1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Boşanmalar ve düşen evlilik oranları arasında: Aile meselesi
Boşanmalar ve düşen evlilik oranları arasında: Aile meselesi

Boşanmalar ve düşen evlilik oranları arasında: Aile meselesi

Erol Erdoğan, aile meselesinin ezber düşüncelerin konunun anlaşılmasına engel olduğunu ifade ederken boşanmalardan ziyade evlenme oranlarındaki düşüşe odaklanılması çağrısı yapıyor.

28 Ocak 2023 Cumartesi 14:00A+A-

Erol Erdoğan / Düşünce Günlüğü

Duyurganlık ve çareganlık arasında: Aile meselesi

Ailenin konuşulduğu ortamlarda “Boşanmalar arttı” şeklindeki cümlelerin tekrar tekrar kullanıldığına tanığım. Böyle sohbetlerde, boşanma verileri de sıkça paylaşılıyor. Herkes herkese boşanmaların arttığını duyuruyor.

Aileyi, çoğunlukla neden tek bir veri üzerinden konuşuyoruz?

Boşanma sayıları fikir verir ama ailenin bütün yönleriyle anlaşılmasını sağlamaz. Aile konulu sohbetlerde bazen evlenme verileri de paylaşılıyor. İkinci veriyi bilmek, değerlendirmeyi genişlettiği için önemli.

Peki, sadece boşanma ve evlenme sayıları, ailenin bugünü ve geleceği hakkında bütüncül değerlendirme için yeterli midir? Hayır. İlgili bütün verileri, bilgileri, hikâyeleri bilmeden meseleye vakıf olamayacağımız için çözümlerimiz yetersiz kalır.

O zaman, aileye bütüncül bakış için hangi verilere ihtiyacımızın olduğunu düşünmeliyiz. Mesela evlenme, boşanma, ilk evlilik yaşı, yeniden evlenme, doğum verilerine ihtiyacımızın olduğuna şüphe yok. Alt verilere de gereklilik hissedebiliriz. Sözgelimi sosyoekonomik statülere göre süzülmüş veriler, bakışımızı zenginleştirecek, sorunu ve çözümü lokalize etmemizi sağlayacaktır. Daha derin konuşmalar için eğitim, gelir, göç, mahallelik gibi verilere de başvurmak gerekebilir.

NEDEN SADECE BOŞANMALARI KONUŞUYORUZ?

Yukarıda, aileyi, neden çoğunlukla boşanma sayılarıyla konuştuğumuzu sormuştum. Bu bir alışkanlık. Bu alışkanlığın arkasında, sistematik düşünmemek, bütüncül bakmamak ve çözümcü olmamak gibi eksiklerimizin rol oynadığını düşünüyorum. Aileyi, sadece boşanmalar üzerinden konuşmak, konfor sağlıyor. Tekrarlanan boşanma verileri sonrasında, bazıları herkesi suçlayarak rahatlıyor, bazıları da tablonun vahametinden çözüme mecal bulamıyor. Aileyi, sıklıkla boşanma verileriyle konuşanlar, kendi ödevleri dâhil devletin ve toplumun yapması gerekenleri belirleseler, bu yöntem işe yarayacaktır. Oysa öyle olmuyor; suçlamalar yapılıyor, analizler eksik kalıyor, çözümler düşünülmüyor.

Şunun da ayrımında olmalıyız: Boşanmaları azaltmak yetecek mi? Evlenme oranları düşmüş ve ilk evlenme yaşı yükselmişse, boşanma sayıları ailenin müzakeresine yeterli veri teşkil etmeyecektir.

Aile meselesinde, çoklu verileri kullanarak çözümcü olmayan defansif yaklaşımları azaltabiliriz. Bu iddiamı, veri türleriyle ilişkili örneklerle detaylandıralım.

EVLENME ORANLARI NEDEN DÜŞÜYOR?

Mesela, evlenme oranlarının düştüğünü görmek, evlenme eğilimlerini eksilten nedenlere zihin yormamızı sağlayacaktır. Evlenme oranlarını ne düşürüyor? Nişan, kına, düğün, takı, başlık parası, çeyiz gibi masraflar veya işsizlik mi oranları düşürüyor, hukuki süreçler mi evlilikten soğutuyor, değerlerdeki değişimler veya mutsuz evlilikler mi olumsuz etkiliyor? Erkekler ve kadınların evlenmeye yönelimlerinde anlamlı farklar varsa, cinsiyetlere yönelik çalışmalar üzerinde yoğunlaşılacağı gibi evliliğe yüklenen anlamlar bakımından meslek, eğitim ve gelire göre ciddi farklar varsa, bu defa tematik çözüm arayışları başlayacaktır.

Mesela, inanç ve değerlere karşı yaklaşımlardaki farklılaşmalar, evlenme ve boşanma tercihlerini etkileyen dinamikler olarak kendini göstermektedir. Dolayısıyla, aileyle ilgili konuşmalarda, toplumun geleneksel ve değer yüklü bakış açılarını göz önünde bulundurarak, yargılayıcı ve suçlayıcı tutumlar yerine, vakayı ve kişileri anlamaya çalışarak sorumluluk üstlenici ve çözüm arayıcı tasarruflar geliştirilmelidir.

Evlilik yaşının yükseldiğini gördüğümüzde de, bu sonuca yol açan sosyolojik, kültürel, psikolojik, ekonomik nedenleri bulma çabalarımız artacaktır. Örneğin, ilk evlenme yaşının yükselmesindeki nedenlerle evlenme oranlarının düşüşü arasında ilişkilere yoğunlaşabiliriz. Evlilik yaşının yükselmesinin sebeplerini bulmamıza şu hususlar da yardımcı olabilir: Genç işsizliğin artması, istihdam alanlarının daralması, iş ve çalışma yaşamındaki değişimler, yeni mesleklere toplumun bakışı, lisansüstü eğitime ilginin artması, konut edinme şartları… Hatta evlilik yaşının yükselmesine hangi yönlerden olumsuz, hangi yönlerden olumlu bakılabileceğine dair tartışmalar da yapılabilir. Diyelim ki, lisansüstü eğitimin evlenmeyi geciktirdiğini gördük. Bunu sorun kabul ediyorsak, eğitim sürecinde evliliğe ilginin artmasını sağlayacak formüller üretmeye başlarız.

YENİDEN EVLENMEYE TEŞVİK ÖNEMLİ

Gelelim başka bir veriye… Ailenin konuşulduğu ortamlarda, yeniden evlenme oranlarından nadiren bahsedilmektedir. Hâlbuki boşanma veya vefat sonrasında yeniden evlenme verileri aile analizleri için önemlidir. Yeniden evlenme oranlarının yüksekliği veya azlığı, en başta, boşanma analizlerimizi farklılaştıracaktır. Ayrıca, yeniden evlenme verileri, boşanmalarla aile aleyhine oluşan durumların bir kısmının telafisi için ipuçları verecektir.

Evlenmek dün zordu, bugün de zor. Dün askerliğini yapsın, sigortalı işi olsun, abisi ablası evlensin, harman vakti gelsin denirdi. Şimdi de üniversitesini bitirsin, evini alsın, işe girsin, para biriktirsin, hayatı öğrensin deniliyor.

Aile meselesine çok yönlü ve çoklu veriyle bakarak, yakınma, suçlama, sorumluluktan kaçma pozisyonundan kurtulmalıyız. Evlilik, toplumun evlendirme rollerini yerine getirmesiyle başlar. Eskiler “Senin evlat evlendi mi?” diye değil “Çocuğunu evlendirdin mi?” diye sorarlardı.

Yazıyı sorularla bitirelim. Çevremizdeki dernekler ve vakıflardan kaçı gençleri evlendirmek için çalışıyor, kaçı evleneceklere maddi destek sağlıyor, kaçı eğitim dönemi evliliklerine kafa yoruyor, kaçı boşanmaların azalması için formül geliştiriyor, kaçı yeniden evlenmeyi teşvik ediyor, kaçı yeniden evlenmeye yönelik olumsuz bakışları azaltmaya çalışıyor, kaçı saygısız sevginin insanı boğacağını anlatıyor?

Sorulara vereceğimiz cevaplar bize dini, sosyal, ekonomik, kültürel sorumluluklar yüklemelidir. Duyurgan yerine çaregan olalım!

HABERE YORUM KAT

5 Yorum
  • Cem Karan / 02 Şubat 2023 00:08

    Evet "Sorulara vereceğimiz cevaplar bize dini, sosyal, ekonomik, kültürel sorumluluklar yüklemelidir."

    Yanıtla (0) (0)
  • nazmi uçkan / 29 Ocak 2023 22:59

    evlenme yaşının ötelenmesi 1+1 zina dairelerinide çoğaltıyor hızla............üniversite sınavlarında kendi illerini tercih edenlere ek puanlar verilerek sadece kızlar değil erkeklerinde anne babalarını yanında üniversite okumaları sağlanmalıdır.yaban ellerde zinanın adı sosyalleşme oldu.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet / 29 Ocak 2023 15:39

    Şu an ki kanunlar yüzünden kadınlar boşanma sırasında erkeklerden her şeylerini alabiliyorlar. Olay bir iftiraya bakıyor. Sonuçta erkekler hem bütün varlıklarını ve daha da önemlisi çocuklarını kaybediyorlar hem de bir ömür boyu eski eşlerine nafaka veriyorlar. Bu yüzden benim çevremdeki bir çok boşanmış erkekler tekrar evlenmeyi düşünmüyorlar. Bekarlar da zaten hem ekonomik hem de bu hukuki sorunlardan dolayı evliliğe sıcak bakmıyorlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kemal / 29 Ocak 2023 12:18

    Eskiden evlenmeyeni toplum disliyor ve horluyordu. Kısaca evlen adam ol baskısı vardı. Şimdi tam tersi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Zaza El Basir / 28 Ocak 2023 22:39

    Evliliğin önündeki en büyük engeller bence ekonominin evliliği ve sonrasını pek kaldıramaması diğer önemli neden ise boşanma olursa eğer bir erkeğin tüm birikimi uçup gidecek o da yetmiyor ömür boyu nafaka verecek! Evlilik zaten başlı başına ciddi bir sorumluluktur bu yetmemiş gibi bir de üzerine büyük riskler barındırıyor. Ve bence son zamanlarda bir de yeni doğan birçok çocuğun özel çocuk olarak dünyaya gelmesi bu her ne kadar henüz bir sorun olarak algilanmamissa da bu gidişle bu da evlilikten kaçış için ciddi bir neden olabilir. Köyde doğup büyüyen annem dedi ki bizim zamanimizda mikroorganizma nedir bilmezdik yani çocuklarda ateşli hastalıklar neredeyse hiç yoktu. Ama zamanımızda birçok aile hastane hastane çocuklarını gezdiriyor. Yanlış anlaşılmasın ama evliliğin önünde birçok engel var. Ekonomi+hukuk+sağlık sorunu... Bunlar en önemlileri. Sorunların kaynağı tespit edilmeden çözüm olmaz. Evlenin demek kolay...

    Yanıtla (0) (0)