Biz mi yanardöneriz Ergenekoncular mı?
Bugün, çok önemli bir davanın duruşmaları başlıyor. Kamuoyunda “Balyoz Davası” diye bilinen dosyanın sanıkları yargılanmaya başlıyor.
Ancak; mahkeme başkanının, duruşmalar başlamadan iki gün önce, HSYK kararı ile başka bir göreve atanması, itirazlara sebep oldu.
Gerçekten de; hakim değişiklikleri, yargılamaya müdahalenin en acısız/dikkat çekmeyen örneklerindendir.
Eğer dava gündemde değil ise.. Eğer yaptığınız hakim değişikliğini perdeleyebiliyorsanız, davanın sonucunu istediğiniz şekilde oluşturabilirsiniz. Tek yapacağınız şey, istediğiniz kararı verecek hakimi, o mahkemeye tayin ettirmektir.
Evet; o hakimin kararı, bir de Yargıtay’da incelenecek ama..
Yerel mahkemedeki hakimler, dosyayı öyle oluştururlar ki, çoğu defa Yargıtay’daki üyeler de, çok güçlü bir hatırlatma yapılmadığı takdirde, olayın farkına varmadan onamayı basarlar.
Hatırlayacaksınız, daha önce de Ergenekon davasına bakan bazı hakimlerin değiştirilmesi istenmişti.
Ancak değiştirilmek istenen hakimler, farklı hakimlerdi.
O tarihte, sanıkların aleyhine tutuklama kararı veren hakimler, Ergenekon davalarından alınmak isteniyordu.
Ergenekon sanıklarının avukatları, “HSYK istediğini yapar. Bir hakim, bir mahkemeye gelince, yıllarca orada kalacak değil. Zaten, bu hakimler hakkında şikâyetlerimiz var. Değiştirilmeleri doğaldır” diyorlardı.
Neyse ki o tarihlerde, Adalet Bakanı’nın direnmesi sayesinde, hakimlerin yapısında ciddi bir değişiklik yaşanmadı.
Birçoğu AK Parti iktidarından yıllar önce atanmış hakimler kim ise onlarla yargılama sürdürüldü.
Ancak; bugün geldiğimiz noktada yapılan değişiklikteki hakimler, özellikle Balyoz Davası’na bakacak mahkemenin başkanı ile ilgili değişiklik, tarafların pozisyonunu tamamen değiştirdi.
Düne kadar biz, “Hakim değiştirilmesin. Hakimi değiştirmek, yargıya müdahaledir” diyorduk.
Ergenekon sanıkları ve onların avukatları ise, “Hakimler, davalar sürerken de değiştirilebilir. Bundan daha doğal ne olabilir!” diyorlardı..
Şimdi tam tersi oldu.
Şimdi biz, son hakim değişikliğinin doğru olduğunu söylüyoruz. Ergenekon sanıklarının avukatları ise, “Hakim değişikliği ile, yargıya müdahale edilmiştir” diyorlar.
Kaypaklık/yanardönerlik bizde mi?
Yoksa Ergenekon sanıklarının avukatlarında mı?
Yoksa her iki tarafta mı?
Ben, kanaatimi koruyorum.
Yine tekrar ediyorum: “Önemli davalar sürerken, hakimlerini değiştirmek, yargıya müdahaledir.”
Ancak son olayda, şöyle bir ayrıntı var.
Başka adliyeye atanan hakimler hakkında çok somut iddialar var.
Durduk yerde hakim değişikliği yapılmıyor.
Değiştirilen hakimin, bakmakta olduğu davanın sanıklarının tuzağına düştüğü, şantaja maruz kaldığı, hayat kadınları ile otelde buluştuğu iddia ediliyor.
İddiaların da ötesinde, somut delillerin varlığından bahsediliyor.
Bu iddialar ortada dururken; bir hakim, çok önemli bir davada nasıl yargılama yapabilir?
Hatta; bırakın önemli davayı, şimdi atandığı adliyede önemsiz davalarda da olsa, nasıl hakimlik yapabilir?
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, “İnanamıyorum” diyor ama..
Yerleri değiştirilen hakimlerden tık yok.
Ne kendileri, ne de yakınları tarafından, somut iddialar yalanlanmış değil.
İsnatlar, sadece Ağır Ceza Mahkemesi’nde başkanlık yapmalarına engel nitelikte bir suç değil! Sulh Ceza Hakimliği bile yapamayacakları kadar önemli bir suç isnadı altındalar.
Böyle bir durumda, hakim değişikliği zorunludur.
Hele hele, tamamen başka bir ilden özel bir hakim seçilerek, onların yerine görevlendirme yapılmadı ise.. Hakim değişikliği ile güdülen amacın, “istenilen yönde karar çıkarmak” değil, “şantaja açık” hakimin davadan el çektirilmesinden ibaret olduğu açıktır.
Demek ki; “yanardöner” biz değil, düne kadar “Hakimler, davalar yürürken de değiştirilebilir” diye, mevcut hakimleri hiçbir kusurları olmadığı halde, sırf “tutuklama veriyorlar” diye, başka yerlere attırmak isteyenlerdir.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT