1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Bosnalaşan Suriye, Müdahale ve Emperyalizm
Bosnalaşan Suriye, Müdahale ve Emperyalizm

Bosnalaşan Suriye, Müdahale ve Emperyalizm

Bunları okuyunca birileri çileden çıkacak ve “Seni gidi Amerikan emperyalizmi uşağı” diyecek ama…

08 Mart 2012 Perşembe 01:15A+A-

Suriye ordusunun Humus’taki direnişi kırmasından sonra düşen görüntüler tam bir katliamın ve vahşetin yaşandığını ortaya koyuyor. Youtube’a düşen onlarca görüntüyü izleyemiyorsunuz bile. Bu nedenle sitemizde çoğuna yer veremediğimiz görüntüler daha büyük bir katliamın habercisi…

Peki, bu katliam nasıl sonlanacak? Elbette umudumuz Suriye halkının hür ordusunun özgücüyle bu mücadeleyi kazanması. Ancak eldeki imkânlarla sıkı bir istihbarat ağına sahip Baas rejimine direnmenin zorluğu da ortada. Bu noktada halkın katliamdan kurtarılması için insani koridor gibi konuların daha çok gündemleşmesi gerektiği de ortada. Lakin bu noktada “dış güçler” devreye giriyor ki, bu da emperyalizm tartışmalarına yol açıyor.

Bu noktada Mustafa Akyol’un bugünkü yazısı konuyu oldukça net ortaya koyuyor. Yazıyı tartışmaya açmak istedik:

***

Suriye Bosna olmadan

Mustafa Akyol / STAR / 07.03.2012

Suriye’deki Beşar Esad rejimi, bir yıla yakındır her gün kendi halkını öldürüyor. En son Humus’u işgal eden Suriye askerleri, 11 yaşından büyük erkek çocuklarını dahi katliamdan geçirdiler. Hem de yere yatırıp boğazlarını keserek...

Başbakan Erdoğan dünkü konuşmasında bu zulmü lanetledi ve şöyle dedi:

Suriye’de şehirlerde akan kan yerde kalmayacaktır. İnsani koridor derhal açılmalıdır. Arap Ligi planı uygulamaya konulmalıdır.”

Evet, çok doğru; ama nasıl yapılacak bunlar? Diplomasi bir işe yaramıyor. “Uluslararası baskı” işlemiyor; çünkü İran, Rusya ve Çin gibi dostları Suriye rejimini itinayla korunuyor.

Sünni çoğunluğa yaslanan muhalefet “silahlandırılmak” istiyor ki, haklı. Ancak muhalefeti ve kahraman “Özgür Suriye Ordusu”nu silahlandırmanın neticesi de, muhtemelen, olayı bir “devlet katliamı”ndan bir “iç savaş”a dönüştürmek olacak. Ölümler bitmeyecek.

Peki ne yapmak lazım?

Yugoslavya dersleri

Dünya buna benzer bir durumla 1990’ların ortasında Yugoslavya’da karşılaştı. Miloseviç’in emrindeki Sırp ordusu, Müslüman katliamına girişmiş, bugün Humus’ta yaşanan vahşetler Srebrenitsa’da ve diğer Boşnak kentlerinde gerçekleşmişti.

O zaman da Rusya ve Çin katliamcı devletin (Sırbistan’ın) yanındaydı. O zaman da Türkiye’nin ulusalcıları (Doğu Perinçek’in İşçi Partisi vs.) katliamcı devleti destekliyordu. O zaman da Boşnak lider İzzetbegoviç’e “İslamcı” diye cephe alan ve sırf bu yüzden Sırplara yakınlaşan “laik” Türkler vardı. (Cengiz Çandar bunların ipliğini iyi pazara çıkarırdı o yıllarda.)

Bunlar bir yana, bazı iyi niyetliler dahi bilmeden Sırplara çalışmıştı. “Yugoslavya’nın egemenlik hakları” üzerinden “dış müdahaleye” karşı çıkarak “barış”ı koruduklarını sanmışlardı.

Sonuçta, geç de olsa, ABD bir işe yaradı: NATO’da görevli Amerikan uçakları, Sırp hedeflerini bombalayarak, Boşnaklara kısmen yardım etti, Kosova’yı da soykırımdan korudu.

Türkiye’nin laikçi-solcu-ulusalcı korosu ise, Miloseviç’in katilleriyle aynı dalga boyunda, “Amerikan emperyalizmi”ne lanet yağdırmaya devam etti...

Havadan müdahale

Ben bugün Suriye’de de Yugoslavya benzeri bir denklem görüyorum. Suriye’nin katliamcı rejimini durdurmanın tek yolunun da bir “havadan askeri müdahale” olduğuna inanıyorum.

Daha açık söyleyeyim: NATO uçakları, Esad rejiminin askeri üslerini, istihbarat yuvalarını, ve şehirler etrafında ölüm çemberleri kuran birliklerini havadan vurmalıdır. Bu, muhalefete en azından “güvenli bölge”lerde tutunma imkanı verecek, sonuçta rejimin yıkılmasına giden yolu da açacaktır. Aynen Libya’da olduğu gibi.

Bunları okuyunca çileden çıkacak ve “seni gidi Amerikan emperyalizmi uşağı” filan diye Twitter’a sarılacak olanlara baştan söyleyeyim:

Bir, Amerika, böyle bir bombardıman için kıvranmıyor. Aksine, çekingen ve isteksiz. Washington o yüzden “Türkiye’yi öne sürme” gayretinde. Oysa Suriye’ye sınırı olan Türkiye asla askeri bir maceraya girmemeli. Onun için asıl bizim Amerika’yı “öne sürmemiz” gerek.

İkincisi, bir tür “dışarıdan demokrasi getirme” saçmalığından söz etmiyoruz. Suriye’de mesele demokrasi olmaması değil, katliam olması. Demokrasi sadece temenni edilir; oysa masumların canı kutsaldır.

Üçüncüsü, bir işgalden de söz etmiyoruz. Amerika zaten Irak’taki işgal fiyaskosuyla boyunun ölçüsünü yeterince aldı. Tartışılan, rejimin katliam makinelerini vuracak bir “havadan müdahale”den ibaret. (Ha, bu arada, merak etmeyin, Suriye’de “petrol” de yok.)

Aksi fikirde olanlar, “Suriye’de katliamlar nasıl durur” sorusuna bir cevap versinler lütfen. Çünkü o katliamların yok ettiği canlar, “ulusal egemenlikten” de, üçüncü dünya solculuğundan da çok daha değerli. 

 

HABERE YORUM KAT

6 Yorum
  • Hakan Sarıkaya / 08 Mart 2012 19:47

    Ey yazar kardeşim, tarih dersi vermeye çalışıyorsun da, Bosna Hersek'te müslümanlar katliam edilirken, İran'ın Sunni boşnakara askeri yardımları, bizzat sunni NATO üyesi Türkiye tarafından kaç kez engellendi bir türlü aktarmıyorsun. Yada, aktarmak istemiyorsun.. Bosna'nın kurtuluşu için İran'ın askeri yardımlarını görmek istemiyorsun. Yada onun yardım alanın sünni, gönderinin şii olduğunu mu görmek istemiyorsun. Aslında bunların mezheble ilgisi yoktur diyelim de. neden illa İran'ı vurmak için mezheb konusunu gündeme sokuşturu verirsiniz anlamam.

    Yanıtla (0) (0)
  • demhar / 08 Mart 2012 17:46

    haksöz'ün kürt sorununda yaklaşımlarını biliyor ve birçok programınada katılmışımdır ama son dönemde suriye üzerinden bir takım değişime gittiler.
    pkk'yle beraber hareket edemeyeceğini vs. hep söylerler, bende bu görüşe katılıyorum.
    peki suriye'deki muhalif grupları (hama katilleri, arap sosyalistleri, marksistler, natocular vs.) meşru gören haksöz, pkk'yi marksist bir zihniyete sahip olduğunu söylerek bu sorunun çözümünde pkk'yle beraber hareket edilemeyeceğini söyler.

    bu bir çelişki değilmidir?

    mesele suriye olunca herşey mubah, söz konusu kürtler olunca işbirlikçimi olunuyor?

    Yanıtla (0) (0)
  • selam / 08 Mart 2012 17:27

    mustafa bey,suriye de kanin durmasi icin sadece yönetime dur demek ne kadar ahlakidir? dis gücler tarafindan muhalifler hem egitiliyor hem de silahlandiriliyor. peki böyle bir durum karsisinda da vicdani ve ahlaki sorumluluklarimizdan neden ses cikmiyor?

    cenabi allah hakki hakk olarak bize göstersin ve her türlü taasuptan uzaklastirsin!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan Soylu / 08 Mart 2012 14:52

    Haksöz'ün Kürt sorununa nasıl yaklaştığı, nerede durduğu bellidir, bugünden değil 20 yıllık tarihiyle bellidir. Kürt halkının da tüm Müslüman halkarın ve insanlığın da kurtuluşunun İslam ile olacağına inanmakta ve ırkçı-ulusçu cahiliyenin her türünden Allah'a sığınmaktadır.

    Buna rağmen her vesileyle Haksöz'e Kürt sorununda adil olmadığı, devletin safında olduğu vb. ithamlar yöneltenler; farklı konularla karşılaştırarak ve Ümmetin diğer coğrafyalarında yaşanan olayları haberleştirmesi vesilesiyle Kürt sorununda güya çelişkiler olduğu suçlamasını yapanlar adaletten ve insaftan yoksun müfterilerdir.

    Hele bu tutum Suriye gibi Müslümanların yüreğini dağlayan bir gündem üzerinden yapılmaya çalışılıyorsa bu çok daha vahim bir ahlaksızlık, doğrudan edepsizliktir!

    Yanıtla (0) (0)
  • EBUZER / 08 Mart 2012 12:05

    Bugün Suriyede şu veya bu şekilde dış müdahale olmadan tüm silah,organizasyon,iletişim araçlarını kontrol altında tutan azınlık cuntası yıkılmaz.Eşyanın tabiatına aykırı,iki kişinin bir araya gelmesinin bile öldürülmeyle cezalandırıldığı Suriyede insanlar zaten örgütsüz.Uluslararası konjektür denilen oyun bu durumun sürdürülemezliğini görüyor,aslında statiko ve mevcudun devamındanda yana.
    Müslümanların ise direk müdahale pozisyonu zor,hele Türkiye gibi gelişme ve prestijinin artmasının batıyı ve Amerikayı rahatsız ettiği bir ülke için tek başına müdahale daha zor.
    işin ilginci ise İslamcı camiadada bu konuda ciddi yardım ve propaganda çabalarıda yok,nerede afgan,bosna mücadele gönüllüleri..
    Tersi bir durum ise İranın başını çektiği direniş cephesi propogandası çevresinde oluşrululmuş Eseti kurtarma lobisi.Açık insanlık dışı katliamlar bile İslami jargon ve kavramlarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor,burda bir parantez bu duruş tarihi bir milat olarak eset lobisi tarafından mutlaka hesabı verilecek bir durum olarak Suriye sonrasına kalmış gözüküyor.
    Buradan İslamcı anlayışlarda görülmeyen mücadele eden ezilen müslüman kitleler (mustazaflar) hedef alınmış ve aleyhlerine dezenfermasyon askeri çabalar dahi yapılır duruma gelinmiştir...o halde kalan tek yol şu veya bu şekilde içeririnde uluslar arası bir müdahale...
    yorumcunun biride roboski kelimeleri etrafında bişeyleri kaşıma çabasında...bir insanın suriyedeki zulümle türkiyedeki durumu nukayeseye kalkışması en azından vicdansızlıktır...keşke suriyede insanlar Türkiyede olduğu kadar özgür olsa,mal,can ve namus güvenlikleri olsa...
    yok değilse ırkçılık söylemlerinin ardı arkası gelmez,ırkçılık öyle aşağılı bir mahlukki Peygamber efemdimizin yanı başında Evs ve hazreç kabileleri arasında bile hortladılmaya çalışılmıştır.Neyse konu Suriyedeki insan vicdanını sızlatan bir konu iken bile ırkçılığı sokuşturmayın,imansız materyalist islam dışı fitnenin arkına su taşımayın.

    Yanıtla (0) (0)
  • demhar / 08 Mart 2012 09:40

    yani diyorsunuzki kavgamızda hakem ol destek ver bize, dostluğumuzun arasına girme. vaybe artık kardeşimiz hakkınıda abd'den ister olmuşuz...
    haksöz'e sormak istiyorum editör'de cevap verirse sevinirim.
    bugün kurdistan'da olanlar ortada son roboski örneği mesela aklınızda kalmıştır.
    kürtler zulüm ve baskı altında, dillerini konuşamaz haldeler, taleplerinide devletin diliyle dile getirmedikçe susturuluyorlar.
    kürtler için neden bir abd ya da nato çağrısı istemediniz ya da kürtler böyle bir talepte bulunursa aynı şekilde onlarında arkasında olacak mısınız?

    Yanıtla (0) (0)