİAD adına iyi bir gelişme.

Ama buradan nereye evrilinir? Toplum beklentilerini sisteme yansıtma noktasına mı yoksa toplum ne isterse istesin, sistem bildiğini okur noktasına mı, işte asıl sorun bu.

"Eski TÜSİAD", post-modern darbecilerine eğitim formatı vermekte beis görmüyordu. Zaman aldı TÜSİAD'ı, bu sulara taşıdı.

Ben, TÜSİAD camiasının en büyük zaafının, büyük millet derinliğinden kopuk olması olduğunu düşünüyorum.

İHL'yi anlamak bir anlamda toplumu doğru anlamakla eşdeğerdir.

İHL'yi doğru anlayan, bir noktada, Türkiye'nin demokratikleşme sancısını da doğru anlayacaktır.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT