1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Biz kimiz?
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Biz kimiz?

14 Eylül 2009 Pazartesi 05:25A+A-

İnsanın tanımı, ne olduğu ve hangi amaçla bu yeryüzü gezegeninde bir miktar ömür ve tarih (ecel) geçirdiği sorusu cevapsız bırakılamayacak kadar önemlidir. Zannedilmesin ki, bu konu, zihninde yüzlerce akrebin dolaştığı hakikat arayıcısı entelektüellerin, kendini bilmekle görevli ariflerin veya loş mahfillerde çalışma yapan kelamcı, ilahiyatçı ve akademisyenlerin işidir.

Dünyanın bugünkü genel gidişinden şikâyeti olan, eşitsizliklere, adaletsizliklere, yoksulluğa, kitlesel açlığa, bölgesel savaşlara, ekolojik dengenin tahribine, sivil katliamlara, enerji kaynakları üzerindeki kavgalara, haram yiyiciliğe, sapkınlıklara, küresel kapitalizme ve vahşi liberal piyasaya itirazı olan her Allah'ın kulu, eğer bu neredeyse hiçbir şeyin yolunda gitmediği dünyanın ıslahından kendini ahlakî olarak sorumlu hissediyorsa; hangi din, mezhep, inanç ve felsefi ekolden olursa olsun, işe bu sorunun doğru cevabını aramakla başlamak durumundadır.

Bu sorunun cevabını bulamayan genel akıntıya kapılmaktan kendini kurtaramaz. "İnsanın ne olduğu" konusunu önemsemeyenler tuzağa düşmüş kimselerdir. Ve bu elbette şeytanî bir tuzaktır. Nasıl şeytanı en çok memnun eden ve işini kolaylaştıran şey, musallat olduğu kimselerin "şeytan diye bir yaratığın olmadığını" iddia etmeleriyse, bunun gibi, insanda bütün bir varlığı ihata etme potansiyeline sahip "kalbin aklı"nı iptal edip de zihni güçten düşüren şey, bu sorunun bir "metafizik konusu" olduğunu düşünüp alan dışı bırakmaktır. Metafiziğe havale edilen her konu felsefi olarak kadük kalır. Evinize girmiş bir hırsız her şeyinizi götürmek üzere heybesine doldururken, siz "evde kimse yoktur" deyip gaflet uykusuna dalarsanız, hırsız sizi soyup soğana çevirir, bir de bakmışsınız ki sıfır noktadasınız.

Kişisel olarak beni her zaman derin bir biçimde ürperten şey, astronomi ve kozmolojiyle ilgili bilgilerimizin gösterdiği yüksek artışa paralel olarak sınırları milyonlarca ışık yılına uzanan devasa uzaydaki hiçbir gezegenin bizim yaşadığımız gezegenimizdeki temel özelliklere sahip bulunmamasını bilmemizdir. Biz kozmolojik olarak ana veya merkez bir noktada değiliz. Bu aydınlanmacıları fazlasıyla yanıltmıştı. Sanki uzayın bir yerinde gizlenmiş, korunmuş gibiyiz. Işığı kendinden olan güneşin etrafında dönüp duruyoruz. Milyarlarca gezegen, yıldız ve galaksi içinde neredeyse küçücük bir yuvarlak topta, sadece bu dünyada hayat var.

Yeryüzü gezegenimiz bir anne rahmi gibi korunmuş. Bu özel kavanoz içinde her şey mevcut. Hayatın kaynağı su, hava, bitkiler, hayvanlar ve bizler. Bu suyun ve havanın nereden geldiğini bilmiyoruz. Bir devr-i daim içinde tükettiklerimiz yeniden yaratılıyor. Her an bir doğum, ölüm ve yine doğum var. Mevsimler birbirini takip ediyor. Ve her şeyin oldukça hassas bir denge (mizan) üzerinde varlığını ve varoluşunu sürdürdüğünü gözleyerek, apaçık bir biçimde biliyoruz.

Eğer bir evin planını bir mimar çizip bir mühendis ve emrindeki işçiler bina ediyorsa, eğer nefes kesen bir tabloyu hayli maharetli bir ressam çiziyorsa, ruhu dinlendiren bir şarkıyı ince duygulu bir sanatçı besteliyorsa, eğer bir kitabı biri yazıyorsa, eğer bir yemeği el hakkı yüksek bir kadın pişiriyorsa, eğer pahalı bir halıyı sanatını ipliğe yansıtan marifetli eller dokuyorsa; evet, bütün bunlar kendiliklerinden olmuyorsa, tesadüfen vücut bulmuyorsa, hiç tartışmasız bu harikulade tabiatın bir Yaratıcısı olmalı. Bu basitçe akıl sahibi her insanın teslim edeceği bir hakikattir.

Dahası "Nun-u azame"nin, yani "Biz"in ilham ettiği üzere, varlık ve dünyadaki bu namütenahi güzellikler, tabii olaylar ve fenomenlerin yaratılışında ve varoluşlarını sürdürmelerinde sayısız mahluk da görev alıyorsa, maddî tabiatın potansiyelleri ve zenginlikleri gibi onlar da bize sürekli hizmet ediyorlarsa -biz bunlara melek deriz-, bu biricik olan gezegende bizim konumumuz, anlamımız nedir? Bu ne iştir?

Biz kimiz? Bize "insan" diyorlar. Pekiyi insan nedir?..

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum