1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. BM, Hıristiyan Dünyasının Güvenlik Örgütü Gibi
BM, Hıristiyan Dünyasının Güvenlik Örgütü Gibi

BM, Hıristiyan Dünyasının Güvenlik Örgütü Gibi

BM, İslam coğrafyasında yaşanan işgal, katliam, savaş ve iç çatışmalarda din ve medeniyet ön yargısı ile davranmakta.

16 Ekim 2012 Salı 04:51A+A-

Osman ATALAY

BM, Hıristiyan dünyasının güvenlik örgütü gibi  

Suriye’de 19 aydır akan kanı, uluslararası mekanizmalar maalesef durdurmayı başaramadı. BMGK birçok kez toplanmasına rağmen Rusya ve Çin’in engellemeleri sayesinde Suriye’de insanlık felaketi büyümeye ve kriz her geçen gün derinleşmeye doğru ilerliyor.

Başbakan Erdoğan İstanbul Küresel Forum açılış konuşmasında; günümüz dünyasında adaletsizliğin yapısal bir hüviyet kazandığını belirterek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi -BMGK- başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluşta bu adaletsizliğin açıkça görülebildiğini ifade etti ve kimse BM’nin adil bir anlayış üzerine bina edildiğini söyleyemez dedi. Sayın Başbakan’ın sözleri özellikle son 20 yılda dünyanın tanıklık ettiği katliamlar, soykırımlar işgal ve savaş ortamları açısından çok büyük önem arz ediyor.

Yakın tarihimizde Bosna Srebrenitsa katliamı BM hakimiyeti altında bulunan bir şehirde gerçekleşmiş olması Patani, Moro, Lübnan, Afganistan, Kosova, Doğu Türkistan, Gazze, Irak ve Suriye’de cereyan eden iç savaş ve işgal ortamlarında bu örgütün ne kadar pasif ve etkisiz bir siyaset güttüğünü unutmamak gerekiyor. Müslüman kimliklerin yaşadığı coğrafyalarda problem çözme noktasındaki pasif yavaş ve son derece ağır süreçlerle çalışan bu yapı adeta hıristiyan dünyasının güvenlik örgütü gibi çalışmıştır.

1945 yılında kurulmuş olan BM, Güvenlik Konseyi Daimi Temsilcisi konumundaki beş ülke, ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya bu güne kadar bir çok işgal, soykırım ve katliamlara imza atmış ülkelerdir. ABD’nin Guantanamo toplama kampı görmezden gelinirken, İngiltere ve ABD’nin Afganistan, Irak işgali asla sorgulanamamıştır.

Fransa’nın; Cezayir, Tunus, Çad, Ruanda da gerçekleştirdiği soykırım ve sömürgeciliği sürecindeki insan hakları ihlalleri asla dillendirilmemiş ve hesabı sorulmamıştır.

Rusya, Afganistan ve Çeçenistan’da işlediği insanlık suçu ile ilgili hiçbir zaman sorgulanmadı. Çin, Tibet işgali ve Doğu Türkistan da yıllardır sürdürdüğü soykırım ve asimilasyon politikalarının hesabını kimseye vermek istememektedir.

BM Teşkilatı genel anlamda İslam coğrafyasında yaşanan işgal, katliam, savaş ve iç çatışmalarda din ve medeniyet ön yargısı ile davrandığına şahit olmaktayız. Kimi ülkelerde adeta terör örgütü gibi çalıştığına tanıklık eden bir çok deliller var. BM Güvenlik konseyi daimi üye 5 ülkenin içinden bir ülkenin hayır oyu kullanması, tüm üye ülkeler için bağlayıcı karar hükmündedir.

BM bugün tüm dünyaya hesap soran ülkeleri, siyasi, dini ve ideolojik olarak dizayn etmeye çalışan hıristiyan bir örgüt gibi çalışmaktadır.

BM’nin yanında NATO, UCM, IMF ve AİHM gibi siyasi hukuki ve ekonomik yapılar medeniyetler arası ilişkilerden ziyade batı medeniyeti felsefesi ile hıristiyan dünyasının ideolojik dayatmalarını menfaatlerini ön planda tutmaktadır.

Dünya çok merkezli bir yapıya doğru hızla ilerlerken son günlerde sıkça acil bir şekilde yapısal değişim beklediğimiz BM güvenlik konseyine karşın, İslam dünyası İKÖ-İİT, Arap Birliği gibi kurumların aslında kendilerini radikal bir şekilde yeniden yapılandırmaya ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekiyor. BM ve NATO’yu sürekli konuşurken, İİT ve Arap Birliği’ni unutmayalım?..

YENİ AKİT

HABERE YORUM KAT