1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Bizim Ergenekoncular İntihalci!
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Bizim Ergenekoncular İntihalci!

28 Ekim 2008 Salı 06:33A+A-

Hani bir zamanlar, bizimkiler de Rambovari filmler yaptılar ya, kovboy filmleri, uzay filmleri filan.

Aslı ile taklit arasında ne kadar fark varsa, Dünya derin devleti ya da Tapınakçılarla Ergenekoncular arasında da o kadar fark var.. Yani kötü bir kopya. Özenti olmaktan öte bir şey değil.
Tapınakta toplanmaları gerek ya, Papa Eftim'in Türk Ortodoks Kilisesi ne güne duruyor..
Bayan Erenerol ise Mata Hari rollerinde.. İslâmcı bir Hıristiyan!
Biraz da İttihat Terakkicilik katmışlar işin içine Kur’an, bayrak ve silah üzerine yemin ediyorlar..
Biraz da Masonik ritüeller... Gizemli bir “Nr1”..
Biraz, daha önce çalıştıkları “firma”dan bir şeyler öğrenmişler. Biraz Aytunç Altındal okumuşlar anlaşılan, biraz romanlardan ve filmlerden alıntı, yarım yamalak işler..
En iyi Mafiacılık oynuyorlar. Tetikçilik. O işi çok iyi biliyorlar.. Ajanlık, teknik takip, tehdit, şantaj, zaten bu adamların kanında var!
Elde silah, cepte dolarlar, pasaport, kafayı da çekince kendilerini kral sanıyorlar.. Hayatta hiçbir iş tutturamamış, saygınlığı olmayan insanlar Mafiaya - çeteye girip, silahı çekip birilerini yere yatırınca, ya da tuzaklarına düşürüp, daha önce deve dişi gibi adam sandıkları herifleri uçkurları uğruna düştükleri hali saunada görüntüleyince kral kesiliyorlar..
Yoksa Demirel'in odasına tekmeyi vurup nasıl girerler?!.
Herkesin eli kanlı, cebi dolarlı, belden aşağısı rezilliklerle dolu ise, “alem buysa kral benim diyor” çıkıp birisi.
Tabii işin içine biraz da cin, büyü, ruh çağırma törenleri katmalısınız.. Ezoterik yanı olmayan bu tür bir örgüt olmaz.. Ruhunu önce “Evrenin ulu mimarı”na satacaksın; ki, bu yapıyı evrensel güçler takdis etsinler.. Aklını önce haplarla yatıştıracak, sonra da “Evrenin ulu mimarı”na armağan edeceksin.. O seni korur ve kurtarır!. Ona karşı gelirsen o seni yok eder.. (Haşa)
Her çetecinin reisi aynı zamanda onun ilahı ve Rabbidir.. Yani, kuralı o koyar ve seni o terbiye eder. Lider “la yüs’el”dir. Ondan yaptığı işlerin hesabı sorulmaz! Mutlak bir itaat sözkonusudur..
Bu yapı, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset ve Bürokrasiyi kontrol eder..
Bakın derin partileri ortadan kaldırmadan derin devleti ortadan kaldıramazsınız.. Liderin hiç biri derin devleti kaldırmak istemez. Onu kontrol etmek, ele geçirmek ister. Örgüt ise liderleri kontrol altında tutmayı ister. Bu anlamda derin partiler, derin devletin işini kolaylaştırır. Tek başına lideri kontrol ederek, bütün bir kitleyi kontrol altında tutarsınız. Gizli ve açık bir 2. Adam ise her zaman yedekte bekler.. Birilerini kontrol edemiyorsanız, aynı kitleye hitap eden “gerçeğinden daha gerçek, daha radikal” yeni bir hareket örgütlersiniz olur biter.
Bakın hangi partide, lider denen adam, parayı elinde tutuyor, tek adam şeklinde partiyi yönetiyor, partinin politikası yanında ideolojisini de yönetiyorsa ve yakın çevresinden mutlak itaat istiyorsa, orada derin parti var demektir. Derin partiler derin devleti tasfiye edemez. İktidara gelince de, o kendi ideolojisi devletin ideolojisine dönüştürür ve derin devletin yönetimine kendi kadrosunu yerleştirir ve rakiplerini de hukuk dışı yollarla tasfiye eder..
Politikacı, asker, bürokrat, işadamı, gazeteci, fahişe, eroinci hepsi aynı çatı altında kanka!
Tahtakale'de torbacılık yapamayacak adam, yargıca torba ile para taşıyorsa orada çete var demektir..
Savcıya, rakiplerini ortadan kaldırmak için dosya gönderen adamla, savcının peşine tetikçi takıp takip ettiren adam aynı adamdır icabında.. Kim av, kim avcı belli değil.. “Kim kimi niçin öldürdüğünü, ölen niye öldürüldüğünü bilmez” bakarsınız..
Adamların mantığı bu?
Her önlerine çıkana sorarlar: “Hangisini yersin, havuç mu, sopa mı?”
Havuç da var, sopa da. Yollarına girersek, cömerttirler.
Tek bir sorun var, birileri seni bile bile ölüme ya da öldürmeye gönderebilir ve bu konuda kesin sadakat isterler.. Çok işe karışır, çok şey bilir ve yükselemezsen birileri ipini çekebilir. Onlar açısından ipinin çekilmesi, ya da tuvalet sifonunun ipinin çekilmesi arasında fark yoktur..
-Çok şey biliyordu pislik, gitti!
Derler o kadar. Bunu söyleyene de birileri bir gün aynı şeyi söyler..
Bu işe giren çıkamaz nedense..
Kardeşini bombayla havaya uçurmuşlardır mesela. Adamlar hâlâ oralarda bir yerde durur. Adamın eşi yine aynı tezgahın bir başka köşesindedir.. Gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez olurlar..
Sonunda suçlu ya da suçsuz, biz hepimiz insanız. İnsanın serüveni bu.. Evet biz insanız, kimimiz “hayvandan daha aşağı işler” yapsa da! Suçluların da hakları var..
Namuslu insanlar namussuzlar kadar akıllı, cesur ve örgütlü değilse Ergenekonlar hep varolacak..
Her şeye rağmen, bir topluluğa olan öfkemiz, bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemeli..
Ha bu arada Ergenekon'dakilerin İslâmcılığına ilginç bir örnek: “Tutuklu sanıklardan Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ'ın talimatıyla hazırlanan Ergenekon'un kutsal kitabına göre namaz iki vakit, zina ise suç değil, başörtüsü yok.” Hani bir türlü dinden vazgeçemiyorlar ya, Şeriata uymak zor gelince beylere, beyler Şeriatı kendilerine göre değiştiriyorlar. Bu yeni dinin tefsirini yapan kişinin adı ise, “Burhan Omay Müftütorunoğlu” olacak. İyi mi? Hani, sanki Ergenekoncular bugün hesaplaştıkları “ılımlı İslâm” için de bir yandan kolu sıvamış gözüküyorlar.. Albay Fikri’nin aklı da fikri de karışık anlaşılan. “Dinde Reform” programından haberi yok gibi.. Hani, Hürriyet'ten Oktay Ekşi'ye sorsa o söylerdi. 1960'da Türkçe ezan bildirisini imzalayanlar arasında, Altan Öymen, Coşkun Kırca, Ekşi de vardı. Hani Kur’an-ı Kerim’den ahlak ayetlerini çıkartıp, yerine Nutuk'tan parçalar ekleme fikri de vardı o zamanlar! Osman Nuri Çerman'dan haberi yok anlaşılan Fikri Albay'ın.. Biraz Tekinalp, Hayim Nahum, Lazaro Franco okuması lazım..
Hem zaten İngiliz kralı öyle yapmamış mı idi, Anglikan Kilisesi nasıl doğdu ki!
Taklit dedim ya! Hatırlarsanız, İngiltere Kralı Sekizinci Henry, 16. Yüzyıl'da yeniden evlenmek için Katoliklikten çıkıp, Anglikan Kilisesi'ni kurmuştu. Fikri Karadağ da Kral 8. Henry’i taklit ediyorsa ne var bunda! “O yaptı oldu” ise, bunlar yapınca niye olmasın ki!
Selâm ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT