1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Bodrum Bodrum!..
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Bodrum Bodrum!..

11 Ocak 2010 Pazartesi 04:14A+A-

Birkaç gündür, bizim Namazla Diriliş Platformu’nun dizi konferansları için Muğla ve çevresindeyiz. Köyceğiz’den başladık, Yatağan’la bitiriyoruz bu turu. Bu arada Muğla’da OÇG toplantısına katıldım.. Cumartesi günü Bodrum’daydık. Toplantıyı Diyanet-Sen düzenlemişti..

Bu bölgeyi ciddi bir şekilde ihmal etmişiz anlaşılan.. Bodrum, Türkiye’nin en seküler ilçesi. Ama salonda 1200’e yakın insan vardı.. Büyük bir ilgi ile dinlediler..

Bu beş günlük seyahatimizde neler dinlemedik neler.. Hemen her bölgede burada camilerde minbere Türk bayrağı asılmış.. Aslında bayrağın nerelere, ne zaman ve nasıl asılacağı kanunla belirtilmiş ama burada kim ne için bu işi planlamışsa, böyle bir durum var..

19 Mayıs’ta, 10 Kasım’da hutbede ya da vaazda Mustafa Kemal için rahmet dilenip dua edilmemişse, birileri bunu müftülüğe, kaymakamlığa, Diyanet’e şikayet ediyor.. Genellikle de bölgede oturan emekli subaylar bu kişiler.. Bir yakınları ölüyor, imamdan mevlid okumasını istiyorlar. Gelmezlerse “gelmedi” diye, gelip de mevlidin sonunda “Kahraman ordumuza ve Gazi Mustafa Kemal’e” diye başlayan duayı yapmazlarsa şikayet ediyorlar..

Neler dinledim neler..

Buraya gelen turistlerden bazıları yer alıp yerleşiyor, bir de Türkle evleniyor.. Mesela tek çocuğu olan böyle bir aileden birçoğunun ilk ismi bir halifenin, ikinci ismi Hıristiyan bir azizin ismi.. Çocuk Müslümanlıkla Katoliklik arasında sıkışmış, arada kalmış..

Bir ailenin iki çocuğu var bu şekilde. Kız annesinin dininden, oğlan babanın. Çocuklara soran yok, çocukları paylaşmışlar.. İsimleri, davranışları bu paylaşımla belirlenmiş..

Aslında annenin de babanın da dinî bir hayatı yok. Çocuklar derin bir kimlik krizi yaşıyorlar. Agnostikleşiyorlar..

Sevindirici bir gelişme, caminin cemaati hızla artıyor ve aileler çocuklarını namaz ve Kur’an öğrenmeleri için camilere gönderiyorlar..

Aslında 4 ay dışında farklı bir Bodrum var.. Halkın merkezde yaşayan büyük kısmı Yörük.. Bri kısmı ise Güneydoğu’dan gelmiş. Memurlar her yerden geliyor.. Karadeniz’den gelenler de var. Bir de emekliler. Diğerleri yaz aylarında gelip dönüyorlar..

Muğla’nın sahilleri o kadar girintili çıkıntılı ki, tam 1200 km. Bunun hemen hemen yarısı Bodrum ve Datça’da..

Burada askerlerin de önemli kampları var ve tabii bu kamplar bölgenin en ucuz kampları..

Bölge sınır olduğu için biraz da askerî bir bölge havasında. Kardak Adaları hemen karşıda.. Yunan adaları da bir buz dağı gibi önümüzde duruyor.. Yunan adalarından horoz sesleri duyuluyor. Araya sınır çizgisi bile sığmıyor. Akdeniz’deki Meis Adası da öyle.. Yüzme mesafesinde, ya da tüfek atımı mesafede.. İnsan ister istemez soruyor: “Madem Yunan’ı denize döktük (?!), bizi bu yüzme mesafesi adalara çıkmaktan ne engelledi?”

Gitmediğiniz yer sizin değildir..

Bakın Manisa’da neler yaşanıyor. Edirne’de neler yaşanıyor.. Birileri boş durmuyor. Bizim şimdiden toplumun farklı etnik, dinî, coğrafî bölgelerindeki insanlarla bir şekilde iletişime geçmemiz gerekiyor..

Burada inanılmaz dost canlısı, takva sahibi, tek başına ayakta durmaya çalışan insanlar var.. Ahmet Bulut beyle beş gün süren seyahatimizde Şadi beyden, Ömer Bilgin beyden, Ender beyden çok şeyler dinledik. Gittiğimiz yerlerde iş dünyasından, siyaset dünyasından birçok kişi ile görüştük. Mesela Yatağan’da Türk İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ile görüştük.. DSİ Bölge Müdürü H. İbrahim İndap, Yatağan işletmesi yöneticileri ile görüştük..

Fethiye’ye daha önce de gelmiştim.. Böyle uzun ara ile gelince şehirdeki, insan kalitesindeki değişimi daha iyi görüyorsunuz..

Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden biri.. Maddi ve manevi olarak inanılmaz bir zenginliğe sahip. İmkanı olanlar mutlaka gelip buraları görmeli. Datça’yı görmeli.

Elbette Urfa’yı da, İstanbul’u da, Rize’yi de, Çanakkale’yi de.

Hangisini sayayım ki.

Her yerde iyiler de var kötüler de.. İyiler daha örgütlü, daha akıllı ve daha çalışkan olmalı. Sürekli istemek, sürekli şikayet etmez çözüm değil.

Sahi, Çingene kardeşlerimizle ne zaman konuşacağız?. Aleviler konusunda bana göre hâlâ olması gereken noktada değiliz. Namaz Platformu bugüne kadar sadece Tunceli’ye gitmemiş. Yani Dersim’e.. Bu yıl başında 3 yılda tüm Türkiye’yi il il, ilçe ilçe gezmişler. İkinci tura geçmişler. Bazı bölgelere 3 kez gitmişler..

Aslında aile platformları kurmamız gerekiyor, esnaf platformuna ihtiyacımız var..

Türkiye’yi gezmek yetmez. Artık vize de kalkıyor. Komşu ülkeleri de ziyaret etmeliyiz. Dünyaya açılmalıyız. Bu işler sadece iktidara emanet edilmeyecek kadar önemli işler.

Ziyaret edin, sağlığınız artsın, seyahat edin rızgınız artsın, seyahat edin mutluluğunuz artsın, seyahat edin sevabınız artsın.

Güneybatıya bereketli yolculuğumuzda bizi bağrına basan kardeşlerimize teşekkür ediyoruz. Kendilerinden helallik diliyoruz..

Ne olur, siz de illa da bu kadar uzaklara değil, ama kendi köyünüz, şehriniz, ilçeniz ve ilinizden dışarı çıkarak bu kervana katılın..

Şimdi içe kapanma değil, dışa açılma zamanıdır. Kendi gerçeğimizle, halkla yüzleşme zamanıdır..

Bodrum yazın başka bir renge bürünse de, insan yapısı olarak bu günlerde Anadolu’daki herhangi bir bölgemizden çok da farklı değil.. Bir de o açık-saçık dedikleriniz de maneviyata susamışlar bana kalırsa..

Bana sorarsanız gün döndü ve ırmak yatağını arıyor. İnsanlar kendi tarihleri, inançları, kültürleri ve kimlikleri ile yüzleşiyorlar..

Merhaba yeni gün.. Şimdi merhametimizin gazabımızı, sevgimizin nefretimizi aşma vaktidir. Şimdi umutlarımızın korkularımızın önünde koşması gerek. Selam ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT