Bizim Kahramanlarımız Kim?
Vatandaşını, komşusunu korumaya çalışmak için hayatını riske atanların değil, Talat, Enver ve Cemal Paşa'nın, Nurettin Paşa'nın kahraman olarak anıldığı ülkede merhamet kültüründen ağır basan soğuk ve gaddar bir devlet ideolojisi oluyor.
Bizim kahramanlarımız kim?
Ceren Kenar/ Türkiye
1990'larda devletin Kürtlere uyguladığı zulüm nasıl oldu da o dönemde sessizce geçiştirildi bu ülkenin batısında? Köyler boşaltılırken nasıl yer yerinden oynamadı? Bu ülkenin askeri, polisi kendisine verilen yargısız infaz “hakkını” pervasızca kullanırken, faili meçhul cinayetler günlük hayatın parçası hâline gelirken nasıl oldu da normal hayat devam edebildi bu ülkede?
Tüm bunlar yaşanırken nasıl oldu da devletin meşruiyeti sorgulanmadı? Birkaç cılız itiraz dışında bu konuda ciddi bir muhalefet oluşmadı, bugünün liberal veya sol kalemleri bile bir komutan edası ile Bekaa Vadisi'nin nasıl bombalanması gerektiği üzerine yazılar yazabildi?
Batıda yaşayanların doğuda olanlardan haberi yoktu, bundan dolayı mı? Zayıf bir argüman olsa da, kabul diyelim.
Peki, Youtube, Twitter çağında nasıl oldu da bu ülkede Esad'ın zulmüne karşı beklenebileceğinden çok daha düşük derecede bir duyarlılık gelişti? Esad'ın İnstagram hesabında paylaştığı resimlerin altı, Türkçe övgülerle doldu, bu ülkenin ana muhalefet partisinin üyeleri Esad'a destek mitinglerine katıldı. Bu mitinglerde “Allah, Suriye, Beşar ve canımız kanımız sana feda olsun Beşar" sloganları atıldı.
Siyasi tercih veya kimlik faktörü nedeniyle mi? Bir noktaya kadar bu faktörler açıklayabilir belki. Ama daha derin bir şey yok mu?
24 Nisan 2015'te tehcirin yıl dönümünde ana muhalefet partisi liderinin Suriyeli mültecileri Suriye'ye göndereceğini söylemesi neden infial uyandırmadı? AB Bakanı Volkan Bozkır'ın, Etyen Mahçupyan'ın "Bosna ve Afrika’da yaşananların soykırım olduğu kabul edilirken 1915’te Ermenilere yapılanlara soykırım dememek imkânsız" sözlerine, “bir Türk vatandaşına yakışmamıştır” diyerek cevap vermesi nasıl normal karşılandı?
Kötü insanlar olduğumuz için mi? Barbar Türkler klişesinde bir doğruluk payı olduğu için mi? Katliamı normal karşılayan bir ahlaki, kültürel kodumuz olduğu için mi?
Hayır...
Mazluma sahip çıkmanın temel ödev olarak görüldüğü, bir hükümdarın adil olmasının temel meşruiyet kıstası olarak belirlendiği, zayıf olana sempati duymayı bir refleks hâline getirdiği söylenen ve bununla gurur duyulan bir kültür nasıl olur da devletin zulmünü zaman zaman meşru görebildi? Ve o anda kalmayıp on yıllar boyunca görmeye devam edebildi?
1915'te yaşanan etnik temizlik, bu coğrafyayı çoraklaştırmakla kalmadı, zihinlerimizi de çoraklaştırdı. Hatta kötürümleştirdi, körleştirdi.
1915'in inkârının ima ettiği aslında, devletin gerektiği zamanlarda “rutin dışına çıkışının” savunulacak, mazur görülecek, meşru bir gereklilik olduğu idi. İnkâr, aslında bir kabullenme idi, bir günahı tek bir ağızdan savunmaktı.
Bu ülkenin vatandaşlarının kitlesel katlinin emrini veren İttihatçı şeflerin isimlerinin okullara, sokaklara verildiği, kahramanları olarak anıldıklarıhatırlandıkları bir ülkede, inkâr, olanı inkâr etmek demek değildi. Olanın kötü veya utanılacak bir şey olduğunu inkâr etmek demekti.
Vatandaşını, komşusunu korumaya çalışmak için hayatını riske atanların değil, Talat, Enver ve Cemal Paşa'nın, Nurettin Paşa'nın ve hatta Sabiha Gökçen'in kahraman olarak anıldığı ülkede merhamet kültüründen ağır basan soğuk ve gaddar bir devlet ideolojisi oluyor.
Gerçek sadece özgürleştirmiyor, iyileştiriyor da.
Ne Batılılara yaranmak, ne de en vicdanlı kim yarışından en önde sıra kapmak olmalı tarihe hakkaniyetle bakmanın motivasyonu. Tarihe devlet ve ideoloji perspektifinden değil, gerçek lensinden bakmanın motivasyonu anlamak olmalı. Ve elbette dürüstlük, sadece dışarıya değil kendimize de dürüstlük...
AK Parti iktidarı ile başlayan, Ermeni meselesine insani bakışın devlet diline sızması bu yüzden çok kıymetli. Bizi daha iyi bir toplum yapacağı için kıymetli.
Bunun bir adım ilerisi kahramanlarımızın kim olduğuna karar vermek olmalı. Katliamcılar mı kahramanlarımız, katiller mi? Yoksa, kendi hayatını riske atarak Ermeni komşusunu, vatandaşını kurtarmış, devlet yetkilileri mi, sıradan insanlar mı?
“İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.”
HABERE YORUM KAT