HAKSÖZ HABER

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasıyla başlayan gerginlik Türkiye toplumunun esaslı problemlerini ortaya çıkarttı. Cebren yapıldığı iddia edilen bir atamaya karşı tepkisellik geliştiren kesimlerin hali o kadar iğrenç bir duruma işaret ediyor ki şaşırmamak elde değil.

Özgürlük veya hak mücadelesi şeklinde lanse ettikleri eylemlilikleriyle kendilerinden başkasına yaşam hakkı tanımayan bu çevreler aynı zamanda insanın ahlaki ve fıtri özelliklerini de tahrip etmek için ellerinde geleni yapıyorlar. LGBT sapkınlığının ifade sahasına dönüşen Boğaziçi hadisesinde son gelişmeler ise ne kadar düşkün, ahlaksız ve lümpen, sol/sapkın bir grupla muhatap olduğumuzu ortaya çıkartıyor.

Twitter’da #Direnboğaziçi hashtagına yapılan paylaşımlar ‘direniş’ çağrısı altında sapkınlıkların nasıl normalleştirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Fuhuş yuvasına dönüşen hashtagın altına müstehcen fotoğraflarla yapılan paylaşımlarla ‘ahlaksızlığı’ yaygınlaştırmaya çalıştıklarını da açıkça ifade ediyorlar.

Hiçbir şekilde buraya alıntılamamızın mümkün olmadığı paylaşımlar, ‘hem devrim hem ahlaksız’ üst başlığıyla sıralanıyor. Cinsi sapkın tiplerin de doluştuğu hashtag sol grupların organize ettiği eylemlerin mahiyetini de gözler önüne serecek cinsten!

İnanılması güç olan ise bu durumu itiraz eden bazı göstericilerin, ‘ahlakçı’ damgası yememek için kendilerine ifade etmekten geri durmaları. Söze linç yememek için  ‘herkes istediği şeyi paylaşabilir’ ifadesiyle giriş yapanlar ardından bu tarz müstehcen paylaşımlar hakkındaki çekincelerini ‘utana sıkıla’ dile getiriyorlar! Güler misin ağlar mısın? Yine de linç yemekten kurtulamıyorlar...

Ahlaksızlığın her türlüsünün normalleştirilmesine karşı ciddi adımlar atılması gerekiyor. Sosyal medya giderek gayrı meşru olanın kendisini rahatlıkla ifade edebileceği bir zemine dönüşüyor. Boğaziçi’nde yaşananlar bunun sadece bir örneği…