Ece Temelkuran’ın “gazeteciliğini” nelere kurban ettiği biliniyor. Biliyorsunuz son zamanlarda herkes romancı oldu. Pan roman çağındayız ya! İşte bunlardan biri de Ece Temelkuran. Düğümlere Üfleyen Kadınlar romanı tam bir oryantalist metin.

Haksöz Haber

Ece Temelkuran 12 Haziran Çarşamba akşamı Britanya Parlementosu'nda Gezi Parkı hakkında konuşmuş. Türkiye Araştırmaları Merkezi'nin organize ettiği söyleşinin ev sahipliğini İşçi Partisi milletvekili Seema Malhotra, yönetimini Middlesex Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tunç Aybak üstlenmiş. Söyleşiye Dünya Parlementolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı ve İşçi Partisi milletvekili Ann Clywd, Lordlar Kamarası üyesi Lord Hylton'ın yanı sıra çok sayıda İngiliz gazeteci, akademisyen, siyasetçi ve düşünce kuruluşlarından temsilciler katılmış. Laf aramızda epey dinleyicisi varmış. Üstelik mekanda pek konforluymuş!  Ayrıca Paris’te tescilli Kemalistlerin katıldığı Gezi eylemini de öve öve bitirememiş. BBC’de bir şeyler yazmış. Vs. vs. Aslında bütün bunlar bir şeylerin işareti. Nasıl mı?

Mesele dergisinde Hazal Halavut  "Romanın İmkanlarının Siyasetin Kategorilerine Kurban Edildiği"  başlıklı bir yazı yazmış.  Yazı, Ece Temelkuran'ın Düğümlere Üfleyen Kadınlar adlı son romanını eleştirmekte. Halavut, Temelkuran'ın güncel siyasetle alışıldık Ortadoğu imgelerini harmanlayarak zamanın ruhunu yakalamayı başaran bir oryantalizm ürettiğine dikkat çekmiş. Biz zaten bunu biliyoruz diyeceksiniz. Tamam buna bir şey demiyoruz. Önemli olan bu eleştirin bir “yoldaş”tan gelmiş olması.

Romanın mahiyeti hakkındaki şu satırlar ibret verici: (...) piyasaya Ortadoğu'ya ve kadınlığa dair bir roman olarak sunulan Düğümlere Üfleyen Kadınlar'ı bu sunumuna uygun biçimde alılmayıp değerlendiren (eleştirilerin) aksine ben, romanın Ortadoğululuğa ve kadınlığa dair ürettiği söylemlerin feminist olduğuna da, Oryantalizm eleştirisi içerdiğine de katılmıyorum.

Aksine, ben romanın, çağa ayak uydurmuş bir 'Oryantalist tahayyül'ün ürünü olduğunu ve romanın kendinde taşıdığı en önemli potansiyeli bu tahayyül nedeniyle hegemonik siyasetin 'kategorileri'ne kurban ettiğini düşünüyorum."

Sahi Temelkuran’ın buna kurban etmediği ne var?