Bir Saadet klasiği: İran, Rusya ve Esedsiz Suriye’yi anlatmak!
Suriye konusunda 10 yıldır zalimlerin yanında saf tutan Saadet partisi Suriye konusunda tam da kendisinden beklenen bir açıklama yaptı.
HAKSÖZ HABER
Saadet Partisi sözcüsü ve GİK üyesi Birol Aydın, Suriye’de Esed ve ortaklarının zulmünün 10. Yılını bitirmesi ile birlikte bir açıklama yaptı.
2011’den bu yana İran ve Esed’in yanında amasız bir şekilde durarak safını belli etmiş olan Saadet partisi sözcüsü Birol Aydın açıklamasında 600 binden fazla Suriyeli müslümanı katleden, onbinlercesini zindanda tutan Esed rejiminden tek bir defa bile bahsetmemişken Türkiye’yi suçlu ilan edebilmiştir. Türkiye’yi özeleştiriye çağırırken yanında saf tuttukları İran ve Esed rejimini bunun dışında tutabilmiştir.
İran’ın katliamlarına kılıf olarak kullandığı “Özgür Kudüs’e giden yol Suriye’den geçer” argümanını Birol Aydın da kullanmış, bu nasıl Kudüs davasıdır ki 600 binden fazla Müslüman katledilmiş ama Kudüs’ü işgal edenlere tek bir cevap bile verilememiş durumda…
Suriye’yi konuşurken İran, Rusya ve Esed rejiminden hiç bahsetmeden açıklama yapabilen Saadet partisi yöneticilerine büyük bir ödül vermek lazım…
Birol Aydın’ın açıklamasının metni:
“Yakın tarihimizde görülen en acı hadiselerin yaşandığı, 15 Mart 2011’de başlayan ve bir türlü bitmek bilmeyen ‘Suriye İç Savaşı’, bugün 10. yılına girmiş bulunmaktadır.
Maalesef, Suriye'de yaşanan bu kargaşanın bilançosu gerek ülkemiz gerek Suriye ve de tüm İslam dünyası için çok ağır olmuştur.
Bugün Suriye'de bombalanmamış bir sokak dahi kalmamış, kadim tarihi şehirlerimiz, binlerce yıllık kültür hazinelerimiz ve değerlerimiz harap edilmiştir.
Bugün neredeyse yakınını kaybetmemiş, akrabalarından uzak düşmemiş bir Suriyeli bulmak ise imkansız hale gelmiştir. 2011'den bu yana 600 bin kişi hayatını kaybetmiş, 6,5 milyondan fazla İnsan kendi ülkesinde evinden, barkından edilmiş ve bir o kadar insan da ‘sığınmacı’ olarak vatanını terk etmek zorunda kalmıştır.
Suriye'de ortaya çıkan bu tabloya sebep olan bölgesel ve küresel aktörler ellerini başlarının arasına alıp düşünmek zorundadır. İslam ülkeleri başta olmak üzere, tüm insanlık artık akan bu kan ve gözyaşının durması için bir araya gelmek ve ellerini taşın altına koymak mecburiyetindedir.
Küresel ve emperyal güçler, 10 yıldır yanı başımızda adım adım planlarını işletirken, Türkiye’de iş başında bulunanların ise bu vicdan muhasebesini çok daha derin ve çetin yapması elzemdir.
Bugün Kosova’nın, Kudüs’e elçilik açacak olmasını en sert şekilde kınayan hükümet yetkililerinin, en az Kosova’nın bu kararı kadar, bir zamanlar büyük bir kıvançla ve her fırsatta dem vurulan BOP eşbaşkanlığı hayallerinin de yanlışlığını idrak etmiş olduklarını ümit ediyoruz.
Çünkü; başta Irak, ardından Libya ve son olarak da Suriye’nin tarumar edilmesine giden süreç boyunca ısrarla; “ABD ile ‘stratejik müttefik’ olduklarını” söyleyenlerin, bugün ‘Özgür Kudüs’e giden yolun, Suriye’nin bağımsızlığından geçtiğini hâlâ anlayamamış olma ihtimalini düşünmek dahi istemiyoruz!
Artık yaşanılan acı hadise ve tecrübelerden gerekli dersler çıkarılmalı, bugün karşı karşıya kaldığımız vahim tablonun göz göre göre nasıl geldiğini iyi değerlendirmeliyiz. Zira; "Kendi doğumundan önce olanları bilmeyen, sürekli çocuk kalmaya mahkûmdur."
Suriye İç Savaşı’nın 10. yılında; başta Türkiye olmak üzere, İslâm alemi ve tüm dünya ülke yöneticilerinin çocukluktan artık kurtulması, bir an önce bu kaosun bitmesi, yaşanılan insanlık dramının, zulmün son bulması, Suriye'de ve coğrafyamızda barış ve huzurun hakim olması temennisiyle..”
HABERE YORUM KAT